32.Bölüm İDAM

51 8 28
                                    

"Çektiğim her acının dayanılmaz olduğunu ve beni yok ettiğini düşünmüştüm ama bu sefer gerçekten yok olmuştum.

Birazdan kendi canımı verirken bile şuan ki hissettiğim acıyı hissetmeyeceğimden emindim." 

Gözlerimi kapatıp kendimi karanlığa hapsetsem çektiğim bu ıstırap diner miydi acaba?  Hiç sanmıyorum? Çektiğim acı bedensel olsaydı gözlerimi kapatıp kendimi uykunun kollarına teslim ettikten sonra bir ihtimal geçerdi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gözlerimi kapatıp kendimi karanlığa hapsetsem çektiğim bu ıstırap diner miydi acaba? Hiç sanmıyorum? Çektiğim acı bedensel olsaydı gözlerimi kapatıp kendimi uykunun kollarına teslim ettikten sonra bir ihtimal geçerdi. Ama ruhsal acıyı geçireceğini hiç sanmıyordum. Ruhsal acıyı geçirecek herhangi bir şey olduğunu da sanmıyordum. 

 Sağ elimi kaldırarak hızla atmakta olan kalbimin üzerine koydum. Kalbimin bu kadar hızlı atmasının nedeni tabi ki de yaklaşan ölüm korkusuydu. 

Önceki yaşamımda ölümün ne olduğunu bizzat yaşayarak öğrenmiş birisi olarak bu amansız korku da neyin nesiydi inanın bilmiyordum. 

 Kafamın içindeki düşüncelerin selinde boğulurken tanıdık sesin kulaklarımda yankılanmasıyla ayağa kalkarak kalın demirden yapılmış parmaklıkların önüne geldim. O duyduğum sesin halüsinasyon olmasını umuyordum çünkü onun da hemen karşımdaki zindanda olmasına dayanabileceğimi sanmıyordum. 

 Onu en son gördüğüm günü hatırlamam ile gözlerimin yaşarmasına engel olamamıştım. Önce aramızda yaşanmış o gerilim daha sonra bana tokat atması zihnimde bir şimşek gibi çakınca, kalbimin sıkıştığını hissettim. 

 Derin bir nefes alarak ;"Cüneyt sen misin?" diye sordum. 

Sesimin titreyerek çıkmasını hiç istemesem de buna engel olamamıştım. 

 "Dilşah benim. Sen... Senin durumun nedir? İyi misin o askerler sana bir şey yapmadı değil mi?" Kulaklarımda yankılanan Cüneyt'in sesi ile Onun sesini bile ne kadar özlediğimi o an fark ediyordum. 

 Kaç gündür kendi kendime nefret ediyorum diyerek Ona karşı olan hislerimi unuttuğumu ya da yok ettiğimi sanmıştım. Ama bu aptal kalbim onun sesini duyması ile her şeyi unutacağını hesaba katmamıştım  işte.

 "Sabah halkın önünde idam edileceğim ne kadar iyi olmamı beklersin Cüneyt?" diye sordum.

 Cüneyt derin bir nefes alarak yerinde kımıldandı. Karanlıktan dolayı yüzünü seçemesem de hareketlerini buradan görebiliyordum. 

 Yorgun çıkan sesi ile "Dilşah sana ne desem gönül kırıklığını onarmayacağını bilirim. Lakin ikimizin de sonu gelmeden önce sana söylemek istediklerim var." dedi. Konuşmaya devam etmeyince benden bir karşılık beklediğini anlayarak "Ne söylemek istersen söyle Cüneyt. Dinliyorum seni." diyerek Ona beklediği karşılığı verdim. 

"Benim senden af dilemeye yüzüm var mı bilmem Dilşah. Ama benim ne kadar pişman olduğunu bilmeni isterim. Senin yüzüne tokadı indiren bu elimin yok olmasını dilediğimden şüphen olmasın. Her vakit olduğu gibi yine yapacağım şeyin sonuçlarını ölçüp tartmadan hareket ettim. Bu halde olmamızın tek suçl-" 

AŞK-I FEVERAN (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now