12

1.2K 90 10
                                    

Yazar'dan

Jungkook... Jungkook, taehyung'u bekliyordu ama gelmemişti. Belkide... Belkide en son yaptığı şey için onu üzmüştü. Belkide onu kırmıştı.

"-hıck- ö-özür dilerim t-taehyung" dedi hıçkırıklarının arasından zorla konuşarak. Boğazı düğümleniyordu sanki. Ağlıyordu çok kötü ağlıyordu.

Taehyung'u istiyordu, onu görmek istiyordu sadece. Onun boynuna sarılmak onun öpücükleriyle sakinleşmek istiyordu.

Onu buraya, buz gibi olan depoya getiren adamın ona ne daha doğrusu ona neler yapacağı belli değildi. Keşke o mektubu okumasaydı, keşke taehyung'a o lanet iğneyi vurmasaydı diye geçiriyordu içinden.

Jungkook, dizlerini kendine çekmiş ve kafasınıda dizlerine gömerek ağlarken içeriye yine o adam girdi.

Jungkook ağlarken, kafasını dizilerinden kaldırarak kapıdan içeriye vuran ışık tarafa yani kapıya bakmıştı. Uzun süredir gözlerini kapatıp ağladığından, gözlerine vuran ışıkla sağ elini gözlerini kısarak sağ gözüyle sol gözünün ortasında olacak şekilde siper etmişti.

Gelenin yine o adam olduğunu gördüğünde yeniden dudaklarını öne büzerek ağlamaya başlamıştı korkuyordu ondan, çok korkuyordu...

Adamın elindeki uzun bir şeyi gördüğünde kaşlarını çatarak ve gözlerini biraz daha kısarak içeriye vuran ışığın içinden elindeki şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Sonunda ne olduğunu görmeye başladığında içeriye vuran gur ışıkların içinde gözlerini yerlerinden çıkacak gibi büyütmüştü ve duvarın dibine biraz daha sinmişti.

İçinden sadece; 'taehyung kurtar beni lütfen... Yemin ederim bi daha seni üzmeyeceğim seni kıracak bir kelime söylemeyeceğim. Gel lütfen.'

"T-taehyung lütfen gel. M-minik tavşanını kurtar ta-taehyung..." Diye geçirdi minik olan içinden. Onu istiyordu ona sarılmak istiyordu. Ona daha dün akşam sarıldığında burnuna dolan o keskin vanilya kokusunu istiyordu.

Adamın elindeki kemerdi.

Adam, jungkook'un önüne gelip, önünde diz çöküp, çenesini işaret parmağı ve baş parmaklarıyla kavradığında jungkook ağlayarak başını sağa sola hızla çevirerek ondan kurtulmaya çalışmıştı.

Ama olmamıştı yapamamıştı minik olan.

Minicikti en fazla ne yapa bilirdiki değilmi?

"Düzgün dur SÜRTÜK!" Adam son yakın bağırdığında jungkook haraketlerini durdurmuştu.

"Lü-lütfen bırak be-beni..." dedi jungkook hıçkırıklarının ve ağlamasının arasından zorla konuşarak. Daha doğrusu konuşmaya çalışarak.

"Şşttt... Bırakacağım seni güzelim ama ilk önce bir az eğleneceğiz." Dedi adam piç gibi sırıtarak.

"Ah bu kemerin bedeninde bırakacak izleri düşündüğümde seni becermemek için zor duruyorum ama bunu bugün burada yapacağım." diye adam, arsızca konuştuğunda jungkook ellerini kulaklarına sararak "sus!" Demişti.

"Su-sus!... Lütfen sus!" Dedi bir daha minik olan ellerini kulaklarından çekip adamın yüzüne yalvarırcasına bakarak. Adam ise miniğin yalvarışlarını umursamayıp, büyük bir kahkaha atmıştı.

Adam ayağa kalkıp jungkook'a 'kalk' dediğinde jungkook anlamaz gözlerle bakmıştı ona.

"KALK DEDİM SANA!" dediğinde jungkook korkarak ellerini tişötünün eteklerine sıkıca sarıp sıkarak ayağa kalkmıştı. Ayağa kalktığında adamın jungkook'un yüzüne sert yumruğunu geçirmesi bir olmuştu. Jungkook yüzüne yediği yumrukla sendeleyerek geriye kayıp duvardan tutunmuştu. Başı dönüyordu. Adam cok geçmeden sağ yüzüne bu sefer sert tokat'ını geçirdiğinde, elindeki yüzüğün keskin yüzeyi miniğin yüzünü çizdiğinde yüzünden kan akmaya başlamıştı ve jungkook ağladığı için yarayı - yani kanayan yeri çok fazla sızlamaya başlamıştı.

°Mafia kocam | Taekook° ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin