13. BÖLÜM : "YARDIM"

18.1K 701 54
                                    


"Çisem! " "nefes al" karnıma yapılan yüklenmeler kusma hissimi ön plana çıkarmıştı. "Çisem kendine gel" gözlerimin önünde beni sallayan biri vardı. Onu ayırt edememiştim. Saçlarından akan sular yüzüme damlıyordu.
Beklenen an gelmişti. İstemsizce midemden ağzıma denizin tuzlu suyunu akıttım. Fazla su yutmuştum. Midem tuzlu suya dayanamayıp beni kusturmuştu.
Kafam birinin kollarındaydı. Azda olsa kendime gelebilmiştim. "Tekin!" ağzımdan bu isim çıkınca üzerime tekrar karanlık çökmüştü.

~~~

Gözlerimi açtığımda tavanda gözümü hedef alan bir lamba, baş ucumda koluma bağlanan bir serum. Ben neredeydim. Anlamak istercesine etrafa bakarken kapı sesiyle gözlerimi tekrar yumdum. Böyle durumlarda rol yapamaz gülme krizine girerdim ama şuanda gülemeyecek kadar halsizdim. Hala denizin tuzlu suyunu damağımda hissediyordum.
"Sadece baygınlık " tanımadığım kadın sesi bana yaklaşıp kolumdaki serumu çıkardı. "Bu akşam dinlensin yarına taburcu edebilirsiniz" dedi. "Peki sağolun" belli ki konuştuğu kişi Ateş ti. Kapının tekrar vurulmasıyla irkildim.
Odanın içinde dolaşan ayak sesleri bana yaklaşmıştı. Oda o kadar sessizdi ki nefes alışverişlerini duyabiliyordum. Derin bir nefes alıp oturduğu koltuğu oynattı. "Sen nesin böyle " bunu derken ne demek istediğini anlayamamıştım. Ellerini saçıma getirerek okşamaya başladı. Ateş şuan kafasını bir yere çarpmadıysa ki bu kesin olmuştur yoksa benimle asla ilgilenmezdi.
"Çok güzelsin erkeklerin dikkatini çekecek kadar güzel ama aptalsın" aptal kelimesi daha vurgulu çıkmıştı. Ateş'in sesi yükselmişti. " Senin gibi birinin benim cehnnemimde ne işi var bana bulaşmamalıydın" dedi.
Ateş kendi kendine tripleremi girmişti yoksa gerçekten söyledikleri gibi mi düşünüyordu.

"Aptalsın aptal kendini bu yolda mahvedeceksin ve arkandan ağlayacak bir ailen bile yok. Aciz!" bu cümlesi gerçekten ağrıma gitmişti. Kalbim anlık durmuş gibiydi. Hissizleşmiştim. Beni aciz ezik gibi mi görüyordu. Gözümden kulağıma bir yaş akmıştı. Buraya kadardı. Anlaşmanın kurallarını ezebilirdim . İstanbul'a dönüp bir işte çalışabilirdim. O kadının sağlamak istedigi hiçbirşeyi istemiyordum.Gözlerimi açtığımda Ateş'in yüzüme baktığını gördüm. Bana şaşırır gözlerle bakarken "sen" diyip sustu. Devamını tamamlarcasına " evet ben! Aciz ezik! az önce söylediklerini duydum"dedim. Sesimi yûkseltmiştim. Yattığım yerden ayağa kalkarak "Kıyafetlerim nerede" diye bağırdım. Ateş bana tuhaf gözlerle bakarken sessiz kalmıştı.
Umrumda değildi kapıya yönelip odadan çıktım. Hastanenin içinde koşar adımlarla ilerliyordum. Buradan kurtulmak istemiştim.
Dışarı çıktığımda rüzgar yüzümü hedef almıştı. Hastanenin etrafındaki ağaçlar yıkılmaya direniyor gibi sallanıyolardı. Etrafıma bakınıp nereye gideceğimi düşünüyordum. Sadece hastane kıyafetleriyle yolda kalmış biriydim. Bu halde ne yapabilirdim. Arabaların geçtiği yola çıkıp yürümeye başladım. Ellerimle vücudumu ısıtmaya çalışıyordum. Korna sesiyle irkildim. O yöne bakmak bile istemiyordum. "Çisem" Ateş ismimi söylemişti.
Onu dinlemek istemezcesine adımlarımı hızlandırdım. "Çisem bin şu arabaya" onun iğrenç emirlerini dinlemek zorunda değildim. Arabanın durduğunu görünce koşmaya başladım. Arkamda yaklaşan ayak sesleri beni dahada hîzlandırmıştı. Artık nefes almakta güçlük çekiyordum.
Durup "ne istiyorsun" diye bağırdım. "Bu kadar kolay gidebileceğini mi düşündün" diyip kolumdan çekiştirmeye başlamıştı. "Bırak beni bak kimseye söylemem zaten başımın yanacağını biliyorum bırak! " bagırsamda Ateş bana kulak asmıyordu. Beni arabaya bindirirken " olmaz! Bir kere bulaştın geri dönüşün yok " dedi. Bu sefer haklıydı. Bana teklif sunduğunda bunu bile bile kabul etmiştim.
Şuan gidebileceğim tek bir yol vardı. Seçkin Hanım'ın anlaşmasını uygulayıp buradan kurtulmaktı. Ateş de arabaya binip gaza bastı. Yol boyunca ikimizde konuşmamıştık.
Zaten konuşacak birşeyimizin olduğunu da düşünmüyordum. Taa ki arabayı frenleyene kadar. Bulunduğumuz yer bir köy yolu gibi ıssızdı.

GİRDAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin