🔸8.BÖLÜM: NEFRETİN HİKAYESİ

274 57 13
                                    

Kratas'ın bakışları dayanılmaz derecede ağırdı. Açık olmak gerekirse, benden nefret ediyor olabileceğini hiç öngörememiştim. Düşünmüştüm ki... Ah, ne kadar saf, ne kadar hayalperestim...

Nihayet gerçekle yüzleşirken tüm kan yüzümden çekildi. Bu yere gelmekle büyük bir hata etmiştim. Bir adım geri çekildim, sanki bu basit hareket karşılaştığım bu düşmanlıktan beni koruyacakmış gibi. Kratas'ın bakışları bir hamam böceğine bakar gibi üzerimde dolaştı. Bir zamanlar bir çöl gülü kadar güzel olduğumu söylediği anı düşündüm. Belli ki fikrini değiştirmişti. Sonrasında yüzüme bakarak dile getirdiği sözler, zehir gibiydi.

"Ve sen, senin burada ne işin var?"

Yanlış ne yaptım?

Sözcükler dilimin ucunda dolaştı ama ifade edemeyeceğim duygular, şaşkınlık yüzünden, dudaklarımın arasında hapsoldu. Kıpırdamadım. Tepki de vermedim. Daha doğrusu, veremedim. Bunun için yeterince sakinliğe sahip değildim. Kratas hem alayla hem de öfkeyle sertçe gülümsedi.

"Neden konuşmuyorsun? Yoksa sadece kendi türüne mi cevap veriyorsun?"

Kendi türüm mü? Kimden bahsediyordu? Westland halkından mı? Asillerden mi? Meclis üyelerinden mi? Yanlış bir şey yapmamış olmama rağmen yanaklarım utançla kızardı. "Ben... Ben sadece..." diye kekeledim ama ne söylemem gerektiğini bile bilmiyordum. Tüm bu düşmanlık başımı döndürüyor, aklımı karıştırıyordu. Keşke, keşke buraya hiç gelmeseydim. Kaçıp gitmeyi düşündüğüm sırada Damien kaskatı bir çeneyle, beni Kratas'ın sözlü saldırısından korumaya çalışırcasına önüme geçti ama Kratas o kadar sinir olmuştu ki, bu çabasını umursamadı bile. Gözleri daraldı. Sert bir ifadeyle Damien'a doğru dik dik baktı. Öfkesinin altında başka bir şey vardı. Bir şaşkınlık. Damien'ın önüme geçmiş olması, beni savunmak istemesi onu şaşırtmıştı. Beni ise endişelendirmişti. Kavga çıkmasını istemiyordum. Ben buraya bunun için gelmemiştim ki.

Kratas'ın huysuz, kırıcı ses tonu beni kendime getiren şey oldu. "Sen aklını mı kaybettin, Damien?" derken sesinde alaydan eser yoktu. Gerçekten de aklını kaybettiğini düşünüyor olmalıydı. "Ne halt ediyorsun? Bir kadın yüzünden mi baş meclisin emirlerine karşı geldin?"

"Şaşırtıcı biri."

"Ne?" diye fısıldadı Kratas.

Tanus bile orada durmuş, merakla kaşlarını kaldırmıştı.

Düz, ciddi bir sesle "Şaşırtıcı biri." dedi Damien yine. "Nedenini öğrenmek istiyordun. Hepsi bu."

Kratas bu cevap karşısında daha da şaşkına döndü. Sonra bir iğrenme ifadesiyle yüzünü buruşturdu ve elini bana doğru salladı. Sesinde suçlama vardı. Nefret vardı. Güvensizlik vardı. "Şaşırtıcı biri falan değil. Deli misin sen? Bu soylu, kibirli yaratık seni sadece bir oyuncak olarak görüyor ve sen de seninle oynamasına müsaade ediyorsun."

"Hayır, hayır... Ben..."

İfadesini fark edince söyleyeceğim şeyi söylemekten vazgeçerek dudaklarımı birbirine bastırdım. Kratas'a nasıl davrandığım önemli değildi, söylediğim tek bir kelimeye bile inanmayacaktı... Ama yine de bu kadar kaba olmak zorunda mı? Ben soylu, kibirli bir yaratık değilim.

Tanus tüm dünyayı içine çekecek kadar derin bir şekilde iç çekti. Kratas öfkeyle homurdanırken ikici kez araya girecek cesareti kalbimde bulabildim. Damien'ın sırf oraya onunla geldiğim için bu adamlarla kavga etmesini istemiyordum. Alttan almalıydım.

Elimden geldiği kadar içten bir şekilde "Özür dilerim." dedim. "Kaos çıkarmak istememiştim. Ben sadece buraya..."

"Seninle konuşmuyorum, tamam mı, seni kendini bir şey sanan zengin-" Kratas küfrünün sonunu getiremeden Damien'ın sesi sesini bastırdı. "Kratas!" diye bağırdı. Bu isim kulaklarımda keskin ve emir verici bir şekilde yankılanırken Damien'a endişeli gözlerle bakmak için başımı ondan tarafa çevirdim. Çenesi kaskatıydı ve yumruklarını o kadar çok sıkıyordu ki parmak eklemleri bembeyaz olmuştu. "Onun hakkında kötü tek bir söz edersen gerçekten hiç hoş şeyler olmayacak. O yüzden ya saygılı davran ya da kes şunu."

Gladyatör: Özgür Ruhlar (2)Where stories live. Discover now