20. Bölüm: Dava

302 41 48
                                    

Küçücük beden...
Topraktan ona ayrılan küçük bir parça...
İnsanın ömrü bu kadardı işte. Hayatını yaşar ve sonra sonsuzluğa çekip giderdi. Hiçbir şey alamazdı yanına;en sevdiği eşyasını , anılarını ya da sevdiği birini.
Sadece o ve sırtındaki günahları, hataları... Bir yandan da "ben de varım" diye bağıran, insanlara ve kendine yaptığı iyilikleri...

Bir mezara bakınca düşünülecek şeyler budur aslında. O toprağın altında yatan cansız bedenin hâlâ canlı kalan anıları hatırlanır, geçmişe üzülür, pişmanlık duyulur. Fakat şu anda karşımda olan mezara karşı o duyguları hissetmiyordum. Bu mezar benim mezarımdı.

Minho: Seni kaybettiğimizi düşünmüştük. O gün kollarımın arasında can verdiğine yemin edebilirdim. Yaklaşık 1 hafta boyunca sakladım. Sonra diğerlerine haber vermem gerektiğinin farkına vardım. Ama onlara acılarını paylaşmak için bir yer lazımdı. Her ne kadar senin bedenine ulaşamasamda arada seninle konuşmamız için bir yere ihtiyacımız vardı. Bu mezar... Seninle tekrardan karşılaşana kadar kaç kez geldim, inan sayamam.

Hâlâ yaşadığım şeyin şokunu atlatamamış gibiydim. Evden çıktıktan sonra arabaya binip buraya gelene kadar içimde heyecan vardı. Söylemesi ne kadar utanç verici olsa da ben, Minho'nun bana çıkma teklifi etmek için bir yere götüreceğini düşünmüştüm. Karşımda bir mezarın, özellikle de kendi mezarımın, olacağını hiç düşünmemiştim. Eminim ki o da çıkma teklifi etmek için bir mezar başını tercih etmezdi.

Soobin: Kötü yanı da şu ki gerçekten seninle konuşuyormuş gibi hissediyordum. Buna inanmıştım. Ta ki Minho'nun seni bulup bize haber verdiği güne kadar.

Dediklerine odaklanamıyordum. Ben gerçekten...
Aferin Eun, çıkma teklifini nereden çıkardın? Minho sana neden çıkma teklifi etsin ki!

Eun: Beni nasıl buldun?

Sorumu ortaya attım. Minho ile göz teması kurmak istemiyordum. Arabada zihnimde oluşturduğum çıkma teklifi senaryolarından sonra yüzüne bakmak bile beni utandırıyordu.

Minho: Bangchan'ın kardeşini hapise gönderdiğin zaman intikam almak için seni araştırdım. Sonra gerçek kimliğini öğrenince hayatta olduğunu öğrendim. O zamandan beri peşindeyim.

Eun: Hannah... Elimden bir şey gelmezdi. Suçluydu.

Bangchan: Sen de suçlusun!

Eun: Suçlunun başarısı kendini saklamaktır. Bunu başaramadı, kaybetti.

Sakince söylediğim üzerine Bangchan yanıma yaklaşıp kolumdan tuttu.

Bangchan: Onu hapisten çıkaracaksın.

Eun: Peki nasıl yapacağım?

Dedim dediğini pek ciddiye almadım. Şu anda kavganın sırası değildi ama Bangchan'ın bana karşı garip davranışları vardı. Benim hakkımda yanlış bir şey mi biliyordu?

Bangchan: Bir yolunu bulup yap işte! Hannah'a söz verdim.

Kolumu sertçe çektim. Kardeşi söz konusu olunca kendini kaybediyordu anlaşılan.

Eun: Bak Chris, kardeşinle daha ilgilenilmiyor. Davası kesin bir sonuca ulaştı ve daha karıştırılmamak üzere kenara atıldı. Cezasını çekince kurtulacak ve sonra tekrar bu işlere karışmadan temiz bir hayat yaşayabilecek. Bir işe girebilir, kendi ailesini kurabilir, arkadaş çevresi ile takılabilir... Beni anladın mı? Özgür olacak!

Adalete İhanet (Stray Kids&TXT&Yn)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt