Rogers And Stark / On

Start from the beginning
                                    

"Derse girmediğin tek gündü." diyerek bir tespit yaptı Blake, oturduğu kanepede arkasına dönerken.

Kameraların bir şey gizlediği yoktu elbette. Dylan'ın adamın icabına baktıktan dakikalar sonra, göğsünde fark ettiği yanıkla birlikte koşuşunu herkes gördü ve Crystal hariç tüm erkekler Dylan'a döndü. Peter bile endişe etmişti.

"Acıtmamıştı." diyerek savunma yaptı Dylan, başını başka tarafa çevirip özellikle babasıyla göz kontağından kaçarak.

"Tüm New York polis karakollarındaki veri tabanlarında, bu kayıtları silmemi ister misiniz efendim?" diye sordu Jarvis. Kafe kayıtlarını silmek sicillerini de tehlikeden kurtarmış olacaktı ama kimsenin bunu umursadığı söylenemezdi.

Tony, Jarvis'i fazla bekletmedi. "Gerekeni yap Jarvis."



Tony Stark, Northwood erkeklerine kule de dinlenebilecek birkaç oda ayırdıktan sonra, ofisine çekildi ve bu konu üzerinde çalışmaya başladı. Crystal, Peter, Blake, Ryan ve Hunter ile birlikte kulenin kafeterya kısmındaki bar bölümüne inmişti. Dylan ise kısa bir duştan sonra kulenin terasında, özlediği New York'un gece ışıklarını izliyordu.

Peter halasını arayıp okuldan bir arkadaşıyla yıllık ödevleri için çalışacaklarını söyleyip kalmayı seçmişti. Ama, Northwood erkeklerine kendisiyle ilgili bir şey anlatmayacaktı elbette. O hala kızların çocukluk arkadaşıydı.

"Geceye doğru biraz soğuyor." dedi Steve, kızının yanına yeteri kadar yaklaştığında. Dylan sadece omuz silkmekle yetindi. Soğuk ya da sıcak fark etmezdi onun için.

Kızı gibi korkuluklara dirseklerini yaslayan Steve Rogers, kızı gibi bir süre New York ışıklarını izledi. Bunu çoğu gece yapardı ama kızıyla izlediğinde bir anlamı çıkıyordu ortaya.

"Gittikçe güçlendin." dedi ardından, mavi gözleri birbirine sürttüğü ellerindeydi.

"Rogers'ın küçük kızı olmaktan çıktım gibi." dedi Dylan'da. Babasının ne anladığını merak ediyordu.

"Sen her zaman Rogers'ın küçük kızı olacaksın. Bunu benim açımdan değiştiremezsin Dylan."

Dylan sessizliğe karşı gelmedi. Gözlerini sürekli rengarenk ışıklara değdirip, mavi gözlerine arkadaşlar bulup duruyordu.

Esen rüzgar iki Rogers'a arkadaş gibiydi, Steve nemden terlemiş saçlarındaki dalgalanmayı önemsemedi ve kızına odaklandı. "Canın yandı mı?"

Babasına baktı Dylan. Alçakta kalan kulelerin yükselen ışıklarını kızının gözlerinde görebiliyordu Steve.

"Biraz," dedi Dylan. "biraz yandı sadece." dedi ardından. "Peki onun?" diye sordu duraksamadan.

Steve, kimden bahsedildiğini biliyordu. "Onun canını yakmadın, Dylan." dedi Steve, kendinden gayet emin bir şekilde.

Dylan, babasına inanan gözlerle baktı. Ardından başını hafif ama hızla aşağı yukarı sallayıp, babasının kollarına girmeye hak kazandı.



"Ne demek zayıf derslerim var? Hakaret bu. Blake Jordan'sın sen. Sen bizim bereli ressamımızsın."

"Resim çizerek A almıyorum Crystal." dedi Blake, oturduğu kanepede bardağıyla oynarken. Blake Jordan bile ara sıra içki içerdi.

"Geçen sene bir yarışma kazandığını duydum," dedi Hunter. "bu sene de katılacak mısın?"

Rogers And StarkWhere stories live. Discover now