18

1K 73 26
                                    

Yazar'dan

Jungkook gözlerini büyütmüş öylece ağzını tutan kolun bileğine bakıyordu. Bu... Bu bileklik ona sanki bir yerden tanıdıktı ama... Ama nereden?

Arkasındakı beden miniğin ağzını tutmuş öylece götürüyorken, bir ağacın arkasına saklandılar. Arkasındaki -daha kim olduğunu bilmediği- beden onu ağaca yaslamış ardından miniğin gözlerini açması için konuşmuştu ince sesiyle.

"Jungkook?" Dedi tanıdık ses miniğe seslenerek. Jungkook bu tanıdık sesi işittiğinde yavaşça gözlerini açıp, karşısındaki kendisiyle aynı boylarda olan bedene bakmıştı.

Jimin...

Evet, jimin'di karşısındaki beden.

Jungkook'un kaşları çatılmış, dudakları şaşkınlıktan aralanmış bir şekilde arkadaşına bakıyordu. Jimin... Jimin ise kızarık ve dolu gözleriyle arkadaşına bakıyordu.

"Hyung?... Senin burada ne işin var?" Diye dlsormuştu minik olan meraklı gözleriyle hyung'una bakarak.

"Ben... Asıl senin burada ne işin var" diye soruyu değiştirerek sormuştu sarışın olan. Minik o an başını eğmiş, siyah tişörtünün kollarını parmaklarına kadar sarmıştı. Şimdi parmaklarıyla oynayarak arkadaşına cevap vermek için hazırlanıyordu.

"Şey hyung... Şey sende biliyorsun babam beni taehyung'a para karşılığında vermişti y-yani tek kelimeyle be- beni sa-" tam cümlesini tamamlayacakken sarışın olan cümlesini kesmişti.

"Ştt tamam jungkook sakın ağlama. Ee ne oldu burada sen onu anlat? Ne için taehyung'la şey... Y-yoongi'yi vurdular ve götürdüler ki?" Demişti sarışın çocuk gözünden düşen bir damla yaşla. Jungkook... Ah, jungkook'un hâli ondan daha beterdi yine sessizce dudaklarını büzmüş hıçkırarak ağlıyordu.

Büyüğünü görmek istiyordu...

Minik ağlayarak hyung'una yaklaşıp kollarını boynuna dolamıştı. Sadece ağlıyordu. Jiminde kollarını minik kardeşinin ince beline sarmış ağlıyordu.

Onunda küçük kardesinden bir farkı yoktu...

Yoongi'yi özlemişti...

"-hıck- onu i-istiyorum hyung -hıck- sa-sadece onu..." demişti minik olan hyung'unun deri ceketini elleriyle sıkıca sararak ve hıçkırıklarının arasından zorlada olsa konuşarak.

"Şhtt tamam jungkook ağlama minik kardeşim hem... Hem siz ne ara yakın oldunuzda onu bu kadar çok özledin he? Eşek sıpası!" Demişti ağlaması zorlada olsa durdurup minik kardeşini sakinleştirmek için yalandan yakınarak. Onu güldürmeye çalışıyordu çünkü gerçektende jungkook'un ağlamasına dayanamıyordu, belliki bu işte çok başarılıydı çünkü minik olan sonunda kıkırdamıştı.

"Bu-buraya geldiğimizden beri biraz şey olduk h-hyung..." Demişti sarışın olanın boynunda kollarını ayırıp başını aşağı eğerek elleriyle oynarken. Utanmıştı.

"Hmm ne oldunuz?" Demişti sarışın olan cevabını bildiği soruyu sırf minik kardeşini utandırmak için yeniden kurduğunda.

"Ş-şey işte hyung... Yakın olduk işte of!" Demişti minik olan sonunda. Sonradan aklına jimin'in neden burada olduğu gelince gülümsemiş, başını kaldırarak baş parmağını hyung'unun göğsüne bastırıp onu yavaştan itmiş gibi yapmıştı. Ardından gülümseyerek konuşmuştu.

"Hey! Bana diyene bak hem sen neden buradasın?" Dediğinde işte demin ki jungkook'un utanmış haline sarışın olan dönmüştü.

