☾ikinci kitap, on üçüncü bölüm☽

5.4K 509 214
                                    

Öncelikle...Bölüm hakkında...Çok kısa ve geçiş bölümü, aslında kısa değildi ama wattpad yazdığımı silince yeniden bu kadar yazabildim. Ve bölümün sonundaki duyuru önemli, bir bakarsınız.

İyi okumalar, sizi seviyorum<3<3

Byun Baekhyun gözlerini açtığında şehrin üzerini kaplayan kara bulutlar yüzünden hafif karanlık bir odayla karşılaşmıştı. Ağzı kurumuştu ve bütün gece döktüğü terlerin ardında bıraktığı nem boynuna yapışmıştı. Saç uçları hala biraz ıslaktı ve şakağında ter damlaları vardı.

Halsizliğini üzerinden atmış sayılabilirdi. Henüz tam iyileşmemişti, öğlen daha kötü olabilirdi ama yine de kendine iyi olduğunu söyledi. Gece uyanıp durmuştu; buna rağmen uzun bir uykudan yeni uyanmış gibi hissediyordu.

"Chanyeol," diye sayıkladı dün akşam yaptığı gibi. Yan tarafının boş olduğunu hissedebiliyordu. Kahvaltıya mı inmişti? Yoksa hiç gelmemiş miydi?

"Günaydın." Tanıdık, güven verici sesi duyduğunda ister istemez gülümsedi ve hafifçe doğruldu. Chanyeol yanında yatmıyordu, aynanın karşısında  henüz düğmelerini kapamamış olduğu gömleğini düzeltiyordu. Tıpkı Baekhyun gibi altında iç çamaşırı vardı, onun dışında çıplak sayılırdı.

Baekkie doğrulup Yeol'e baktığında o da dönüp hasta çocuğa baktı. "Daha iyi misin?" diye sordu şefkatli bir tınıyla. Kesinlikle daha iyi görünüyordu ama sormanın bir zararı yoktu.

Bacon kafasını olumlu yönde salladı. "İyiyim ama bana ne olduğunu bilmiyorum."

"Uykusuzdun," dedi Yoda pat diye. "hava da soğuk olduğu için anında hasta oldun."

Evet, tam olarak böyle olmuştu. Biraz uykusuz kaldı diye tüm akşamı ve gecesi berbat olmuştu. "Jian bütün gece başımda bekledi," Yatak başlığına yaslanarak Yoda'ya anlamlı bakışlar attı. "sen neredeydin?"

Chanyeol bakışlarını huzursuz olmuşçasına aynadaki yansımasına doğrulttu. İfadesiz yüzüyle kendine bakıyor, yakalarını düzeltiyordu. "Ortaklarımızdan birisi beni akşam yemeğine çağırdı."

Baekhyun bir şey demek istedi. İşinin önemli olduğunu biliyordu ama akşam yemeğine çağırması işle alakalı değildi, değil mi? Hemde ateşi birkaç derece daha yükselmiş olsaydı halüsinasyonlar görmeye başlayabilirdi. Minik Bacon evinden çok uzaktaydı, hasta olduğu an yanındaki tek kişiye, Chanyeol'e en çok muhtaç olduğu andı. "Ah," Baekhyun hiç kimsenin anlayamayacağı bir şeyler mırıldanıp yattığı yerden kalkarken Yoda göz ucuyla onu izliyordu. Baekhyun'un mutlu olmadığını düşünüyordu. Çocuğa iyi hissettirmek istiyordu ama yapabileceği bir şey olmadığını düşünüyordu. Oysa elini tutması bile miniğe mükemmel hissettiriyordu.

Otelin kendisi kadar kaliteli olan terlikleri ayağına geçiren Baekhyun ayağını zemine sürte sürte yatağın etrafından dolaşırken "Zor olmuyor mu?" diye sordu. "Henüz sadece varis olmana rağmen şirketin en önemli toplantılarına başkan adı altında gidiyorsun. Üstelik yurtdışına. Stresli bir iş gibi görünüyor."

Uzun çocuğun meraklı bakışları banyoya ilerleyen Baekhyun'un üzerindeydi. Bu saatte nereden çıkarmıştı bunu?

Aptal bir soru olsa da Bacon yanıt bekliyordu. Almıştı da. Chanyeol çocuğu kendine doğru çekerek kollarıyla etrafını sarmaladı. Baekhyun'un hasta gözleri bir anda açılmıştı. "N-ne yapıyorsun?"

Chan burnunu Baekhyun'un boynundaki bir noktaya gömdü. Onun kokusunu seviyordu, tıpkı bir parfüm gibiydi ama Baekkie'ye özeldi. Limon değildi, çilek hiç değildi. Rüya gibi bir vanilya kokusunun okyanusa karışmış haliydi. Kokuyu çekebildiği kadar içine çekti, her saniye koklamak istiyordu artık. Baekhyun'u kendisiyle duvar arasında sıkıştıran çocuk kendinden geçmiş bir şekilde "Bütün stresimi alıyorsun." diye homurdandı. Şişkinliği hafifçe sürtüp Baekhyun'a bir davet gönderdi. Onu hazırlıksız yakalamıştı, Baek her türlü dokunuşa açıktı ama...Biraz ani olmuştu. Ayrıca...

Don't Cry Tonight ☆ İkinci Kitap ☆ ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin