"Güneş batar,çiçekler solar,insanlar ölür. Kaçınılmaz bir son hep vardır."
Dünyadaki ölüm sessizliğini aratmayan suskunluk geceyi de ele geçirmişti.
Bastığım her adımda ayağımın altında ezilen yaprakların sesi ormanın içinde büyük bir gürültü ile yankılanıyordu.
Ormanın içindeki vahşi hayvanların birine yakalanmamak için ne kadar dikkatli olmaya çalışsam da olmuyordu.
Bu sessizlikte gürültü yapmamak elde değildi ki.
Nefes alıp verirken ki çıkardığım ses bile ormanda yankı oluşturuyordu.Ormandaki tek ses çıkaran tek varlık ben değildim.
Ormanda yaşayan diğer hayvanların sesi de gecenin bu ıssız sessizliğini bozuyordu.
Ölümü getirdiği için uğursuz kabul edilen baykuşlar dan , gücünü orman ahalisine duyurmak için uluyan kurtlara kadar bu orman da yaşayan tüm canlılar benim ile birlikte gecenin sessizliğini bozuyordu.
Rüzgarın sakin bir şekilde eserek yaprakları okşayıcı bir tavır ile dokunması yaprakların ahenkli bir biçimde hareket etmesini sağlıyordu.
Rüzgarın esmesini seven tek yapraklar değildi.
Tenime değen ılık rüzgar benim de hoşuma gitmişti.
Bu ıssız ve karanlık ormanda sanırsam tek hoşuma giden şey rüzgarın tenime tatlı bir buse gibi değmesiydi.
Ağaçların gökyüzüne kadar uzanmış olan dalların sıklığının artmasından dolayı artık ay ışığını göremiyordum.
Bu da kötüye işaretti.
Ay ışığı olmayınca bu karanlıkta ormanda daha fazla ilerlemek imkansızdı.
Bunun için artık bir yere oturup günün ağarmasını bekleme kararı aldım.Karanlık ormanda gözüme tek çarpan çaprazımda sol tarafta duran bir tane ağaç oldu.
Ağacın olduğu tarafa doğru ilerledim. Ağacın yanına geldiğim zaman ağacın gövdesine bedenimi yaslayacak şekil de yere oturdum.İlerlemem için tek çare sabahın olmasını beklemekti.
Vaktin hızlı geçip sabahın bir an önce olması için kafamı gökyüzüne doğru çevirip ağaçların görmemi izin verdiği kadarı ile yıldızları izlemeye karar verdim.
Gecenin tek güzel yanı bu yıldızlar olmalıydı.
Yıldızlara baktığım zaman aklıma her daim insanlar gelmiştir.
Kimi yıldızlar çok parlaktır. Tıpkı hayatında hem başarıya hem de aşka ulaşmış insanlar gibidir. Şans onların yüzüne gülmüştür. En görkemli, en ihtişamlı hep O'dur. Tüm yıldızları ışıltısı ile gölgede bırakır.
Bazı yıldızlarda sönüktür. Parıldadığına inanmak için bin şahit gerekir nerdeyse.
Bu yıldızları da hayatında o kadar çabaya rağmen hiç başarı elde edememiş, ilişki hayatlarında da tamamen yanlış tercihler yapmış şansız insanlara benzetirim.
YOU ARE READING
AŞK-I FEVERAN (DÜZENLENİYOR)
היסטורי בדיוניBedenler bir kıyafet gibidir. Asıl gerçek vücut olan ruhtur. Ve şuanda o bahsettiğin kızın ruhu burada değil. O bahsettiğin evrende sıkışıp kalmış. O evrenden kurtulup buradaki beden kıyafetini giymesi gerek. Yoksa sonsuza kadar ruhu orada hapis kal...