12. Bölüm

581 90 64
                                    



Hayırlı Cumalar ve keyifli okumalar...

Ceren ve Sevda...

Bazen gerçekten de salak olabiliyordum. İki ucuz mahlûkun bir arada olmasına neden şaşırıyorsam? Kafamı iki yana salladım. Zihnime düşüp ruhuma amansız yaralar açmaya çalışan düşünceleri hemen uzaklaştırmalıydım.

Korel, Ceren'den nefret ediyordu. Ona hakaret edip, şiddet bile uygulamıştı. Öncesinin bir önemi olmamalıydı. Bugünü düşünmeliydim. Derin bir nefes daha alıp kaldığım yerden anlatmaya devam ettim.

''İşte böyle...'' dedim cümlenin sonunda iç çekerek. Anlatırken olayı tekrar yaşıyormuş gibiydim. Ama bu sefer yaşadığım şokun etkisi azdı. Heyecanım, kalp atışlarım, hızlı nefes alışverişlerim, terleyen ellerim hâkimdi bedenime. Hatta anlatırken birkaç kere soluklanmıştım. Derin derin nefesler alıp öyle devam etmiştim anlatmaya.

Bakışlarımı Nehir'in üzerinde yoğunlaştırdım. Fazlasıyla sinirli görünüyordu. Ben anlattıkça hiç araya girmemiş ve sonuna kadar beni dinlemişti. Ve hâlâ bir şey söylememişti. Bu gerçekten de çok tuhaftı. Çünkü Nehir her seferinde mutlaka araya girer bir şeyler söylerdi.

Acaba ona geç anlattığım için miydi? Ama ben Baran ve Korel'le yaşadığım önceki olayları da ona geç anlatmıştım. O zaman araya girip bir şeyler söylemişti. Sonunda kızmıştı tabii. Ama hiç alınganlık yapmamıştı. Ve bu kadar sinirlenmemişti.

''Bir şey söylemeyecek misin?'' dedim hafif çekingenlikle.

''Ne söyleyeyim?'' dedi sinirini yansıtmamaya çalıştığı ama başarısız olduğu sesiyle. Tam gözlerimin içine bakıyordu. Bu tavrı gerçekten de tuhaftı. Anlamlandıramıyordum...

''Ya ne bileyim söyle işte bir şeyler. İyi ve ya kötü bir şey söyle. Ne düşünüyorsun mesela?''

''Ne düşünüyorum?'' Sinirle gülüp başını iki yana salladı. Bu tavrı iğne batırılan bir balon gibi söndürmüştü bütün heyecanımı.

Elleriyle saçlarını çekiştirip ayağa kalktı. Konuşmak için açtığı ağzını, kafasını iki yana sallayarak kapattı. Sanki birçok şey söylemek istiyor ama önce hangisini, neyi söyleyeceğini bilmiyor gibiydi.

''Safsalsın! Gerçekten safsalsın!'' dedi hafifçe yukarı doğru kıvrılan dudaklarıyla. Gülüşünde sinirin ele geçirdiği bir hâkimiyet vardı.

''Ben sana Korel'den uzak dur dedikçe, konusu bile açıldığında kapatmak için çabaladıkça senin bana söylediklerine bak. Şerefsizin teki seni öptüğü için ayakların yere basmıyor. Ya bide gelmiş bana ne düşündüğümü soruyorsun!'' Hafif bir aşağılamaya ek olarak sesinde bana inanamayan bir tonlamada vardı.

Bende ona inanamıyordum. Şerefsizin teki dediği adam benim âşık olduğum adamdı. Nehir de benim en yakın arkadaşımdı. Korel'in beni öpmesi, beni elbette ki mutluluktan havalara uçuracaktı. Aksi beklenemezdi ki. Dostumun da benim mutluluğuma sevinmesi gerekirdi. Bu tavrına gerçekten anlam veremiyordum.

''Âşık olduğum adamdan bahsediyoruz.'' Dedim sakince.

''Adam?'' Belerttiği yeşil gözlerini kahverengi gözlerime dikti. Gözlerimi yumup sinirle iç çektim.

''Buraya seninle mutluluğumu paylaşmaya geldim Nehir. Sevdiğim adama ettiğin ve edeceğin hakaretleri dinlemeye değil!''

Sinirle nefesini dışarı verip ''Hâlâ 'adam' diyor!'' dedi adam kelimesini tükürürcesine söyleyerek. Gözlerinin odağını bu sefer kapkaranlık gökyüzüydü.

Bir Umuda KiracıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin