17. Bölüm

531 69 59
                                    

Multimedyada Nehir var.

Notu yazmamda büyük emeği olan Nesrin'e çok ama çok teşekkürler. :* ♥ :* ♥ :*

Hayırlı Cumalar ve keyifli okumalar... :) :)

Nehir'in anlatımıyla...

İki nefes arası olan yaşamımız birçok kararla doluydu. Anlık ya da yıllık... Bunun pek bir önemi olmazdı çoğu zaman. Neticeye bağlıydı çünkü her şey. Sonucu kötü bitince 'hata', iyi olunca 'başarı' derdik. Oysaki sadece bir seçimdi yaptığımız.

İsteklerimize hata ya da başarı demek ne kadar doğruydu? Sonuç olarak o an canın onu istedi ve öyle yaptın.

Kararlarımı 'hata' olarak değerlendirmezdim hiçbir zaman. Sonu kötü bitmiş olabilirdi. Düşünmem gereken yerde hissetmiş, hissetmem gereken yerde düşünmüş olabilirdim. Evet, bu bir yerde yanlıştı. Ama bu bir kusur işlediğim bir hata yaptığım anlamına gelmezdi ki.

Deneyimdi.

Bir daha yapmamak için yapılan ön çalışmaydı.

Bedeli ağırda olsa tecrübeye giden yolda ufak bir tümsekten ibaretti.

Hata diye bir şey yoktur demiyordum elbette. Vardı. Bir yanlışı göz göre göre tekrarladığında hata yapmış olurdun. Ama ilki sadece deneyimdi.

İyi düşünmemekten, beceriksizlikten kaynaklanan yanılgı olarak algılayıp kendimi hayata karşı yetersiz hissetmezdim. Deneyim der geçerdim...

Korel de benim için öyleydi. En' lerin çepeçevre kuşattığı bir deneyim!

Lise birinci sınıftaydım onun teklifini kabul ettiğimde. İlk kez birine karşı bir şeyler hissediyordum. Koştuğum zaman hızlanırdı kalbim, düzenini kaybederdi nefeslerim. Annemin elini çok tutmaktan terlerdi avuç içlerim. Ama artık onu görmem yeterliydi, bana bakmasına gerek bile yoktu... Farklıydı bu duygular bir o kadar da güzel.

Başlangıçtan bahsediyorum tabii ki. Neyin sonu güzel biterdi ki?

Benim ki de bir haftacık sürmüştü. Yedinci günün sonunda tepetaklak olmuştum. Okul çıkışı bana 'İki saat sonra seni parkta bekliyorum,' demişti yanağıma ufak bir buse kondurup. 'Annemden izin alamaya bilirim.' Demiştim zar zor. Kalbim çıkmak için göğüs kafesime savaş açmıştı çünkü.

'Ben yine de bekleyeceğim.'' Sesindeki tını, gözlerindeki ifade karşısında erimiştim resmen. Beceriksizce gülümseyip eve doğru koşmuştum. Annem her akşamüstü dışarı çıkmamdan işkillenmiş ve izin vermemişti. Ama pes etmemiştim. Her gün söylediğim yalanlara bir yenisini daha ekleyip izin almayı başarmıştım.

Dolabımdan siyah mini eteğimi, bordo kazağımı alıp hızlıca giymiş, ceketimi de üzerime geçirip koşarak evden çıkmıştım. Buluşacağımız park on dakikalık bir mesafedeydi. Koşmama hız kesmeden devam etmiştim. Parkın girişinde durup nefeslerimi düzene koymaya çalışmıştım. Diğer Nehir 'onu görünce daha beter olacaksın zaten ne gerek var ki' demişti. Haklıydı. Yüzümdeki gülümseme eşliğinde oturduğumuz en dipteki banka doğru ilerlemiştim.

Ve ordaydı... Tam çaprazımda.

Beni beklerken zamanını boşa harcamıyordu anlaşılan. Yeliz'le öpüşerek değerlendiriyordu. Ayaklarım yere mıhlanmış kıpırdamıyordu. Gözlerimdeki bulanıklığı sımsıkı yumup açmakla geçiştirmeye çalışmıştım. Hırçın bir hıçkırıp kopmuştu, onların dudaklarını ayırmış, benimse kalbimi parçalamıştı.

Bir Umuda KiracıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora