🔸GİRİŞ: IŞIK VE GÖLGE

488 83 26
                                    

Cesaret ve ahmaklık arasında ince bir denge vardır, derler. Bu adamı tüm bir şehrin karşısında öperken hangi noktada durduğumu anlamak zor. Gerçi kendimi bu kadar ahmak hissettiğim başka bir an daha yoktu. Nasıl bu duruma düştüğümü hâlâ anlamıyor olsam da Damien'ı tüm bir şehrin önünde ÖPMEMEM gerektiğini çok iyi biliyordum. Bu bir hataydı, yanlıştı ve hepsinden öte yasaktı. Demek istediğim, gerçekten yasaktı.

Damien bir köleydi.

Gerçek bir köle.

Özgürlüğe yabancı, onu gördüğünde tanımayan bir adamdı. Hayata olan öfkesi onu vahşi bir savaşçıya dönüştürmüştü. Bense öyle değildim. Bunu zengin ve özgür olduğum için söylemiyorum. Biz farklıydık. Ruhlarımız birbirine benziyor olsa da dünyalarımızın arasında bir uçurum vardı. En samimi olduğumuz anlarda bile o uçurumu hep orada hissederdim. Şimdi de hissediyordum. O uçurum tam orada, aramızdaydı. Yine de parmaklarımı bir kaya gibi sağlam olan omuzlarının üzerinden göğsüne kaydırdım ve gömleğini avuçlarımın arasında sıkarak Damien'ın bedenine sığındım. Tanıdık kokusu beni kucaklarken kalbimin çaresizlikten sızladığını hissettim. Sanki ne kadar çabalarsam çabalayayım ona asla yeterince yakın olamayacaktım, hep benden bir adım uzakta olacaktı... Dudaklarının tadı dudaklarımdayken bile...

Daha önce hiç böylesine bir yakınlığı deneyimlememiş olmanın farkındalığı, zaten karmaşık olan duygularıma bir katman daha eklerken parmaklarım içgüdüsel olarak Damien'ın gömleğini biraz daha sıkı kavradı. Avuç içlerim garip bir elektrik hissiyle karıncalanıyordu ve kalbim düşüncelerimin kaotik ritmiyle başa çıkmaya çalışıyormuş gibi hızla atıyordu. İtiraf etmem gerekir ki, ilk öpücüğümü tüm bir şehrin önünde vermek pek planlarımın arasında yoktu. Onu alan kişinin birkaç hafta önce tanıştığım bir adam olduğunu düşündükçe mideme kramplar giriyordu. Dahası herhangi bir adam değildi, bu Damien'dı.

Gladyatör ya da köle değil...

Sadece Damien...

Anılar parmaklarımdan kayıp gidiyormuş gibi hissettiğimde ismini ilk duyduğumda hissettiklerimi anımsamaya çalıştım ama her şey uzak geçmişin pusunda kaybolup gittiği için başaramadım.

Kalbime saplanan acı dalgasıyla gözlerimi daha da sıkı kapattığımda Damien ruhunu parçalayan bu öpüşmeyi kesen taraf oldu. Bana o kadar uzun süre, öyle dikkatle baktı ki göğsüm sıkıştı. Yanaklarım alev alev yanıyordu. Uzandım, titreyen elimi yanağına koydum. Başını elime doğru eğdi. "Damien..." dedim sadece. Ağzı bir şeyler daha demek için açılıp kapandı ama sesi çıkmadı. Bana kızgın mıydı? Ona fikrini sormadan tüm bir şehri, daha da kötüsü, Başkan Eugine'ni karşısına almasına neden olmuştum. Etraftaki insanların uğultularını duyuyordum. Berbat bir fikirdi ama kalabalığa bakmak için gözlerimi omzumun üzerinden kaydırdım. Abartısız bir şekilde insanların hepsi bize bakıyordu. Kimi şaşkın, çoğu da ölümüne kızgındı.

Abraham ve Peter'ı hiçbir yerde görmüyordum -Şükürler olsun! Her ikisinin de bunu görmesini istemezdim. Biri babam gibiydi, biri de...- Ama kuzenim Elizabeth tam orada, en öndeydi. Parmaklarını dudaklarına bastırmıştı ve gözleri ortaya dökülmemiş bir kahkaha ile parıl parıl parlıyordu. Asiliği ile tanınmış olan bir köleyi, bir gladyatörü herkesin önünde öpecek kadar aptal olduğumu görmekten ne kadar da zevk alıyordu! Bakışlarım biraz ileride duran Diana'ya kayınca onun aptallığımdan Elizabeth kadar eğlenmediğini gördüm. Hatta hiç eğlenmiyordu. Belki de sorun Damien'dır çünkü tek fark ettiğim kadının güzel yüzüne açıkça işlenmiş olan şaşkınlık ve hayal kırıklığıydı. Gözleri iri iri açılmıştı ve akmayan yaşlarla nemlenmişti. Canı yanıyordu. Bu o kadar belliydi ki bencilin teki olsa bile bir noktada Damien'a gerçekten değer verdiğini düşünmeden edemiyordum. Yoksa neden bu kadar üzgün görünsün ki? Yine de üzüntüsünün altında başka bir şey, bir hırs vardı. Bu ifadenin aynısını daha önce Başkan Eugine'nde görmüştüm. Kaybetmemiş olmayı hazmedememenin getirdiği bir şeydi bu. Onu Damien'la görüştürmemi isterken geçmişte ne yaşanırsa yaşansın Damien'ı istediği şekilde geri alacağından o kadar emindi ki, burada olanlar en çok onu şaşırtmıştı.

Gladyatör: Özgür Ruhlar (2)Where stories live. Discover now