1. Bölüm

2.1K 264 276
                                    


İlk 10 bölüm acemiliğinde ötesinde ama... 

Bu benim ilk kurgum, ilk yazma deneyimim. Eksiklerim, hatalarım mutlaka vardır. Eğer bana bunları söylerseniz, kendimi geliştirmeme yardımcı olursanız size minnettar olurum. Şimdiden teşekkürler... :)

Klasik bir başlangıç olmuş olabilir. Beğenmeme ihtimaliniz de olabilir tıpkı beğenme ihtimalinizin olduğu gibi... Giriş, gelişme elbette ki önemlidir ama unutulmayan, hep akılda kalan sonlardır...

Multimedya: Katre ILGAR.

Keyifli okumalar...

"Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir."

Cümlenin haklılığı karşısında çepeçevre kuşatılmıştım. Kalemim altını çizdiği satırın sonunda duraklarken zihnim düşüncelere doğru yol almıştı bile.

Cidden, hayatta değişmeyen ne kalırdı ki? Olumlu ya da olumsuz bir şekilde etkilenirdi. Hele ki insanlar! Nehir insanların değişmeyeceğini dibine kadar savunsa da sonuna kadar karşıydım fikrine. İnsanlar değişmez olur muydu hiç? En çokta onlar değişirdi. Yoksa sırtımızdaki mızrakların başka nasıl bir açıklaması olabilirdi?

Başıma aldığım darbeyle dudaklarımdan acı dolu bir 'Ah' firar etti. Yüreğim ani olayla korkarken bedenim öne doğru büzüşmüştü bile. Kendime birkaç saniye süre tanıdıktan sonra hızla arkamda oturan Nehir'e doğru döndüm.

''Zaten az olan beyin hücrelerimi daha da azaltmaktan vazgeç!'' Sesimdeki isyan elle tutulur cinstendi.

''Saçma sapan düşüncelere dalmak yerine testini çözersen neden olmasın.'' Tam ağzımı açıp cevap veriyordum ki öne doğru eğilip test kitabımı eline aldı. Sorular ve simam arasında mekik dokuyan bakışları en sonunda gözlerimde durakladı. ''Felsefe!'' İnanamıyormuş gibi bir hali vardı. Birkaç saniyelik duraklamanın ardından devam etti sözlerine.

''Sanki alan derslerini halletmişsin gibi bir de felsefe mi çözüyorsun?'' Kaşlarını çattı. ''Ah pardon çözüyorsun dedim dimi ben?'' Cevap hakkı tanımadan konuşmasını sürdürdü. ''O cümleleri kendi kendine yorumluyorsun.'' Başını iki yana sallayıp kitabımı kendi testinin altına koydu. İtiraz istemeyen bir ses tonuyla '' Şimdi alan dersin olan bir dersin testini çıkar ona çalış!'' dedi. Gözleri soruda olsa da kıpırdamamam üzerine yine konuşmak zorunda kaldı. ''Bana bakarak rakiplerinin önüne geçemezsin.''

Nefesimi seslice dışarı üfleyip önüme döndüm. Herakleitos ile olan konuşmam(!) burada sonlanmıştı. İstemeye istemeye defterimin arasına konmuş yaprak testlerimi çıkardım. Yüzlerine bile bakmayıp fırlatmıştım hepsini, bu yüzden de bütün dersler iç içeydi. Gözlerimi kapatıp rastgele elime bir test aldım. Trigonometri ile ilgili olması kendisini yine dışlamama neden oldu.

Kısa bir süre sonra taban aritmetiği testini görmemle yüzümde ufakta olsa bir tebessüm oluştu. İyice birbirine giren testlerimi gelişi güzel defterimin arasına koydum. Artık ders çalışabilirdim.

+++

Sol elim ensemi ovarken başımı hafifçe yukarı doğru kaldırdım. Boynum tutulmuştu. Gözüme çarpan saate dikkatlice baktığımda otuz üç dakikadır ters çözdüğümü fark ettim. Vay be bu benim için büyük gelişmeydi. Çünkü en fazla on beş dakika bir konuya yoğunlaşa biliyordum. Sonrasında aklıma bir şey geliyor ve ben onu düşünmeye başlıyordum. Ne yapayım ama ders çalışmak istemiyordum. Doğal olarak dikkatim en ufak bir şeyde de dağılıyordu. Arkama dönüp '' Yeter bu kadar hadi eve gidelim.'' dedim büyük bir heyecanla.

Bir Umuda KiracıWhere stories live. Discover now