Rogers And Stark / Beş

1.3K 99 16
                                    

Oylar ve yorumlar için teşekkür ederim.

Dylan'ın sahaya geliş kısmında Redfoo - New Thang açmanız tavsiyemdir.

Okumadan önce oy vermeyi unutmayın. Hepiniz iyi okumalar dilerim.



"Sanırım buna alışıyorum," dedi Dylan, üçüncü kahvesini yudumlarken. İyi bir sabah geçiriyorlardı dört arkadaş olarak. Ama o kadar içkiden sonra en az beş bardak daha kahve içmesi gerekiyordu.

"Her hafta olmasa da, sanırım içmeye devam edeceğim." dedi ardından, Crystal'a gözlerini çevirmesine gerek yoktu. Yine etrafa çekicilik saçtığını biliyordu.

"Ve sanırım babanın da bundan haberi var, değil mi?" diye sordu Peter. Kahve rengi saçları, içtiği kahveyle mükemmel bir uyum yakalamıştı, Blake'in yanında oturuyor ve kızları emanet ettiği çocukla iyi anlaşıyordu. Birinin onlara göz kulak olduğunu bilmesi ve özellikle parti gecesi Dylan'ı durdurması hoştu.

"Sanırım yok," dedi Dylan, yarım saat önce yıkamış olduğu saçları ışıldıyordu, sol omzunda geriye attı. "ve olacağını da zannetmiyorum. Küçük böceklerin kafalarını ezmeyi pek sevmem de."

Blake, Dylan'ın ne dediğini anlamamıştı. Peter'a 'eğer söylersen seni döverim' demeye çalıştığını anlayabiliyordu ama bunu söyleme tarzı bir farklıydı. Peter'ın yutkunup tereddütle gülümsediğini ve işi şakaya vurup ağzına fermuar çektiğini görünce de, teorisi yanlış çıkmadı.

"Sanırım Kuzgunlar'ın Zac Hansen'ı, birilerine fena gönderme yapıyor," diyerek konuyu dağıttı Crystal. Derinlerden gelen bir savaşı açıklar gibi doğrulduğunda Dylan da alayla gülümseyip arkasına yaslandı. "ve sahalara dönmediğin için bayağı puan toplamışlar, Rogers." dedi ardından, tabletinden girdiği Twitter sayfasında paylaşılan haberi arkadaşına gösterirken.

Sarışın arkadaşı sinirle soludu. Blake ve Peter, burnundan çıkan nefret dumanlarını görebildiklerine yemin edebilirlerdi, bakışmaları aynı fikirde olduklarını açıklıyordu. Ama Crystal ifadesiz suratıyla çenesini yerleştirdiği elinin yüzüklü parmaklarını, çekici bir şekilde yanağına dokundurdu.

"Ne yapacaksın?"

Dylan Rogers, tableti masaya bırakıp elini saçlarından geçirdiği gibi geriye attı, bir bacağını diğerinin üzerine attı, arkasına yaslanıp saçlarından çıkardığı elini sandalyenin arkasına bıraktı ve diğer eliyle kahve fincanının kulpunu kavradı.

"Sopayı kıçına sokacağım."

"Hey," diye uyarıda bulundu Blake, kaşlarını çatarken. "küfür yok."

Dylan kıkırdadı. "Elbette yok, bu sadece küçük bir karşılık."

"Sen bir kızsın Dylan, ağzına küfür yakışmıyor."

"Peki Jordan, sen nasıl istersen." dedi Dylan, karşısında oturan arkadaşına göz kırparken

Blake Jordan, Dylan'a karşı gülümserken Parker ve Stark bakıştılar. Parker'ın örümcek sezgileri şu saniyeler oldukça güçlüydü. Bu yüzden Crystal'ın bakışlarını saniyesinde yakalamıştı.

Öte yandan Dylan, Blake'in olmadığı zamanlarda ettiği küfürler için kendisine kızıyordu şimdiden. Elbette ona küfür yakışmıyordu. Crystal'ın küfür konusundaki ara sıra yükselen desteklemelerini artık umursamamalıydı, Jordan ona küfrü yakıştırmıyorsa bir bildiği vardı.

Ve Dylan Rogers, masadaki arkadaşlarını seviyordu.

Ama yine de o sopayı Zac Hansen'ın kıçına sokacaktı.



Rogers And StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin