33.Bölüm: ÖLÜMSÜZ AŞK (FİNAL BÖLÜMÜ)

63 11 15
                                    

Yazarın anlatımı ile; 

 Her bitiş gerçekten bir son muydu? Yoksa yaşanması gereken yeni ihtimallere imkan verilmesi için kalkan bir engel miydi? Bu sorulara cevap vermek herkes için oldukça zorlayıcıdır. Ama bu sorunun cevabını yakın zamanda bir kişi bulacaktı. 

 Tüm gün hastalar ve refakatçiler ile uğraşmaktan yorgun düşen Doktor gecenin ilerleyen saatlerinde hasta dosyaları, kahve bardağı ve açık olan bilgisayarının  bulunduğu masasında uyuyakalmıştı

Nöbete başlarken tüm gece uyumayacağından ne kadarda emindi? Ama şimdi uykunun tatlı sarhoşluğun da ki bu halini önceden görseydi  bu kadar emin olmazdı.

*******************

Tüm gün içindeki huzursuzluk hissi sebebi ile rahat nefes alamayan Zübeyde hanım  geceyi kızının yanında geçirmeye karar vermişti. Zübeyde hanım uykusuna dayanabildiği kadar dayanarak kızının en sevdiği kitabı okumak istiyordu o gece. 

 Odada kalp ritmini ve solumu ölçen monitörden çıkan sesler ve Zübeyde hanımın sesinden  başka ses yoktu.Ama Zübeyde hanım sesinin bu  boş odada yankılanmadığını biliyordu. 

Okuduğu kitabı kızının duyduğuna emindi öyle ki   iki saat aralıksız bir şekilde kitabı okuması da bunu kanıtlıyordu. 

 Gecenin ilerleyen saatlerinde gözündeki gözlükler ve elinde her an düşmeye hazır olan "İçimizdeki şeytan" isimli kitap ile kendini uykunun kollarına teslim etmişti

Kulağında yankılanan rahatsız edici bir ses ile gözlerini açan Zübeyde hanım telaşla iki büklüm olduğu koltuktan kalkarak önce her zamandakinden soluk olan kızına daha sonra kalp atımını ölçen monitördeki düz çizgiye baktı. 

 İstem dışı ağzından çıkan çığlık ve gözünden akan yaşlar ile Zübeyde hanım kızının bedenine sarılarak  yardım çığlıkları  atmaya başladı. 

 Sesleri duyan hemşireler odaya girerek Zübeyde hanımı zorlukla kızından uzaklaştırırken Burak çoktan üç numaralı odaya girmişti. 

 Uykudan yeni kalkmış gözleri ile etrafta dönen karmaşayı inceleyen doktor çok geçmeden bir şeyler yapması gerektiğini fark etmiş olmalı ki  yatakta canını teslim etmek üzere olan Asya'nın yanına yaklaştı. 

 Olabildiğince hızlı hareket etme bilinci ile hemşireler tarafından açılmış olan Asya'nın göğsüne defibrilatör cihazındaki elektrotları yerleştirdi. İlk şok dalgasını gönderdikten sonra bir değişiklik olmadığını fark etmesi ile volt değerini artırarak ikinci kez kalbe bir şok dalgası daha gönderdi. Ama bu verilen şok dalgası da durmuş olan o kalbi çalıştırmaya yetmedi.  Doktor hemen pes etmek istemiyordu ve tekrardan  volt değerini artırarak bu işlemi tekrarladı. Kafasını kaldırıp monitöre bakınca yine düz çizgiden başka bir şey görmedi

 Burak derin bir nefes alarak tekrar bir şok dalgası göndermek için hazırlığını yaparken  hemşirelerden birisinin  koluna dokunması ile durmak zorunda kaldı. 

 "Hocam yeteri kadar şok uyguladınız zaten bu saatten sonra geri dönmesi imkansız siz de biliyorsunuz." hemşirenin dudaklarından dökülen kelimeler Burak bir anlık duraklamak zorunda kaldı.

 Gözlerini göz altları çökmüş ve bir mermer taşı kadar beyaz olan Asya' ya çevirince hemşirenin haklı olduğuna karar vermişti. Bu saatten sonra yapacak bir şey olmadığının bilincinde olarak kafasını kaldırdı. Gözlerini karşısındaki saate dikerek "ölüm saatini dördü on altı geçe olarak geçirebilirsiniz." diyerek kapıya yöneldi. 

Ama içindeki huzursuzluk hissi o kapıdan çıkmasını engelliyordu. Bugüne kadar onlarca hastanın ölümüne tanık olmuştu. Ama bu kızın ölümü sanki kalbinin bir yerlerde unuttuğu bir hissin canlanmasına sebep oluyordu. 

 Ani verdiği karar ile arkasına dönerek hızlı adımlarla Asya'nın yanına ulaşan Burak hemşirelerin örttüğü örtüyü kaldırarak ellerini Asya'nın çıplak göğsüne yerleştirerek kalp masajı yapmaya başladı.

  Bu yaptığı kesinlikle aptallıktı. Defibrilatör ile verdiği şokla bile canlanmayan kalbin bu şekilde canlanacağını ümit etmek büyük bir aptallıktı. Burak kendisi de bunun  farkındaydı ama onun ölmesine izin vermek istemiyordu.

 Hayatına girmeden hayatının en büyük parçası olan bu kızın ölmesine izin veremezdi. "Ölmene izin veremem." diye mırıldanırken kalp masajı yapmaya devam ediyordu. 

 Kollarının güçsüz düştüğünü hisseden Burak içinden "ey tanrı annemin ölümünden sonra sana inanmayı bıraktım ve sana o günden sonra hiç bir şekilde yalvarıp dua etmedim. Ama şuan.... Eğer sen varsan sana bu kızı hayata döndürmen için yalvarıyorum." diye geçirdikten sonra son kez güçlü bir şekilde kalbe baskı uygulayıp kendini yere bıraktı.

İçinde varlığından bile emin olmadığı son inanç kırıntısının da kaybolmasının verdiği yorgunluk ile yerinden kalkmayı hiç istemiyordu. Ama kulağında yankılanan genç hemşirenin sesi ile ayağa kalktı. İnip kalkan Asya'nın göğsünü izlerken az önceki hemşirenin  "hocam işe yaradı. Hastanın kalbi geri atmaya başladı." demesi tekrar zihninde bir şimşek gibi çaktı. Evet işe yaramıştı. Yüzünde oluşan belli bellirsiz bir tebessüm ile odanın çıkış kapısına yöneldi.


devam edecek...

2. kitapta görüşmek dileği ile 


merhaba baya zamandır yoktum çünkü kendi içimde yalnız kalmak istediğim bir zaman diliminden geçtim. 

uzun bir süredir boşlukta gibi daha doğrusu boşluktan çok kaybolmuş gibi hissediyordum. sanki koca bir okyanusta kayboldum.

önüm arkam her yanı deneyip çıkışı bulamadım bir türlü hala tam bulduğum söylenemez ama kendimi toplamam gerekiyordu. 

o yüzden bölüm atayım dedim. 

hikaye hakkında final bölümü çok uzun olacak ve tamamı ile atmaya kalksam beni çok yoracaktı o yüzden partlara bölüp atıcam. 

yani bu kadar sanırsam ve bu bölüm 3.kişi ağzından yazdığım için biraz kusurlu olabilir çünkü hep diyorum 3. kişi ağzından pek yazamıyorum jsdkkdss

neyse sizleri seviyorum kendinize iyi bakın yakında size bir süprizim olabilir haberiniz olsunnnn

AŞK-I FEVERAN (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now