Gelen oy ve yorumlarınız için teşekkür ederim.
Geçen iki bölümde Northwood erkeklerinin aralarındaki dostluk bağını ve kendi içlerindeki güçleri ortaya çıkardıktan sonra, asıl konuya değinmemizin vaktinin geldiğini düşündüm ve bu yüzden karakterlere ufak kişilik değişiklikleri yapmaya çalıştım. Bu, hikayenin gidişatı için gerekliydi, seveceğinizden eminim.
Diğer bölümler için araştırmalar yapacağımdan, diğer bölüm biraz geç gelebilir, şimdiden af diliyorum. ^^
Bu bölüm için hafif yavaş şarkılar önerebilirim sizlere. Bu bölümde çok bir aksiyon yok ama bu hep böyle olacak demek değil.
Multi medya, gözükürse eğer bizim ekip. Biraz küçük kalmış sankim :/ Aman, siz göremiyorum derseniz ben büyütürüm onu.
Okumadan önce oy vermeyi unutmayın lütfen.
İyi okumalar ^^
Beş yöneticiden üçü ölmüştü.
Peki ya, gerçekten üçü de mi ölmüştü?
Diğer ikisi, istihbaratlarının yok olduğunu ve Amerika'nın Delaware eyaletindeki gizli kamplarının yok olduğunu öğrendiklerinde, bu işe bir son vermek için planlarını hızlandırdılar.
Bu yüzden, kimseye güvenilmemeliydi artık.
Öte yanda, Stark villasında sessizlik hakimdi.
Bir günlük duraksız yolculuktan sonra Delaware'den New York'a dönen üç Northwood erkeği, kapıda kendilerini bekleyen ateşli bir Rogers ve her tarafından öfke fışkıran bir Stark bekliyorlardı herhalde.
Geniş salondaki köşe takımının uzun kısmında Hunter ve Ryan yan yana oturmuş, yaramazlık yapmış iki küçük kardeş gibi, karşılarındaki tekli koltukta oturmuş Stark'a bakıyorlardı.
Genç Stark, lacivert kot pantolonunun sardığı ince bacaklarından birisini diğerinin üzerine bırakmış ayağını sallıyordu, göğsünde buluşturduğu kolları ince bol atletinin kapattığı göğüslerinin altındaydı, kahve dalgalı saçları dağınık bir şekilde omuzlarındaydı ve bir yandan alt dudağını arada bir ısırıp kiraz rengine dönmesini sağlarken, bir yandan da kahve gözlerini iki yaramaz çocuğa dikmiş bakıyordu.
Mutfak ve geniş salon arasındaki bar tezgahının hemen dibinde bar koltukları vardı, üzerlerinde ise kolundan yara almış ve olabildiğince sağlam ilk yardım görmüş Blake, hemen yanında şortunun üzerine giydiği gömlek sayesinde rahat hareket eden, çıplak bacaklarından birini sinirle titretirken sarı saçlarını gelişigüzel topuz yapmış, elinde şu ince beyaz eldivenlerden olan genç Rogers, Blake'in koluna pansuman yapıyordu.
Tam tedarikle.
Köşe takımının uzun kısmında ise Peter ve Wade yan yana oturmuş olacakları izlemek için sabırsızlanıyorlardı.
Çünkü ikisi de, Hunter, Ryan ve Blake'in bunu hak ettiğini düşünüyorlardı.
Nasıl olur da kendilerini çağırmazlardı?
Saat öğlen on ikiye geliyordu. Güneş çoktan gökyüzünde yerini almış, rüzgar hafifçe perdeleri oynatıyordu ama evden tek bir ses bile çıkmıyordu.
Tabi bu, Dylan tentürdiyotu Blake'in koluna biraz sert sürene ve Blake'den minik bir inilti çıkana dek.
"Bu yaptığınız delilik!"
Crystal yerinden fırlayıp bağırdığında Peter ve Wade ürkerek geriye çekildiler, aynı şekilde Ryan ve Hunter da üzerlerine gelen Crystal'a karşı geri çekilirken Blake oturduğu yerde hafifçe titredi, bu Dylan'ın attığı dikişlerin sızlatmasına neden oldu ve Dylan Blake'in kolunu tutup sabit kalmasını sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rogers And Stark
FanfictionBiri sarışın, diğeri esmer. Biri güzel, diğeri çekici. Biri güçlü, diğeri süper zeki. Biri mantıklı, diğeri çılgın. Biri ağır başlı, diğeri atılgan. Biri ciddi, diğeri dalgacı. Birinin aklı başında, diğerinin aklı yastığının altında. Biri çalışkan...