4. BÖLÜM : "KARAR"

46.1K 1.2K 172
                                    

Uykumun derinliklerinden gelen zil sesiyle gözlerimi açtım. Aslında açmış sayılmazdım.Hala çok uykum vardı. Dün akşam sekiz den itibaren uyuyordum. Soluksuz bir uyku , zille bozuldu. Saate gözümü aldırdım. 12:18 "Yuh ne uyumuşum ya" diye mırıldandım.Ama benim kapımın bu saatte çalması imkansızdı.
Ev sahibim yurt dışındaydı geldiği gibi kirayı isteyecek hali yoktu. Kapı hala ısrarla çalıyordu. Yatağımdan kalkıp yavaş adımlarla kapıya yöneldim. Açmamla şok olmam bir oldu. Ateşin annesi ..Beni nasıl bulmuştu. Ah pardon zaten onlar bırakmıştı beni eve ama neden gelmişti ?

Ben ona şaşkın gözlerle bakarken" Beni içeri almayacak mısın " dedi sırıtarak. "Ah tabi buyurun" deyip kapıyı ardına kadar açtım. Ayakkabılarıyla eve daldı. Açıkçası çıkarmasını söyleyecektim. Pek hoşuma gitmese de bir şey söylemedim. "Halılara basmazsanız iyi olur" derken sesim sert çıkmıştı. Kapının yanında duran bir çift terliği alıp ona uzattım.

"Temiz" dedim aldırış bile etmemişti. Belli ki duymamıştı. Salondaki koltuğa elimi uzatarak"şöyle geçin " dedim. Akşamdan kalma bir kaç eşyamı tek elle toplayıp odama fırlattım. Gelen kadın gözleriyle etrafı süzüyor, nasıl evde oturduğunu inceliyordu. Soru soran gözlerle ona baktım odaya kuru bir sessizlik hakimdi. Tokayla tek hamlede saçlarıma sıkı bir topuz yaptım.
"Sizi dinliyorum"derken artık söze başlaması gerektiğini düşündüm.
Bir sürü yapmam gereken şey vardı. Burada bana boş gözlerle bakan kadınla zamanımı harcayamazdım "bu konuyu seninle nasıl konuşacağımı bilmiyorum."diyerek söze başladı. "Öncelikle sana şunu söylemek istiyorum. Seni seçmemin nedeni hayatın,geçmişin yaşadıkların. Seninle ilgili hemen hemen her şeyi biliyorum.
Sahilde seni öyle gördükten sonra aklıma takıldın. Seni bulmak zor oldu, ama sonunda istediğimi elde ettim. Şuan kızabilirsin ama peşine adam taktım. Birkaç gün izlemesini söyledim. O günde okula gelmemin nedeni tamamen sendin.
Formaliteden burslu öğrencilerin benim okuluma gelmesi için toplantı yaptım. Müdürünüz burslu öğrencilerin işlemlerini yaparken senin fotoğrafının üzerinde bursu iptal edilmiştir yazısını görünce vazgeçtim. Ulaşmam gereken kişi sendin.

Açıkçası bursunun alınması benim işime gelmişti. Bursu olmayan ve paraya ihtiyaç olan biri işimi görür diye düşündüm." devamını getirmeden sözünü kestim. "Pardonda dilenci değilim ben. "Sana dilencisin demedim, paraya ihtiyacın olduğunu söyledim. İhtiyacın yok mu ?" derken yönelttiği soruya içim evet var diye haykırsa da "bakın benim kimsenin yardıma ihtiyacım yok, ne söyleyeceksiniz çabuk söyleyin ve evinden çıkın" dedim.

"Sana iş imkânı sağlayabilirim, yardım değil iş" diye tekrar etti. Nefesimi tutmuştum , bir an sevinsemde neden bana böyle bir yardıma bulunmak istediğini anlamadığım için cümlesini bitirmesini bekledim. "Bunu sana söylediğimde tersleyebilir ya da sinirlenebilirsin. Ama sana zaman vereceğim. İyice düşün kararını ver diye."

" Artık sadete gelseniz." dedim. Kadın derin nefes alarak "sana lise hayatını üniversite hayatını garantileyebilirim. Ayrıca bunun yanında bir işte bulabilirim. Ama bunların karşılığında sen de bana yardım etmelisin. dedi. Ne demek istediğini anlamamıştım.
Boş gözlerle yüzüne bakarken konuşmasına devam etti. "Ateş" dedi ve sustu."Ateş mi" sorumu başını sallayarak onaylamıştı.
"O bataklıkta. Babasıyla ayrıldığımız günden  itibaren karanlıkta. Kardeşini kaybetmesiyle iyice boşluğa düştü. O boşluğu pis işleriyle doldurmak istedi. Yaptı da. "
derken kadının gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. On beş santimlik topuklu üzerinde kusursuzca yürüyen, bakımlı kadından eser kalmamıştı. Yanıma yaklaştı. Dizilerini üzerine çöktü.
Titreyen ellerini ellerimin üzerine koydu. "Lütfen bana yardım et" dedi. Aynanın karşısına geçmediği sürece bu kadar çaresiz insan görmemiştim. Ellerimi ellerinin altından çekerek boynuna sarıldım. Annem gibi kokmasa da uzun zaman sonra anneme sarılmış gibi hissettim. Gözlerim doldu ama ağlamamalıydım. Saçları arasına kaybolmuş kulağına "hadi anlat bana " diye fısıldadım.
Ne yapıyordum ben? Bu kadında kimdi? Nasıl bir işe bulaşmak üzereydim? En önemlisi hiç tanımadığı birine nasıl yardım edecektim.
Aklım bana binlerce soru soruyordu. Kadın boynuma sardığı ellerini gevşeterek karışımdaki koltuğa oturdu. Ojeli parmaklarıyla gözyaşlarını silerken anlatmaya başlamıştı.
"Ateş doğmadan önce İstanbul'dan İzmir'e taşındık. Eşimin durumu iyiydi. Burada kendi çapımızda düzen kurmuştuk. Eşimin para merakı hırsa dönüşmüştü.

Bir zaman sonra eli ayağı yurt dışına kadar açıldı. Bazen günler hatta haftalarca eve gelmezdi. Bende hizmetçilerle tek kalırdım. Bir şeyle ilgilenememek canımı sıkıyordu. Bir çocuk yapmaya karar verdik. Daha doğrusu ben istedim. Sonra Ateş dünyaya geldi. Ona adını dedesi vermişti.
Eşimin hırçın, sinirli ,inatçı olması babamın şikayet ettiği bir durumdu.

Ateş doğduğunda tıpkı babası gibiydi. Teni ,gözleri bu yüzden adını Ateş koymuştu. Ateş altı yaşına geldiğinde kardeşi Melis doğdu. Melis on yaşında gelmişti ki kan kanserine yakalandı. Ozamanlar da bugün ki gibi tedavi yöntemleri yoktu. İlik nakli yapıldı. Ama minik bedenini saran kanser kalbin tetiklemişti. Bir yıla kalmadı" diyip sustu.Elleriyle yüzünü kapatmıştı.

Kalbim acımıştı. Sözlerine devam ederken hala ağlıyordu. "Eşim kızımın ölümünden beni sorumlu tutuyordu. Sürekli kavga eder evi terk ederdi.
Ateş daha on sekiz yaşındaydı ve bu durumdan etkilenmeye başlamıştı. Eve geç gelmeler, içki kullanmalar, en kötüsü de madde kullanmaya başlamıştı. Ateş baba sevgisine muhtaçtı. Doğumuna bile yetişemeyen babasıyla ayrılışımız Ateşle bağlarımızı iyice koparmıştı. Eşimin ölmesi kaosu sahada büyüttü.Ateş  bir süre sonra eve sadece para almak için uğramaya başladı.

Bir sürü tedavi yöntemi terapiler derken oğlumu elimde tutmayı başarmıştım. Yada öyle sanmıştım. Geçen gün odasını kurcaladım o eski pisliklerine hala devam ediyordu. Bu sefer tedavi yöntemlerini tek araştırmaya karar verdim. Her şeyi ondan habersiz yapmam gerekiyordu. Aksi takdirde inkar edecek yada diretecekti. Bir psikoloğa giderek biraz bilgi aldım. Bu durumdaki gençlerin kendilerin yalnız hissettiklerini, mutluluğu madde kullanarak elde edeceklerini düşünüp kullandıklarını, bunu yenmenin tek yolu ise etraflarında ilgi duydukları sevdikleri insanların bulunması gerektiğini söylemişti. Ama ortada büyük bir sorun vardı.

Ateş'in değer verdiği kız kardeşi yoktu. Bense Ateş için sevgi yumağı değil sadece anneydim." dedi.Belli ki annesiyle pek arası yoktu diye düşündüm "bir karar aldım Ateşin hayatı için" dedi. Halının üzerindeki gözlerini üzerime dikerek"işte burada sen devreye giriyorsun.senden istediğim Ateş'in boşluğunu doldurup bataklıktan kurtarman, onunla ilgileneceksin, iyi hissetmesini sağlayacaksın" dedi.
"Ama nasıl"dedim kaslarını çatarak nasıl yapacaktım aklıma farklı şeyler gelmeye başlamıştı.Orasını da sen düşün"derken topu üzerime atmıştı. Burada kuralları koyan o oynayan bendim o zaman bunun da cevabını vermeliydi. "Ah bir sorun daha var. Sakın aşık olma" az önceki yumuşak yüzü sertleşmişti."aşık olma mı" istemsizce kahkaha atarak "Şakanın yeri değil her önüme gelene aşık olmuyorum.
Kötü çocukla ilgimi çekmez" dedim. Doğrusu şu ki şuana kadar ilgimi çeken olmamıştı."ama diyelim ki oldum" "bak Çisem sen Ateş'i tanımıyorsun yapacaklarını bilmiyorsun o sevdiklerine  zarar verir" diyerek sözümü tamamladı. Az önceki gülen yüzümü bir anda ciddilik kaplamıştı.
Bir anne nasıl olurda oğlu için böyle cümleler kurabildi anlamıyorum. Ateş gerçekten sevdiklerine zarar mı veriyordu. Bir insan sevdiğine zarar verir miydi?
Bu soruları aklımdan yok etmek istedim. " eğer olursam" dedim tekrar. o zaman anlaşma bozulur" deyip ayağa kalktı."bakın hanımefendi be-" sözümü kesip "Seçkin" dedi ve gülümsedi.

Kapıya giderken çantasından çıkardığı bir kartı elime uzattı. "Bu şirketimin numarası bana buradan ulaşabilirsin iyice düşün kararını ver. ""Seçkin hanım" dememle arkasını dönmesi bir olmuştu. "Peki iş?" bu sorunun cevabını vermemişti.

"Teklifimi düşün kabul edersen işin hazır " deyip asansöre bindi. Elimdeki kartla yatak odama geçtim. Bu bir rüya mıydı. Ne yapacaktım? Ateş'e nasıl yaklaşacağımı bile bilmiyordum . Hemen kabul edemezdim. Bu zor bir sorumluluktu. Unla hiç iyi şekilde karşılaşmamıştık. Kendimi ona karşı nasıl sevdirecektim. Annesini söyledikleri beynimi işgal etmişti.

Birinin hayatını değiştirmek ki bu Ateş gibi biriyse imkansızdı. Bu yola başlarsam geri dönüşü olmayacaktı. Ama sağlam bir üniversitenin temellerini atıp geri kalan hayatımı iyi değerlendirebilirdim. Yine dört ayak üstüne düşmüştüm. Karnımdan gelen sesler acıktığımın işaretiydi. Kartı yatağımın üzerine atıp mutfağa yöneldim.

GİRDAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin