☾ikinci kitap | on dördüncü bölüm☽

5.2K 470 129
                                    

Bölümü yazarken verdiğim tek tepki: Nerde Jiancığıma sövenler?

Bu arada

Çok pis öyle böyle değil JiBaek şipliyorum #sorrynotsorry

Arkadaşlar ölüyorum dlakdkaskal Baekhyun saçını sşfkkxkakks benim shopladığım pembeden yapmış dlskclkdkasos korkuyorum şu an flakskakdlaka Yeol mor yaparsa oturur ağlarım valla fşamdkamflamd

| chin ho

Üzgünüm Baekkie. |

•••

Jian otel lobisinde turlayan ve gözyaşlarını saklamaya çalışan Baekhyun'u izlerken kalbinin teklediğini hissetti. Chanyeol ile tanışalı altı yıl, Baekhyun'la tanışalı ise bir gün olmuştu ama tamamen Baekhyun'un tarafındaydı. Chanyeol'ün nasıl böyle şeyler peşinde olduğuna anlam veremiyordu. Evet, o her zaman biraz çapkın olmuştu ama...Bu kadarı gerçekten fazlaydı.

Jian'ın yanında Baekhyun'dan bahsederken öyle şeyler söylüyordu ki...Jian Chanyeol'ün gerçekten birisine aşık olduğuna inanmıştı. Şimdi ise önünde kocaman bir yalan fırtınası vardı. Ve Baekhyun bu fırtınanın yarattığı enkaz tarafından yutulmuştu.

Ailesinden ve yanından hiç ayrılmayan en yakın arkadaşından çok uzakta olan çaresiz çocuk ise gözlerini kapatmak ve bir süre öylece kalmak istiyordu. Kalbine, karnına, ellerine ve bacaklarına saplanmış bıçaklar vardı. Bir süre, onlar kaybolana kadar, onlarla yaşamak zorunda olacaktı. En acı verici olanı bu muydu? Yoksa yıllardır inanmak için çaba sarf ettiği adamın ona yaşattıkları mı? Gerçi...İkisi de aynı kapıya çıkmıyor muydu? 'Bir daha asla toparlanamayacağım' düşüncesi, boğulma hissi ve birçok kez aldatılma gerçeği.

Neden ona her dokunduğunda, her öptüğünde, her sarıldığında bu kadar iyi hissettirmişti ki? Oldukça yanlış hisler olduğunu şimdi anlıyordu ve canını acıtan şeyler listesinde bu da vardı. Yaparken çok doğru hissettiriyordu ama yanlıştı.

Baekhyun artık kalbini çarptıran bu histen nefret ediyordu. Boktan ama doğru bir düşünceydi. Hadi ama...Aşktı bu! En çok can acıtan ve en mükemmel hissettiren duygu...Nefret edilesi.

Jian resepsiyonun arkasında duvara asılı olan saatlere baktı. Saat üçtü. Chanyeol birazdan gelecekti, tabi yine başka işlere kalkışmadıysa. Tek istediği Baekhyun'un öylece Chanyeol'e bakıp ağlamamasıydı. Bu kadar kırılgan çıkması canını sıkıyordu. Jian'a göre Baekhyun bunları hak eden birisi değildi.

Baekhyun tekrar gözünden düşmek üzere olan gözyaşını eliyle uzaklaştırdığında gözlerini zorluyordu. Daha fazla dolmalarını engellemeye çalışıyordu ama çoktan görüşü bulanıklaşmıştı. Kendinden nefret ediyordu, ne zamandan beri bu kadar hüzünlü olmaya meyilliydi? Ne zamandan beri Chanyeol'e bu kadar güvenmişti?

"Baekhyun," dedi daha fazla dayanamayarak koltuktan kalkıp ağlayan çocuğun yanına giden Jian. "kes şunu."

Baekhyun onu duymadı bile. Sadece karışık düşüncelerine ve hıçkırıklarına odaklanmıştı. Onları elinden geldiğince gizliyordu ama bir işe yaradığı söylenemezdi.

Jian dişlerini sıkarak çocuğun önüne geçti ve omuzlarını sıkıca kavrayarak sarstı. "Tanrı aşkına, Baekhyun, kendine gel!"

"Bunu bana nasıl yapar?" Baekhyun bir anda konuştu. Bağırmak istemişti ama fısıltıdan daha yükseğe çıkamamıştı.

"Ne olduğunu bilmi..."

"Biliyoruz!" Baekhyun fısıldıyordu ama son söylediği Jian'a kükreyişten farksız gelmişti. "Başka ne olabilir ki? Birlikte toplantıyı tartışlıklarını falan mı düşünüyorsun?"

Don't Cry Tonight ☆ İkinci Kitap ☆ ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin