Rogers And Stark / İki

3.2K 170 16
                                    

Crystal, ikinci derste başını sırasına gömerek uyumaya çalıştı. Odasının duvarları Camil'in sesi dışarı çıkmasın diye yalıtımlıydı ama karşı odadan az da olsa gelen müzik sesleri yüzünden uyuyamamıştı. Yan sırasında oturan Dylan'a baktı. Uykusuzluğun damlası yoktu gözlerinde. Devlet dersinden sonra Komünikasyon'dan sınava gireceklerdi, bunun stresiyle birlikte dersi dikkatle dinleyip sürekli sayfalarına notlar alıyordu.

Camlardan giren güneş ışıkları Dylan'ın sarı saçlarına değiyor ve daha da açık bir sarı yapıyordu. Alt dudağı ısırmaktan kıpkırmızı olmuştu ve sağ bacağı üzerine attığı sol bacağının üzerinde uyuşmuştu. Hemen solundaki sırada oturan Crystal'a hızla baktı, kendisini izlediğini gördüğünde ufak bir gülümseme gönderdi, Crystal ona karşılık verdi. Doğrusu Crystal, bu kadar stres yapmadığı için kendisi adına ve bu kadar çok stres yaptığı için Dylan adına endişeliydi. Bu kadar tuhaflık çok saçmaydı üstelik! Hem, sınav için endişe etmemesinin temel sebebi, zaten bildiği konuların sınavına gireceği için boşuna sıkıntı içinde olmamasıydı. Ama Dylan aynı durumda değildi. O her konuyu, yaşı ve zamanı geldiğinde öğreniyordu.

Zil sesiyle birlikte herkes rahat bir nefes aldı. Crystal gerinerek doğruldu ve kitaplarını çantasına koymaya başladı, krem rengi ahşap sırası kendi çizimleriyle doluydu. Özellikle zırhının kaskında yapmak istediği yeni tasarımları ve espri yazılarını tekrar tekrar okuyarak rahatlardı.

Dylan ise sağ tarafındaki sırada oturan, başında siyah beresi olan Blake'e baktı. Kendisi gibi derslere odaklı olan arkadaşı için gurur duruyordu ama gereğinden fazla dikkat kesildiğinde çekilmez oluyordu.

"Hey," dedi Dylan, Blake'in omzundan dürterek. "ders bitti." Blake, gözünü kırpmadan Dylan'a döndüğünde gülümseyerek onu onayladı.

"Biliyorum, çizim yapıyordum." Dylan hevesle ayaklandı.

"Öyle mi? Bugün ne çiziyorsun?" Blake, Dylan'ın görmesi için üzeri karalanmış kağıdı ona çevirdi. Dylan, Blake'in tepesine dikilmiş bir eli oturduğu sıranın yaslandığı kısmında, diğeri masaya yaslı şekilde çizimi inceliyordu.

Blake, ileride ya bir avukat olacaktı, ya da bir ressam. Çizimlerini yurttaki odasının duvarlarına asar ve gün geçtikçe beğenmedikleri olduğunda çöpe atar, yerine yenilerini yapardı. Çoğu çizimler, bir çift çizimleriydi. İleride sevdiği insanla yapacağı şeyleri yazmaz, çizerdi.

"Çok sevimliler!" diye haykırdı Dylan. Blake, sevgilisiyle birlikte uyumak istediğini anlatan bir çizim yapmıştı.

"İstersen alabilirsin." dedi Blake, masasının üzerindekileri toplarken. Bu sırada Crystal gelmiş, sağ kolunu Dylan'ın sol omzuna sabitleyerek Blake'in çizimini inceliyordu.

"Sormasan alacaktım zaten." dedi Dylan, çizimi özenle çantasına koymak için masasına dönerken. Crystal, Blake'e döndü.

"Sınava hazır mısın?" Blake gözlerini devirdi.

"Gece uyumadım. Sence hazır mıyımdır?" Crystal omuzlarını kaldırıp kendisine çekti. Kendisi için bu sıradan bir hareketti ama sınıfındaki her erkek, Crystal'ın her hareketini çekici buluyordu. Crystal ulaşılmaz ve dayanılmaz tavrıyla popüler bir Stark'tı. Stark namı, okulun her köşesinde vardı.

"İnan bana, Dylan'dan daha iyi bir iş çıkartacaksın." dedi, başıyla Dylan'ı gösterirken.

"Hey!" diye seslendi Dylan, çantasını kapatırken arkasını dönmedi. "seni duydum!" diye söylendi ardından.

Dylan başını oturdukları sandalyelerden birinin masasında vurup duruyorken, Crystal büfeden iki kahve getirdi, ardından karşısındaki sandalyeye geçti. Dylan'ın başını her masaya vuruşunda, bardaktaki kahve dalgalanıyordu. Crystal'ın bardağı elindeydi.

Rogers And StarkWhere stories live. Discover now