12. Bölüm

125 2 0
                                    

Uzun bir yolculuk beni fazyalasıyla yormuştu. Türkiye'ye gidiyordum ama yanımda ki silahlar yüzünden uçağa binememiyordum.

Babamın eceli olmak için çıktığım yolda ölsem bile yıkılmazdım.

İstanbul tabelasını görünce biraz daha hızlandım. Çok yorgundum ama çok az kalmıştı bu yüzden pes edemezdim.

Saatlerdir gözlerimden yaşlar aka aka gelmiştim Türkiye'ye.

Gelmemin iki sebebi vardı: Birincisi, babamı öldürmek. İkincisi, Yiğit'in cenazesine gitmek.

Yiğit ölmüştü, benim yüzümden ölmüştü.
Sevdiğim adamı öldürecek kadar pislik biriymişimde haberim yokmuş.

Evet, onu değil diğerlerini seçtim ama benim için hiç kolay olmadı. Karanlık haralerine baka baka ölüm emri döküldü dudaklarımdan. Onlar iki kişiydi o ise tek kişi. 'İki kişi öleceğine bir kişi ölsün' demek zorundaydım, ama kalbim? Kalbim ne demişti bana? 'Onu seç' demişti. 'Onun ölümüne katlanamazsın.'
demişti.

Haklıydı, katlanamazdım. Ama mecburdum. Gülüşü her saniye aklımdayken onun öldüğünü bilmek canımı çok yaktı. Kalbimde ki sızı her an daha çok artarken son kez baktım karanlık gözlerlerine.

Böyle olmasın isterdim. Hep mutlu olalım, artık kimse zarar görmesin isterdim. Ama her geçen gün başka biri ölüyordü benim yüzümden. Herkesi öldürebilirdim ama onu nasıl öldürdüm, hala anlamıyordum.

Göz yaşlarımı silip hızlandım. Ben ne kadar güçlü olmaya çalışırsam çalışayım göz yaşlarım hiç durmuyordu.

10-15 dakika sonra mafyanın binasına geldim.

Arabayı bir kafenin önüne park ettim.
Belimde ki silahı alıp içine mermi doldurdum. Derin bir nefes alıp binaya doğru yürümeye başladım.

Dev kapılarının önüne geldiğimde kapıda bekleyen korumalar önümde eğildi.
Sanırım bu iş sandığımdan daha kolay olacaktı.

Direkt içeri girip hızlı adımlarla en üst kata doğru yürümeye başladım.
Asansör gözüme çarptığında ona binmekten vazgeçtim. Şimdi yine içerde mahsur kalırım filan.

Merdivneleri hızla çıktım. Etraftaki korumalar beni görünce bir hayli şaşırmışlardı.

Son merdiveni çıkacağım sırada birkaç koruma önümü kesti. "Üzgünüm, bu kata çıkmanıza izin yok. Dilerseniz babanıza haber vere-" demişti ki belimde ki silahı alıp karnına sol göğsüne ateş ettim.

Yanında ki adam hemen silahını çıkartmak için elini beline götürdü. Fakat ondan önce davrandım ve onun da sol göğsüne ateş ettim.

Diğer adamlar silah seslerini duydukları gibi üzerime koşmaya başladılar.

Yere düşmüş kanlar içinde olan adamların üzerinden atlayarak merdivenleri çıkmaya başladım.

Bir adam bana ateş etmeye çalışırken hızlandım ve mermisi trabzanlara geldi

Sonunda en üst kata çıkmıştım. Lanet olsun ki koridorlar çok uzundu ve her yerinde ellerinde silahlar olan korumalar vardı.

Beni görünce hepsi silahlarını üzerime doğrulttular. Bir an bile korkmadan adamlardan birine ateş ettim.

Yaralanan adama bakarken silah sesiyle
gözlerim irice açıldı. Karnımda hissettiğim acıyla elimi karnıma götürdüm.

Nereye ateş ettiğime bile bakmadan rastgele ateş tetiğe basmaya başladım.

Silah seslerinden hiçbir şey duramazken
omzumda hissetiğim acıyla inledim.
Bu bedenime saplanan ikinci kurşundu.

Elimi omzuma götürdüğüm anda kolumda da aynı acıyı hissettim.

Pansuman | TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now