"Gözü ile gördüğü her şey insanı aldatmaya müsaittir. Ama yürekten dökülen kelimelerin insanı kandırması pek mümkün değildir."
"İnsan yalnız yüreğiyle doğruyu görebilir. Asıl görülmesi gerekeni gözler göremez.Ama gözler kördür. İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman gerçeği görebilir...Hakikati en iyi kalp gözüyle görebilir insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni göremez."
*küçük prens*
Kalbim göğsümün ortasında güm güm atarken o an her şeyin bir rüya olmasını istedim. Yaşadığım tüm olayların ve o olaylar sonucu ortaya çıkan bu karmaşının bir rüya olmasını o kadar çok istedim ki...Ama hiç bir şey rüya değildi.
Tir tir titreyen bedenimi sakinleştirmek istemem boşaydı.Nefesimi düzene sokmak istemem, ya da her şey yoluna girecek gibi hareket etmem de boşaydı.Hiç bir şey yoluna girmeyecekti. Hatta her şey daha da berbat bir hal alacağına emindim.
Ben yaşadığım stresten dolayı kendimi yer bitirirken omzuma şefkatli bir el dokundu.
"Merak etme hatun! Bizi bu evde fark edemezler. Hem yürüyüşlerinde ki rahatlığı baksana hele! Öylesine yürüyüşe çıkmışlar belli."
Gülfem'in ağzından çıkan kelimeler ile kapıdaki aralıktan askerlere daha da detaylı incelemeye başladım.
Uzun boylu sakallı olan asker bir ağaca yaslanmış etrafı seyrediyordu. Diğerine nazaran daha kısa boylu olan öteki askerde sırtındaki heybeyi indirerek içinden bir şeyler aramaya başlamıştı.Gülfem haklıydı. Birini -yani bizi- arıyor gibi bir havaları yoktu.
Düşüncelerimi de kelimeye dökmeye karar verdiğimde ağzımı aralayarak konuşmaya başladım. "Haklısın hatun! Kendi kendime evham yaptım işte."Kapıda iki büklüm şekilde askerleri izlemeyi bırakarak bir elimle yanımda ki duvardan destek alıp ayağa doğruldum.
Gün geçtikçe büyüyen göbeği ile benim hareketlerimi izleyen Gülfem'e "Ben Cüneyt'e bir bakayım Gülfem." diyerek Cüneyt'in bulunduğu odaya yöneldim.Odaya girdiğimde Cüneyt'i hâlâ uyuyor bulduğum için sevinmiştim. Kaç gündür hasta hali ile bir hayli yorulmuştu O da. Dinlenip, uykusunu alması sağlığı açısından oldukça önemliydi.
Ellerimi Cüneyt'in saçlarına doğru götürerek, Onu izlemeye başladım.
Normalde de yumuşak ve masum bir yüz ifadesi olsa da uyurken bu masumluğu daha ön plana çıkıyordu. Yüzü, bakışları ve konuşması ile bu çağa o kadar yabancıydı ki? Sanki O da benim gibi başka bir evrenden buraya gelmişti.
BINABASA MO ANG
AŞK-I FEVERAN (DÜZENLENİYOR)
Historical FictionBedenler bir kıyafet gibidir. Asıl gerçek vücut olan ruhtur. Ve şuanda o bahsettiğin kızın ruhu burada değil. O bahsettiğin evrende sıkışıp kalmış. O evrenden kurtulup buradaki beden kıyafetini giymesi gerek. Yoksa sonsuza kadar ruhu orada hapis kal...