Bedenler bir kıyafet gibidir. Asıl gerçek vücut olan ruhtur. Ve şuanda o bahsettiğin kızın ruhu burada değil. O bahsettiğin evrende sıkışıp kalmış. O evrenden kurtulup buradaki beden kıyafetini giymesi gerek. Yoksa sonsuza kadar ruhu orada hapis kal...
Tam göğsümün ortasına sapla, göğüs kafesimi kırıp bak kalbime
Kırıp döktüğün o kalbe bak !
Acı çekerim ya da ölürüm diye korkma sakın
Ben karnımda senin bebeğini taşırken senin başka bir kadına güldüğünü gördüğüm gün öldüm zaten...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Yüzüme vuran güneş ışığı ile göz kapaklarımı oynatarak yatakta hafifçe kımıldanmıştım. Ama gözlerimi hala açmamıştım ve şimdilik açmak gibi de bir niyetim yoktu. Şuan huzur içinde olduğum bu anın büyüsünü bozarak gerçek dünyaya gözlerimi açmayı hiç istemiyordum. Boynuma çarpan sıcak nefes ile Cüneyt'e iyice sokuldum. Düzenli nefes alış verişine bakılırsa o hala uykudan uyanmamıştı.
Göz kapaklarıma çarpan güneş ışığı beni rahatsız edici boyuta gelince gözlerimi en sonunda açma gereği duymuştum.
Gözümü açınca ilk gördüğüm şey Onun yüzü olmuştu. Güne Onun kolları arasında başlamaya o kadar alışmıştım ki artık.
Onun kollarının arasında olmak her zaman güvende hissetiriyordu. Sadece Onun kollarının arasında olmak değil, Onun hayatımın bir parçası olması bile bana yeterince güven veriyordu.
Kapının usulca tıklatılma sesini duymam ile zoraki de olsa Cüneyt'in kollarından sıyrılarak ayağa kalkıp kapıya yöneldim.
Kapıyı açtığımda ise gözlerim karşımda uykudan yeni uyanmış olan Gülfem'in gözleri ile buluştu.
"Sabah şeriflerin aydın olsun hatun."
Gülümseyerek;"Sağ olasın Gülfem senin de sabahın aydın olsun." dedim.
"Cüneyt efendi hala uyanmadı mı?"
"Hayır." dedim
Kapının önünde konuştuğumuzu hatırlayarak uyanmasa bile sesimizden dolayı uyanacağını düşündüğüm için Gülfem'i de peşime takarak kapının önünden uzaklaşıp içerideki odaları birine girdim.
Odaya girdikten sonra Gülfem uzun bir süre konuşmadı.Konuşmamasına şaşmamak lazımdı, çünkü en son Onun üzerine giderek hayatındaki her sırrını bana söylemesini sağladığımdan beri ilk defa ikimiz yalnız kalmıştık.
Aramızda oluşan bu rahatsız edici sessizliği bozmak için;
"Gülfem hatun! Geçen gün aramızda geçen muhabbetten dolayı senden özür dilemek istedim. Ben yaş-" diye söze başlamıştım ki Gülfem "Konuşmaya lüzum bile yoktur hatun." diyerek benim konuşmamı yarıda kesmişti.