☾ikinci kitap, sekizinci bölüm☽

7.2K 507 147
                                    

Popopopokır feys popo pokır feys

Popo gibi bir bölüm oldu, yayınlamak bile istemedim ama susuyorum çünküğ bana bunlar için kızıyorsunuz •__•

Öhöm,
bölümün sonundaki yazar notunda sizi bir şey bekliyor ama önce gereksiz bölümü okuyun B|

Sizi severun, pai >•<

•••

| Eğildiğinden dolayı pek aydınlık değildi ama gözlerinin dolduğunu görebiliyordum. Sinirlenmişti. "İyi karar Baekhyun." |

•••

Aslında var olmayan ama var olduğunu hayal ettiğim melodi kulaklarımda yankılanırken sıcak su damlacıkları tenimin üzerinden kayıyor, aynı zamanda geçtikleri yerlerdeki köpükleri de beraberlerinde götürüyorlardı.

Suyun çarpış sesleri hayal ettiğim melodiyi bastırmakta zorlanmıyordu ama başımdaki ağrı konusunda o kadar becerikli olduğu söylenemezdi.

Bedenim uyandığımdan beri rahat değildi -ki bunun migrenim yüzünden olduğunu düşünüyordum- ve bu bana hiçbir şey yapmama isteği veriyordu. Bütün gün evde yatabilirdim ama bir sorun vardı...Dışarı çık ve iş bul.

Evet Baekhyun, iş bul.

Yanağımdan kayıp dudağıma doğru ilerleyen su damlasını dilimle yok ederek gözlerimi açtım ve suyu kapatarak elimle saçlarımı karıştırdım. Evimin en lüks yeri banyosu değildi ama en sevdiğim yeriydi. Bir gün zengin olursam en lüks yeri banyosu olan bir ev alacaktım, sıradaki hayalim buydu.

Kabinden çıktığımda az önce sıcak suyun altından çıkmamın etkisiyle üşüyen vücudumu bornozumla sarmaladım. Bu bornozu seviyordum, yumuşacıktı. Eh, yirmi dört yaşında olmam yumuşacık şeyleri sevdiğim gerçeğini değiştirmiyordu.

Kapıya doğru ilerlerken çıplak ve ıslak adımlarım sayesinde zeminden şapırtı sesleri yükseliyordu. Belirli bir ritim oluşturmak için kapıya fazla yakındım, bu yüzden adımlarımı daha yumuşak basarak kapıyı açtım ve dışarı çıktım.

Aslında öyle olmasa da banyonun içini buhar kapladığı için evin içi daha havadar geliyordu. Tabi bu havadarlığa salondan gelen müzik sesi dahildi. Ah, bu şarkıyı seviyordum.

Sessizce yaklaşarak salonun girişinden kafamı içeriye uzattığımda hala bilgisayarın başında olan Chin Ho'yu gördüm. Ekrana boş boş bakıyor ve bilgisayarda çalan şarkıya eşlik ediyordu.

"*Gece benim için geldiğinde, senin olacağım.*" Kaşlarını hafifçe kaldırıp bas gitar çalmanın hayaline kapıldı. "*Ay ışığı yerini güneşe bıraktığında, dudaklarına bitmesi gerektiğini fısıldayacağım. Çok sevdiğin yıldızların kayışı gibi gözünden bir yaş kayarsa eğer, nefesim tutulur. Lütfen sevgil...*" Yüz hatları eski hallerine geri dönerken orada olduğumu farketmişçesine gözleri aniden açıldı ve mırıldanmayı bıraktı. Şaşkın gözleri üzerimde gezindikten sonra gözlerimde durdu. "Yah! Ne zamandan beri oradasın?"

Gülümseyerek odama giden koridora döndüm ve bağırdım. "Sağır olmamı sağlayacak kadar."

"Serseri!" Alıngan bir sesle bağırdığında kıkırdadım ve odama girdim. İntikam alma umuduyla aniden kapıyı açıp beni çıplak görmesini istemediğim için kapıyı kilitledim ve giyindim. Banyo yapmayı seviyordum ama çıktığımda üzerime yapışan nemden nefret ediyordum. Kıyafetlerim üzerime yapışmış gibi hissediyordum ve bu beni çığlık atmaya zorluyordu. Tabi bu sıcak havalar için geçerliydi.

Don't Cry Tonight ☆ İkinci Kitap ☆ ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin