SUÇSUZ part-2

638 60 40
                                    

"Dünyanın öteki ucundan uzun ve çetin yolları aşıp gelen kelebek vezirin tam kalbinin üstüne konmuş"

Güneş ışığının odamda ahenkle dans etmesini izlemekten daha keyifli bir şey yoktu.  Açık olan camdan gelen  rüzgarın ılık esentisi ile birlikte çiçek kokuları bulunduğum odanın içine yayılmıştı.

Oda huzur kokuyordu resmen. Her  şey tam da hayalimdeki gibiydi.

"Hatun yüzünü böyle gülümseten sebep nedir?"

Ayşe'nin bana yönlendirdiği soru ile kafamı Ayşe'ye çevirdim.

Yüzüme yayılan tebbesüm ile "yaşamak." dedim.

"O zindanda öleceğimden o kadar emindim ki. Ama bir de şimdi bak. Kendime ait bir odada senle oturmuş sohbet ediyoruz. Yaşamak... Yaşamak gerçekten çok güzel."

"Keşke daha önce gitseydim vezire. O zaman yataklara düşmeden o zindandan çıkmış olurdun."

"Sorun yok Ayşe. Sıkma art-"

Cümlemi yarıda kesen odanın kapısının açılması oldu.

Kapıdan giren kişiyi görmem ile ister istemez yatak da toplanma gereği duydum.

"Bizi yalnız bırakasınız." diye yanındaki askerlere ve Ayşe'ye emir verdi.

Neden yalnız kalmamızı istiyordu?

Odada başkaları varken konuşamazmıydı.

Vermiş olduğu emir ile oda anında boşalmıştı.

Şimdi sadece yalnız ikimiz vardık.

"Geçmiş olsun hatun." odadaki sessizliği bozan o olmuştu.

Ama ben sessizliği sürdürmekte kararlıydım.

Hiç bir suçum yokken beni zindana atmıştı.

Onun yüzünden kaç gün  boyunca iğrenç fareler ve  böceklerle yaşamak zorunda kalmıştım.

Açlık,susuzluk ile imtihan olmuştum.

Hiç bir suçum yokken azılı bir suçluymuşum gibi davranmıştı bana.

Şimdi de hiç bir sey yapmamış gibi davranıp. Büyüklük gösterdiğini sanarak  geçmiş olsuna mı gelmişti.

"İsmin Dilşah değil mi?  Öyle ilettiler bana."

"Evet." diyerek kısa bir yanıt verdim.

"Dilşah Hatun! Sizin haksız yere zindanda kalmanıza sebep olduğumuz için bu odayı size hediye olarak verme kanaatine vardım. İstediğiniz zaman gelip saraydaki bu odanız da misafirimiz olarak kalabilirsiniz."

Sanki bir romanın başkahramanın konuşması gibi uzun ve gereksiz bir cümle kurmuştu.

Söylediği şey karşısında ister istemez gülümsemiştim.

Oturur pozisyonda olduğum yataktan kalkıp vezir bozuntusunun karşısına dikildim.

"Sırf siz bana inanmadınız  diye ben ölümden döndüm. Bunun mükafatı da iki beton ile çevrili bu oda mı?"

"Daha ne istersin Hatun? Koskoca Osmanlı sarayında senin adına özel bir oda bahşediliyor."

"Haklısınız vezirim. Daha ne isterim. Siz çok yaşayın."

Ciddi olarak demediğimin O da farkındaydı.

Bakışları sert bir hal almıştı. Gerçi bir kez bile olsun bu adamı  gülerken görmemiştim.

AŞK-I FEVERAN (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin