Susuyor İnsan

2.1K 367 128
                                    


10 Nisan 1996

Günlerden Perşembe

Ankara/Çankaya.

Sevgi Apartmanı

***

"Herkes herkesi sevmemeli. Kimse sevilmek için sevginin dilenciliğini yapmamalı."

"Apartmanın adına yaraşır bir yazı olmuş. Şimdiler de biz gençlerin en büyük eğlencesi, duvarlara yazı yazmak. Düşünsene önünde kocaman bir kâğıt var ve içinden geçen her ne ise kendini ifşa etmeden özgürce yazıyorsun. Sanki bütün dünyaya içindekileri kusmuş gibi oluyorsun. Gün boyu yazdığın yazıyı sokaktan geçen binlerce kişi okuyor. Sence de harikulade bir olay değil mi?" diye parmaklarını şaklatarak sordu.

Soruyu sorduğu kişi; boyunu aşan taşlarla örülmüş ve üzerine beton sıva yapılmış istinat duvarının karşısında öylece dalıp gitmişti. Çevredeki herkesten her şeyden bihaberdi. Her zamanki gibi. Üzerinde yine aynı kıyafetleri vardı. Her gün aynı kıyafetleri giymiyordu ama genç adam onun giydiği kıyafetleri ezberlemişti. Şimdilerde moda olan süet kumaştan kahverengi eteği çan şeklinde ince belinden aşağı istifini bozmadan ayak bileklerine kadar iniyordu. İnce bileklerini yumurta ökçeli yarım botla kesişmesi ise bilinçsiz ama yakıştırılan modanın tavsifi gibiydi. Keza aynı rengin birkaç ton açığı gömleğinin beyaz örgü yakası yorgun omuzlarının üzerine narince kapatmış olması bile onun iyi giyindiğini fakat bunun bilincinde asla olmadığını söylüyordu. Ucuz kumaşların içinde pahalı bir tablo gibiydi bu kız. Ayrıca omuzlarını saran kendi elleriyle yapmış olduğu örgü yakası değildi. Gece rengine yakın fakat güneş ışığında kumrala çalan kısa saçları artık omuz hizasına kadar uzamış, çenesinin altına bağladığı parlak eşarbının altından sahibinin huyunu temsil edercesine asilikle ipek yüzü ve yorgun omuzları okşuyordu.

Genç adam için bu asi saçların çok başka hikayesi vardı. Onu ilk gördüğü gün dış kapının önünde sadece saçtan ibaret bir kadın olarak görmüştü. Hayatı boyunca hiç bu kadar gür saçlı bir insan görmemişti. Hemen sonrasında yüzünü döndüğünde de cımbız değmemiş biçimli kaşlar, küçücük bir yüz ve dehşet verici ürkek bakışları görünce neye uğradığını şaşırmıştı. Gece işinde çalıştığı için sabahın ilk ışıklarına kadar bu görüntü hiç gözünün önünden gitmemişti. Ertesi gün ise uyanır uyanmaz öğrenmişti kızın kim olduğunu. Birkaç gün önce taşınan yeni apartman görevlisinin kızı olduğunu.

Aslında tam olarak bu da değildi. Saçlarıyla, ürkek bakışlarıyla ve efsunlu yüzüyle dikkatini çeken kızın haftası dolmadan saçlarını sıfıra yakın kestiğini görünce merakı daha da artmıştı. O gün bugündür hakkında bildiklerini haznesine doldurmuş, konuşmak için can atıyordu.

Kelimeleri tüketmekte fazlasıyla cimri olan bu suskun kadının elbette dilinin çözüleceği bir gün olmalıydı.

İşte yine aynı şeyi yapıyordu. Oysa buna alışması gerekirken ne zaman sesini duysa aniden olduğu yerde sıçrıyor, gözlerini kocaman açıp kendisini gördükten sonra küçük burun deliklerinden kocaman bir soluk veriyordu. Aşinası olduğu bu hareketine karşı yine pes etmedi.

" Söylesene şunu yapmaktan ne zaman vazgeçeceksin? Sahiden merak ediyorum. Acaba diyorum senin gözlerinden kendime bakınca çok mu ürkütücü duruyorum?"

İşte yine cevap yoktu. Beş yıldır olduğu gibi. Herhangi bir iş olduğunun dışında kısa cevaplar veren genç kadının yine dili dimağına yapışmış olmalıydı.

"Anlaştık. Belli ki yine cevap vermeyeceksin. O zaman alışagelmiş düzeni bozmayalım. Ben sorayım sen tavırlarınla cevapla" dedi. Söylediğine karşı kendine güldü. Şu halleriyle herhangi bir arkadaşına yakalansa günlerce ağızlarında dalga konusu olabilirdi.

İBRAHİMWhere stories live. Discover now