19.Bölüm: GÜNLÜK

232 20 19
                                    

"Zaten istediğim hayatı hiç bir zaman yaşayamayacağım"



İçimde anlam veremediği derecede yoğun duygular vardı. Acı, öfke, kızgınlık... Bir hayal kırıklığı sonrasında nasıl hissedilirse öyle hissediyordum.

Kalbimi çepeçevre saran hüzün ile ne kadar daha dayanabilirim bilmiyorum.

Sürekli ağlamak istiyordum. Göz yaşım kalmayana kadar,sesim kısılana kadar, hüngür hüngür ağlamak istiyordum.

Ne acı ki ağlamak için bile fırsat bulamıyordum. Tüm gün dibimden ayrılmayan Hasan ve sürekli yaralı sevgilisi için ağlayan Ayşe ile ilgilenmekten kendi sorunlarıma ağlayacak vakti bile bulamıyordum.

*********************** 

Akşam için bir kaç yemeği Ayşe'nin de yardımı ile hazırladıktan sonra arka bahçeye çıkmıştım. Evin rahatsız eden gürültüsü karşısında tek kafamı dinleyebileceğim yer burasıydı.

Bahçenin en köşesindeki elma ağacının yanına yürüyerek onun gölgesine oturmayı planlıyordum ama Cüneyt'i görmemle birlikte hemen yönümü değiştirerek diğer taraftaki ağaçların yanına yürümeye başladım. Cüneyt'in yüzünü görmeye bile dayanamıyordum artık. 

Cüneyt de  beni görmüş olsa da hiç bir şey demeyerek önündeki iş ile ilgilenmeye devam etmişti. Bu hareketine şaşırmamıştım. Çünkü beni evden kovduğu o geceden beri  yani iki gündür hiç konuşmamıştık.

Ağacın yanına vardığım zaman elbisemin eteklerini toplayarak toprağın üzerine oturarak sırtımı ağaca yaslayıp gözlerimi kapadım.Kafamı ne kadar dinlemek istesem de  yine bir şekilde düşüncelerimin esiri olmuştum. 

********************

"Hava karardı hadi artık içeri geç."

Kulağım da yankılanan Cüneyt'in sesi ile gözlerimi aralayarak tepemde duran Cüneyt'e baktım.  Kaç gündür benle konuşmayan Cüneyt'in sesini duymak tuhaf hissetirmişti.

Tepemde dikilen Cüneyt'i yok sayarak ayağa kalktım. İki günün sonunda konuşmak için bana bir adım atmış olsa da Onunla bu küskünlüğü sürdürmeye devam edecektim. Bana inanmayıp, beni evden kovan bir adam ile hiç bir şey olmamış gibi konuşmaya devam edemezdim.

 Cüneyt'i umursamadan eve doğru yürümeye başlamışken kolumun Cüneyt tarafından  tutması ile mecburen durmak zorunda kaldım. Bu aptal adamın derdi neydi?

"Ne istiyorsun?" diye sordum. 

Evet Onunla konuşmak istemiyordum ama Onunla konuşmadığım sürece de beni rahat bırakmayacağına emindim. 

"Neden beni görmezden geliyorsun?" 

 Neden birden bire sanki bu hale gelmemizin sebebi o değilmiş gibi davranmaya başlamıştı?

"En geç bir hafta içinde gideceğim bir evdeki adamı önemsemem mi gerekiyor?" diye sordum.

Cüneyt'e karşı hemen yelkenleri suya indirmeme konusunda oldukça kararlıydım.

O yüzden en ufak bir taviz vermek istemiyordum.

"Ne gitmesinden bahsedersin Dilşah?"

"Beni iki gün önce evden kovduğunu ne çabuk unuttun?" diye sordum.

Bu kadar çabuk unutmuş olamazdı değil mi?

"Sinirle söylediklerimi bu kadar umursama."

Ses seviyemi yükselterek; "Beni evden kovdun Cüneyt bunu nasıl umursamamı beklersin."dedim.

AŞK-I FEVERAN (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now