"Allah Allah!" dedi Derin yalancı bir şaşkınlıkla. "Öyle mi hissediyorsun?" ardından ciddileşti. "Soğuk espri yapma sen."

"Peki," dedim omuzlarımı kaldırarak.

Beraber aşağıya indiğimizde konak ilk kez bu kadar yoğun şekilde yemek, daha doğrusu çörek kokuları ile dolduğunu fark ettim. Nedense canım çekmiyor ama yemek yemek istiyorum; yani isteyen midemdi ama ben iştahsızdım.

"Zümra!" diye bir ses ile beraber hepimiz avlunun ortasında duran İbo'ya baktık. Genişçe gülümserken bir anda bacaklarıma sarıldı boyunun yettiği kadarıyla. "Essah sensin değil mi? Bitti mi güzellik uykun? Özledin mi beni? Ben seni vallah çok özledim. Sen yokken dükkana bile gitmedim. Şiwan amca beni sopası ile dövecekti de kaçtım gittim." Nefes nefese kalmış haldeyken beni bırakmak istemiyor gibi daha da sıkı sarıldı bana.

"Bende seni çok özledim," derken boyumu onun boyuna indirirken buldum, kollarımı boynuna dolarken, "Vallah!" dedim onun gibi.

Birden kollarını benden kopartırken yüzümü ufak avuç içine aldı. "Sende gitseydin, bıraksaydın beni küserdim sana, biliyor musun hatta okula başladım ben, ilk senin adını yazdım hatta."

"Zümra mı yazdın?" diye sordu Derin.

İbo, "Adı Abdurrahman olmadığına göre tabii ki de Zümra dılemın yazdım," derken oldukça ciddiydi.

"Bu bana diklendi mi bana mı öyle geldi?" dedi Derin ciddi ciddi bunu sorgulayarak. "Bana öyle geldi. Evet evet."

"Esmer bomba!" Çığlığı ile bir an donup kaldım sanki, gördüğüm her şey gözümün önünden bir şerit gibi geçip gitti. Bense sadece baktım. Bir anda kollarımın arasına başka, saçları uzun ve tanıdık o beden atıldı. "Geç kaldın ama, okul başladığında yanımda olup saçlarımı sen taramalıydın."

"Tararım," diyebildim sadece. Birkaç saniye içinde kendimi ayakta, geri çekilirken buldum. Sırtımı dönüp içeriye kaçmam ile beraber arkamdan gözlerin beni takıp ettiğinin farkındaydım.

"Zümra," diyen Adar'ın sesini duymam ile beraber kollarım onun bedenine sarıldı. "Sorun ne? Bir şey mi söylediler? Kırdılar mı seni? Söyle bana, kim?"

"Sadece gerçeklik algımı," sustum sadece bir an, ne diyeceğimi bilemedim. "Gerçeklik algım kayboluyor gibi hissediyorum. Sanki orada takılı kaldım ama burada mahsurum."

Parmakları saçlarımda gezinirken, "Beni gördüğünde de aynısını hissediyor musun?" diye sormasını beklemiyordum. Bunu düşündüm gerçekten, değildi ama öyleydi de. "Hissediyorsan eğer gidebilirim. Seni zorlandığımı düşünemedim, böyleyse söyle bana, giderim; kendine gelene kadar, oradan koptuğun zamana kadar giderim."

"Hayır!" dedim direkt. Kollarımı koparttım ondan hızla. "O zaman asıl oradaki hayata daha da batarım. Orada da sen yoktun. Tamam, iyiyim. Sen saçmalıyorsun," diyerek sırtımı ona döndüm ama kaçmama izin vermedi.

"İyi değilsin, her şey normal gibi davranmaya devam etmeye çalışıyorsun ama seni zorluyoruz. Derin, Boran, Berzan, ben, herkes sana yabancı ama değil gibi de değil mi?" diye sordu sanki benim düşünmekten kaçındığım şeyleri yüzüme vura vura söylememi ister gibi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 01 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Gecenin İzi Where stories live. Discover now