29. Yas

189 14 2
                                    

Dohu ayağa kalktı ve Mert'in yanına yürüdü.

''Haritayı aç.''

Mert çantanın sol yanından rulo haline getirilmiş haritayı çıkarıp zemine koymadan açtı.

Dohu haritaya bakarak konuştu.

''Tamam.. Tamam.. Merkez'le aramızda sadece bir sığınak kalmış. O da beş yüz metre ilerde. Çok yakınız yani. Ama buranın güvenliği diğerinden kat ve kat daha üstün olmalı. ''

Mert'te gözlerini Dohu'nun kafasına dikerek sessizliğini bozdu.

''Her şey çok iyi de , biz o güvenliği nasıl atlatıcağız?''

Dohu kafasını haritadan kaldırıp gözlerini Mert'e kilitleyerek cevap verdi.

''Bekle!''

Bunu dedikten sonra çantanın dibine yönelip kurcalamaya başladı.Elini çantadan çıkardığındaysa fosforu sönmüş 3BSG yazısı görünen yelekler çıkarmıştı. Sırıtarak başladı konuşmaya.

''İşte bunlar sağlayacak dostum!''

Ayso hemen söze girdi.

''Bunlar.. Bunlar o şeylerin giydikleri değil mi? ''

''Tam da kendisi. Bunları giyip kurtulduğumuz sığınağın görevlileri rolüne bürüneceğiz. ''

Mert ve Ayso'nun yüzünde birden yarım bir gülümseme oluştu.

''Öyle sırıtmayı bırakında şu yelekleri giyin.''

Mert sordu.

''Nasıl buldun bunları? Ha dur tahmin ediyim. O raflardan arakladın dimi.''(Bunu söylerken sırıtması biraz aşırıya kaçmıştı.)

O sırada büyük bir çığlık duydular. Bu çığlık insan çığlığı değildi. Dohular bunu anlamış olmalılarki yelekleri anında alıp giydiler. Dohu, Ayso'nun yanında duran feneri hemen kaptı ve yakındaki tünele doğru koşmaya başladılar. Hepsi var güçleriyle koşmaya çalışıyor, konuşmuyorlardı.

Bir dakika sonra çığlık sesleri yerini insan seslerine bıraktı. Sığınağa yaklaşmış olmalıydılar fakat bu her sığınakta olan ritüel seslere benzemiyordu. Bir farklılık vardı bu seslerde. Dohu durdu ve Mert ve Ayso'yada durun işareti yaptı. Yavaş yavaş yürümeye başladı. Aşırı derecede tedirgin olmuştu. Bu seslerin nedeni neydi?

Sığınaktan sızan ışıkları gördüklerinde hiç bir görevlinin olmadığını gördüler. Hepsi birbirlerine bakıyordu. Fenerin de pili bitmiş olmalıydıki tam sırasında kapanmıştı.

Sığınağa çıkan merdivenlere doğru koştular. Buradaki merdiven diğer sığınaklara göre daha bakımlıydı. Dohu kapağı açık bulunca hemen tırmandı ve sığınağa çıktı.

Dohu kafasını çıkarır çıkarmaz az kalsın kafasını eziyorlardı. Herkes eşyalarını toparlamaya çalışıyor , çocuklarını arıyordu. Bu sığınak aşırı büyüktü. Mimarisi pek de farklı olmasada diğerlerine kıyasla aşırı derece bakımlıydı. Bu sığınağın merkeze yakınlığından kaynaklanıyor olmalıydı.

Dohu , Ayso ve Mert sığınağa ayak bastıklarında neler olduğunu hala kavrayamamıştı. Bu insanlara ne olmuştu böyle. Onlar bunları düşünürken kendilerine doğru gelen bir aile onları tünele inen kapağın yanından itekleyerek aşağı indiler. Herkes bağırışıyordu. Yanlarından geçen ve kafayı yemiş gibi görünen bir adamsa aynı sözleri tekrarlayıp duruyordu.

''Hepimiz öleceğiz! Türk ırkının sonu geldi! Hepimiz yok olacağız!''

Dohu diğerlerine göre biraz daha sakin görünen bir dedeyi tutuverdi. Hızla ona sorular yöneltti.

''Ne oluyor burada? Lütfen bize açıklarmısınız? Biz yabancıyız da..'' Bunu söylerken kargaşadan olmalı sesini kendi bile zor duyuyordu.

Dede , kamburunu düzeltmeye çalışıp Dohu'nun yüzüne bakarak konuştu.

''Kaçın yavrular! Mutant mıdır her ne haltsa merkez ve çevresindeki üç sığınak hariç her yeri yakıp yıkmış , ele geçirmiş! Merkez Sığınak görevlileri telsizle uyarı yaptılar.. Kaçın ! Merkez Sığınak'a kaçın! Görevliler oraya toplanmış! Hem siz de görevliymişsiniz! Ne duruyorsunuz? '' Adam bunu söylerken Dohuların ceketlerine bakıyordu.

Bunu derdemez elindeki asaya yükünü verip oradan uzaklaşmaya başladı dede.

Dohu hemen Aysolara döndü.

''Dedeyi duydunuz.. Mert.. Bizim.. Bizim sığınağımız..'' Sözcükler Dohu'nun boğazına düğümlenmişti adeta. Mert'inde onunda artık aileleri yoktu! Dohu ve Mert zaten dolu olan gözlerinin yaş torbacıklarını tutamayarak kendilerini yere bıraktılar. Ayso'da bu manzaraya dayanamıyordu. Ayso onlara destek olmak için göz yaşlarını silmeye çalışıyor bir yandan da konuşuyordu.

''Bakın .. Belki de kurtulmuşlardı! Kaçabilmişlerdir ha! Hem onlarda artık Ulu Kağan'ın yanına ulaştılar bir ihtimalde! Hem siz bu ihtimali düşünmeyin bile! Bakın size söylüyorum onların kurtulduğuna eminim! (Ayso yüzüne olabildiğince ciddi bir tavır takındı.) Haydi ! Onlarla birlikte biz de kurtulup görevimizi yapalım.. Haydi!''

Dohu yüzünü koluyla siliverip ayağa fırladı. Bağırmaya başladı.

''Her şeye inat Türk Milleti'ni kurtaracağız! Ailemizde bunu istemez miydi zaten ha?!''

Mert'te kalkıp Dohu'nun omzuna tutundu. Göz yaşlarına o da engel olamıyordu. O da ekledi birkaç şeyler..

''Anıl.. Anıl kendini feda etti bu görev için!.. Biz nasıl pes edebiliriz ki ha?!''

Dohu tünel kapağının kalabalıklaşmaya başlayan etrafında zar zor ilerlemeye başladı. Peşinden Ayso ve Mert'te geliyordu. Görevli yeleklerini görenler kenara açılarak onlara yol verdi. Dohular sırayla aşağı inerken ilk inen Dohu , görevlilerin bıraktığı masanın üzerinde duran feneri eline aldı. Tünelde koşturan insanların arasına geçerek Merkez Sığınak'a doğru yöneldi Dohular.

___________________________
3BSG:Büyük Sığınak Güvenliği

Oy vermeyi ve görüşlerinizi yorumda belirtmeyi unutmayınız. :)

Ulu KağanWhere stories live. Discover now