22.BÖLÜM: "MERAK"

7K 525 85
                                    



Nefes al ver yaşamak için olan ben, benliğimi kaybetmek üzereyim. Zor olan ne birinin geçmişini temizlemek mi? Yoksa kendi geçmişimden kaçmak mı?
Aslında zor olan yaşamak kendi benliğinde boğuşmak düşüncelerinle savaşmak, acıyla büyümeye çalışmak başkalarının fikirlerinin esiri olmak .
Saklı kelimelerin ardına gizlenmiş ben üzeri tozlanmış kirli geçmişi olan oluk oluk nefret kokan bir adam. Uçurumun kenarından beni kurtarıp yaşam sayılan bu cehenneme tıkan bir kadın, ardı arkası kapanmayan büyük Sırlar .. yüküm omuzlarıma zimmetlenmiş atmaya çalıştıkça dahada çöküyor dibe batıyorum.
~~~
Odanın içindeki sessizlik nefes alış verişle çoktan bitmişti. Masanın Üzerindeki kağıdı parmağımla okşarken tekerlekli sandalyenin tekerleri taştan yeri sallandırıyordu.
Ortamın şaşkınlığına ayak uyduran Serdar Bey gözleriyle karşımızda ki adamı kenetledi. Gözlerini sıkıca yumup "abi" diye fısıldadı. Rahatsız olduğumu belirtmek için kağıttan elimi soyutlayıp ensemi ovuşturdum. Yaptığım küçük hareketler azda olsa bedenime masaj uyguluyordu.

Serdar Bey kelimeyi tekrar dudaklarından küsüp "abi" dedi.
Sahte gülümsemesine ortak olmak için ağzımı kulaklarıma kadar açtım. İşlerin kızışması sorundan çıkmış iç güdülerimi meraka itmişti.

"Neden abi?" bu sorusu bütün kapalı kapıları açmasada biraz aralık bırakmasına yardımcı olabilirdi.

Adam Serdar Bey'e keskin bir bakış savurup "senin işe cidden el atabileceğini düşünmüyorum. Hem biraz da zaman eritmek istedim." dedi. Zaman eritmek mi bunu alaycı bir üslupla söylemiş olsa da o günlükle alakası ne olabilirdi ki. Neye aceleleri vardı.
Serdar Bey boğazını hafifçe temizleyip "pardon sizi tanıştırmadım" dedi. Bir elini bana uzatıp "Çisem bu abim namı değer ortak " dedi. Hafifçe gülümsemesi ortamdaki buzları eritmiyordu.

"Merhaba tanıştığımıza memnun oldum"

"Galiba tuhaf bir tanışma şekli oldu"

"Galiba" diye tısladım. Kafasıyla beni onaylarken otomatik olan tekerlekli arabanın kolunu bir iki hamle oynatıp dar odada bana daha çok yasladı.

"Çisem annen iyi biriydi" diyip sustu. Annem mi onunla ilgili herhangi birşeyi başkasından duymak beni çıldırtıyordu.

"Annem? Dudaklarımdan saldığım kelime gözlerimi yaşartmıştı. Uzun zamandır anne kelimesini dudaklarıma dökmemiştim.

"Evet annen senin ögreneceğin çok şey var Çisem ne zannediyorsun Seçkin Hanım'ın seni şans eseri bulduğuna mı?"
Aslında haklıydı bu bir şans olamazdı en başlarda içime kurt düşse de kadının zamanlaması harikaydı.
Okuldan atılmam onun bir eseri olabilir miydi. Yada bu karşımdaki adamlar beni çukura düşürmeye çalışıyordu.

"Olabilir. Kanıtsız yorum yapamam" dedim irdeleyerek. Serdar Bey odada olmasına rağmen konuşmadan tamamen muaftı. "Kanıt için çaba gerekli şuan sana ne anlatsak boş gelir yaşayarak görmek gerek" diyip odanın içinde arabasıyla dolanmaya başladı.
Bu küçük oda bana tamamen kafes gibi gelmeye başladı. Terim dudaklarıma akarken ellerimi yer çekimime bıraktım. Seçkin Hanım ne isler karıştırıyordu. İşin içine annemi katması olmamıştı.

"Kanıtlayalım ozaman"

"Tez canlısın Çisem"

"Daha ne kadar zaman kaybedebiliriz"

"Sabır önemli bir seçenek"

"Ozaman harekete geçelim ne yapmam gerekiyor"

Adam arkasını bize dönerek "Ateş onu ikna etmelisin " dedi.

"Saçmalık " diyip kükredim. "Kim annesinin ölümü olan bir oyuna girmek ister ki"

"Sen ne için girdin?" diyip soruma soruyla karşılık verdi.

GİRDAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin