🔸3.BÖLÜM: YALNIZLIĞIN SESSİZLİĞİ

279 63 2
                                    

Şöminenin karşısındaki koltukta oturup saçlarımı bir havluyla kurularken yavaşça yükselen alevleri seyrediyor, odayı dolduran sıcaklığın tadını çıkarıyor, şöminenin üstündeki antika saatin ritmik tik taklarını duyabiliyordum. Havluyu ıslanmaktan lüle lüle olup ağırlaşmış saçlarımın uçlarına doğru kaydırırken iç çektim. Fırtınanın birkaç gün süreceğini bildiğim içindi herhalde. Hafifçe çatırdayan odun sesleri kulaklarımı okşarken, pencerelere çarpan yağmurun ve rüzgarın sesi de tam aksini yapıyordu... Fakat kasvetli havaya rağmen içimde bir huzur hissediyordum ve bu huzurun tadını çıkarmaya kararlıydım. Bu düşünceyle gözlerimi kapattım ve alevlerin sıcaklığı göz kapaklarımda dans ederken Damien'ın bugün bana dediklerini düşündüm. Havlu elimden kayıp yavaşça kucağıma düştü ama bir kayıtsızlık kozası içinde hapsolduğum için onu almak için en ufak bir hamle yapmadım. İtiraf etmem gerekirse, Damien'ın dediği şeylere inanmakta hâlâ güçlük çekiyordum. Sanki her şey güzel bir rüyadan ibaretmiş gibi geliyordu ama onu doğru duyduğumdan emindim. Gergindim ancak bu gerginliğin altında heyecanın bir parıltısı, umudun bir kıvılcımı vardı. Gerçekten de ben de 'özel' bir şey mi görüyordu? Öyle bir şey var mıydı? Bir mucit olmam haricinde ilgi çekici pek bir özelliğimin olmadığını düşünürdüm ama Damien'ın dediklerinde samimi olduğundan da emindim. Neredeyse... Tatlıydı. Tatlı? Ah, kimin aklına gelirdi ki?

Düşünceler tembelce zihnimde dans ederken dudaklarımın kenarında hafif bir gülümseme hissettim. Derin bir nefes aldığımda burnuma güzel bir koku doldu. Yanan odunun kokusu, duvarlarda sıcak gölgeler oluşturan mumların hafif kokusuyla harmanlanmıştı. Lavanta, diye düşündüm. İnsanı gevşeten, düşündüğü şeyi daha da düşünmesine neden olan bir kokuydu bu. Neyse ki düşüncelerim ve odağım Abraham tarafından bölündü. Yıpranmış yüzünde sıcak bir gülümseme olan Abraham, ahşap zeminde yumuşakça yankılanan adımlarla odaya girdiğinde havluyu kucağımdan almış, saçlarımı kurutma işine geri dönmüştüm. Gözlerim odanın karşısındaki kitaplığın üzerindeydi. Sadece birkaç tanesini okumuştum ama kitap, gazete ve gergi okumayı gerçekten seven Abraham'ın hepsini bitirdiğinden emindim. Kitap okumakla herhangi bir derdim yoktu ama ben daha çok sayılsal bir hafızaya sahiptim.

"Neden yağmurlu havada dışarı çıktın, Vanessa? Bu şekilde devam edersen gerçekten hasta olacaksın. Kendine hiç bakmıyorsun."

Abraham benimle konuşmadan önce şöminedeki ateşi tutuşturmak için telaşla hareket etti. Usta elleriyle kalın odunları ayarlarken kıvılcımlar havada dans etti. Onun düşünceli, nazik tavrından dolayı minnettar bir şekilde gülümserken varlığından gerçekten memnun olduğumu hissettim. Bir süre sonra, son bir hüsranla, ateşi harlamayı bitirdi. Ardından şefkatli bir şekilde kırışan gözlerini üzerime çevirdi. O sırada ben de homurdanarak havluyu saçlarımın arkasına uzatmaya çalışıyor ama pek beceremiyordum. Çabamı fark eden Abraham alçak sesle kıkırdadı ve bana yaklaşarak havluyu ellerimden aldı. Nazikçe saçlarımın arkasını kurulamaya başladığında iç çektim ve ellerimi kucağımda birleştirerek gözlerimi kapattım. Bu basit iyilik huzur vericiydi... Bir de tanıdıktı. Yeniden yedi yaşına dönmüştüm sanki. O zaman da böyle yapardı. Ben de iri gözlerimi yüzüne diker, ayaklarımı ileri geri sallayarak şapşal şapşal gülümserdim. Yaş kaç olursa olsun, birileri tarafından ilgilenilmek güzel hissettiriyordu.

"Ben..." diye fısıldadım. Abraham gibi bir insanın hayatımda olması gerçekten büyük bir şanstı. "Teşekkür ederim."

"Bir şey değil, ufaklık."

Hafif bir dokunuşla omzuma nazikçe tokat attı, işi bitince geri çekildi ama ayrılmak için herhangi bir hamle yapmadı. Onu tepeden tırnağa süzdüm. Gitme anını olabildiğince uzatmak istiyor gibi bir hâli vardı. İfadesi de gergindi. Aklıma gelen ilk şey bana söylemek istediği bir şey olduğu ama bir şekilde de bunu yapmaya çekindiğiydi. Kuşku dolu bakışları bir an üzerimde durduktan sonra merak dolu bir tonla konuştu.

Gladyatör: Özgür Ruhlar (2)Where stories live. Discover now