"Şey yani ben... Of! Yoongi'in arkadaşıyım işte!"

"Ne?! Nasıl?" Demişti minik olan şaşkınlıkla hyung'una bakarken.

"Of boşver jungkook sonra bir arada olduğumuzda anlatırız biz size." Dediğinde minik olan onu bu haline başını eğerek gülümsemiş ve; "tamam." demişti.

Miniğin aklına aniden büyüğü geldiğinde yüzü düşmüş, gözleri dolmuştu. Elini hyung'un tişörtününün koluna sarıp çekiştirirken; "hyung~" demişti.

"Hm?"

"Onları nasıl kurtaracağız?"

"Bilmiyorum jun- bir dakika ayak izlerini takip ede biliriz değilmi?" Demişti aklına gelen fikirin etkisiyle onları kurtaracakları için oldukça heyecanlı çıkan sesiyle. Jungkook gözlerini büyütmüştü. Şimdi o güzel gözlerine yeniden ışıltı gelmişti.

"E-evet hyung bunu yapa biliriz." Demişti minik gözünden bir damla yaş düşerken ama bu gözyaşları üzüldüğü için değildiki... Sevinçtendi. Jimin aklına gelen şeyle yeniden yüzü düşmüştü. Jungkook hyung'un yüzüne bakınca yüzünün düştüğünü görmüş ve çatılı kaslarıyla merak ettiği soruyu sormuştu ona.

" Ne oldu hyung? Neden birden bire yüzün düştü? Yoksa onları k-ku-"

"Tanrım... Jungkook yok öyle bişey tabiikide kurtaracağız ama bu izleri takip etmek bana pekte mantıklı gelmedi. Bize tuzak kurmuş ola bilirler." Dediğinde miniğin içi rahatlamıştı.

"Hmhm peki hyung."

"Şimdi... Jungkook hani buraya geldiğimizde bir kulübe vardı, onu görmüşsündür umarım değilmi?"

"Evet hyung gördümde o kulübe... Orayamı gideceğiz?"

"Evet jungkook oraya gideceğiz, aklımda bir plan var umarım işe yarar çünkü bundan başka bir çaremiz yok."

"Seni dinliyorum hyung."

1 saat sonra.
Öğlen.

"Ne? Aklınımı kaçırdın hyung? Bunu yapamayız. Eğer yaparsakta mutlaka yakalanırız."

1 saat... Tam 1 saat sonra jungkook'la jimin, kulübeye gelmiştiler.  Geldiklerinde bir sprun yoktu fakat jimin kurduğu planı jungkook'a dediğinde itiraz etmişti.

Tehlikeliydi.

Ama inanın ki miniğin güzelliği en büyük tehlikeydi taehyung için.

Çok güzeldi...

"Biliyorsun kardeşim tek çaremiz bu."

"Of ne yapacağız biz?"

"Jungkook içeri başka şekilde gire biliriz aslında"

Minik; "Nasıl yani hyung?" Dediğinde jimin pencerenin yanında duran minik kardeşinin  yanına gitmiş kolunu onun boynuna atarak ikisininde pencereye dönmesini sağlamıştı. Kardeşine dönerek gülümsemiş ve konuşmuştu.

"Merak etme minik kardeşim tek yapacağımız şey kıyafet ve karakter değiştirmek." Dediğinde minikte kollarını birbirine dolayarak sarışın abisine bakmış aynı şekilde gülümsemişti.

O minik akıllarından büyük işler geçiyordu...


Kestikkk!

Bir sonraki bölümden spoi+

"bence en güzel şeyi kafana mermi yemekle tadarsın ha? Ne dersin? Güzel olmazmı Jack? Eminim jimin'in elinden yediğin tatlıdan daha tatlı olur."

-

Nasıldı??

Kabullenin bu sefer kötüydü...😪

İnternetim bitmişti üzgünüm geç attiiimmm🥺

Neysee ben kaçar bayyy💜











-Sarildimmm(⁠つ⁠≧⁠▽⁠≦⁠)⁠つ









Hihi:)-
































°Mafia kocam | Taekook° ✔Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon