Uzun bir haftanın sonunda, Cuma gününden herkese merhaba!
Gelen oy ve yorumlar için teşekkür ederim. Bundan sonra sadece hafta sonu gelecek olan yeni bölümler hakkını verecek uzunlukta ve tadında olacak. Bölüme hoş gelmiş babalara selamlar.
Diğer bölüm Deadpool ağırlıklı olacak, yani Kaptan Amerika ve Demir Adam görmemiz biraz daha az. Yine de asıl mevzuya gelmemek ve aksiyonu biraz daha uzatıp geceye güneş doğurmamak istiyorum. Böylelikle belki de çıkacak olan 'ikinci kitap' için yeteri kadar kurgu üretebilirim.
Hikaye için bir tanıtım videosu yaptım, Youtube'da. Direkt hikayenin ismini yazarsanız bulabileceğinizi umuyorum. Zaten ben yorumlara link bırakacağım.
Her neyse, spoiyi de çaktığıma göre; bölüm müziği olarak Skillet ve Starset'ten bir şeyler açmanızı tavsiye ediyorum.
Okumadan önce oy vermeyi unutmayın.
İyi okumalar ^^
New York, gece hayatında sokaklarıyla tanınan ya da yüksek binalarının şaşasıyla bilinen bir yerdi, ayrıca tarihi mekanları çoktu ve doğallığı da her insanı etkilerdi.
Genellikle geceleri New York sokakları aşamalı karanlığa acıkırdı. Önce işinden evine dönen insanlar yol üzerinde dükkanlara uğrardı. Daha sonra sokaklar boşalır ve kaldırımları dükkanların renkli ışıkları süslerdi. Tek tük çiftler el ele gezerdi mevsimlere kafa tutarken ve en sonunda saatler hayatın mnotonluğuna kapılmış insanlar için uyku saatine denk gelince, karanlığı seven gölgeler sokaklara fırlardı.
Son aşama biraz farklıydı başkaları için, birileri birilerini kovalar, birileri arabayla boş sokakları inletir ve birileri yüksek yerlerden yuvarlanıverirdi.
Camınızı açıp sokağa baktığınız tek şey karanlığı hırsız polis gibi yakalayan sokak lambaları olduğunu zannederdiniz, ama gölgelerin bile karanlıkta saklanamadığı çoğu an vardı.
Bir türlü sabah olmayan geceler. Karanlık hüküm sürmüş bir gecede yalın ayak etrafta dolaşırken yüksek bir binanın çatısında, bağlantısını kurduğu kırmızı Jaguar'ı radarında izleyen esmer bir hatun vardı.
Mavi gözler, gecenin karanlığına yavaşça rakip olurken Blake yutkundu. Gördüğü ilk şey şehrin çoğunu sakladığı yıldızlar değildi elbette, Deadpool'un koyu kırmızı maskesiyle karşılaştı.
"Kendine geliyor!" diye haber verdi Wade.
Onunla birlikte çatının kenarına oturmuş ve ayaklarını sallandıran Ryan toparlandı, topallayan ayağına Crystal'ın yaptığı iğne iyi gelmişti, bir şey hissetmiyordu. Crystal olduğu yerde dönerken Peter da Crystal'ın yanından ayrılıp Blake'in yanına gitti.
Blake, Deadpool'un yüzünü ittirdi. "Git başımdan Wade," diye yakınırken tek dirseğinden destek alıp doğruluyordu. Diğer eliyle yüzünü ovuştururken sordu. "ne oldu?"
Peter, Blake'in doğrulmasına yardım ederken Ryan atladı. "Aşağı düşüyordun, sonra Crystal seni yakaladı, ama çatıya çıkamadan saldıran grup ateş edince yumurtadan fırlar gibi Wade gelip Crystal'ın seni buraya çıkarması için zaman kazandırdı."
"Ne kadar da fedakar bir erkek," diye yakındı Crystal. "ne düşünüyordun bilmiyorum, kafanı çarpmıştın ve bir buçuk saattir seni bekledik."
"Kafamı çarptığım için kusura bakma Crys, bir daha ki düşüşümde çarpmam."
Crystal zırhının içinde gözlerini devirdi, dıştan bu sessizliğini herkes ironi olarak kabul etti ve asıl konuya döndüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rogers And Stark
FanfictionBiri sarışın, diğeri esmer. Biri güzel, diğeri çekici. Biri güçlü, diğeri süper zeki. Biri mantıklı, diğeri çılgın. Biri ağır başlı, diğeri atılgan. Biri ciddi, diğeri dalgacı. Birinin aklı başında, diğerinin aklı yastığının altında. Biri çalışkan...