29.BÖlüm: '' Bir dilek tut''

28.8K 420 30
                                    




Kulağıma son kez fısıldamıştı annem ''korkma güzel kızım çünkü hiç kimse kendinden daha tehlikeli değildir.''Yerli yersiz bu cümlesini gözlerimdeki endişeden hissetmişti. Böyle kelimeleri sık sık telaffuz ederdi. Ders çıkarma mı isterdi. O an idrak edemesem de belki sonra diyerek geçiştirdim.  Gözlerim dolmuş ellerim terlemeye başlamıştı. Saçlarım burnumu gıdıklarken annemin zayıf ellerini avuçlarıma kenetledim. Parmaklarını dudaklarımı birlerştirirken annemin yüzünde saf bir gülümseme belirdi. Seviyordu aslında yanında olmamı. Bir gün öleceğini de hissediyordu.  ''Seni kaybetmek istemiyorum'' diyerek ağlamaklı sesimi bastırmaya çalıştım. ''seni kaybedemem anne duyuyor musun yarım kalamam'' sözlerim dudaklarımda asılı kalırken annem az önce ki tebessümlerini gömerek kaşlarını çattı. Belki de onu son kez kızarak görecektim. Avuçlarımın içindeki ellerini çekip benimkilerinin üzerine koydu. Zayıf olmasına rağmen avuçlarının sıcaklığı ellerimi yuvasında hissediyordu. Daha sıcak ve samimiyetle dolu gözlerinden bir yaş süzülerek ''güçlü olmayı öğren Çisem'' dedi.

''Güçlü olmak, kime neye göre anne'' diyerek sitem ettim. Bu durumdan alınırcasına ellerini çekip yüzümü okşamaya başladı. ''Kendin için kızım''  dedikten sonra cümlelerini hastalığından kaynaklanan öksürüğü bozdu. Bir yudum su ciğerlerini rahatlatmaya yetse de güçlü tenine acizlik hakim olmuştu.

''Anne gitme olur mu?'' diye soru yönelttim. Belki cevabını beynimde kabul etmek zordu ama gideceğini ikimizde biliyorduk. Annem ölüme kucak açmış onu bekliyordu. Geldiğinde ruhunun rahat olacağını biliyordu. Bedensel olarak acısının terapisi ölümdü. Annem benim için güven ve sadakatti. Fakat ağzından tek kelime dahi çıkmadı. Sonucunu dillere dökmek istemiyordu. İşte o an babama binlerce kez sitem ettim. Hayattan koparmaya neden olduğu gül için...

*******

Ateş'in sözleri Ozan'ın yüz ifadesini değiştirmişti. Ozan kaşlarını çatarak samimiyetsiz bir kızgınlığa büründü. Ona gülmeyi yakıştırıyordum. Her şeye olumlu bakması ve ince tebessümleri Ateş'in düşündüklerine nazaran ters bir kimliği vardı. Merve şanslıydı böyle bir abisi olduğu için. Yanlışlar içinde tek doğruyla bütünleşmiş bir beden.

Ozanın bu görüntüsü Ateş'in aynası gibiydi. Belki daha önce görmemiştim ama şuan bunun doğruluğundan kesindim. Ateş ok gibi bakışlarını üzerime fırlattı. Ondan bu tepkiyi beklemek şaşırtıcı gelmemişti. Alışagelmiş ses tonuyla ''neden Çisem ilgi bulamayınca kendini başka kollara atıyorsun?''

Tepkisiz kalmak içimden gelmiyordu. ''Neden acaba'' diyerek alaycı bir tavır takındım.

''o ilgiyi benden  mi bekliyorsun?''

''Senden ilgi beklemiyorum . Saygı duymanı ve fikirlerimi önemsemeni istiyorum.'' sesim biraz vurgulu çıkmıştı .Hayır bu Ateş'e meydan okumak değildi. Onunla aynı dili konuşmaktı.

''Hiçte huyum değildir''

''Evet Ateş bencillik üzerinde daha iyi duruyor ''dedim.

Omuzlarını silkerek dudaklarını kıvırdı '' belki de '' dedi.

Derin bir kahkaha attım. İçtendi evet bu sefer içten bir kahkahaydı. Komikti düştüğümüz durum.

''Hayır umursamaz olmak  için belirli bir çaba sarf ediyor musun? onu merak ediyorum''

Sözlerime cevap vermek yerine '' Çisem en büyük pişmanlığım ne biliyor musun? '' diyerek soru yöneltti.''

Cevabını bilmediğim için merakla kafamı salladım.

''Senin o dilini kesip çöpe atmamak '' dedi. Belki komik gelebilirdi ama ciddiyetini bozmadan kapıdan çekip gitti. Ozan ile bir kaç saniyelik bakışmamız dan sonra ''bende çıkmalıyım  sonra görüşürüz '' dedim. Dün yaptığı iyilikten sonra ona böyle soğuk bir veda söylemek ağrıma gitmişti. Sonra tekrar gelip bunları telafi edebilirdim. Apartmandan dışarıya çıktığımda Ateş çoktan gözden kaybolmuştu. Aylar sonra  ilk defa aramız bu denli açılmıştı.

GİRDAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin