11. Bölüm: Kayboldum...

545 43 56
                                    

"Kayboldum, gizlice telefondan arıyorum. Beni bulabilecek misin?"
Sesi uzaklardan geliyordu. Küçük kız tekrar başını belaya sokmuştu. Sorun şuydu ki hissetmiyordu, bunlar ona oyun gibi geliyordu. Bir kitabın ana kahramanıydı kendi kafasında. Bu onun kitabıydı ve isterse sonunu değiştirebileceğini düşünüyordu.

"Biliyorum, nerede olduğunu da biliyorum. Ama sen fiziksel olarak kaybolmadın Chae, ben senin ruhuna ulaşmaya çalışıyorum."
dedi oğlan. Anlatmak istiyordu, her şeyin farkındaydı ama buna hazır değildi. Sorumluluk onun üstünde iken daha fazla yük alamayacak hâle gelmişti. Nasıl kurtulacaktı bu yükten, bunca sorumluluktan? Onun da başı belaya girebilirdi oysaki. Peki neden patronu ona bunca yükü yüklemişti? Çok mu güveniyordu ona? Yoksa sadece acı çekmesini mi istiyordu?

"Ne demek istiyorsun?" Küçük kız adım sesleri duymaya başladı. Aşırı telaşlıydı. Onun için son yaklaşmıştı ve o bu sonda çok güvendiği kişiyi arama kararı almıştı. O kendi kafasında bir kitabın kahramanıydı. Bu onun kitabıydı ve isterse sonunu değiştirebileceğini düşünüyordu. Peki ya kader? Kaderi kendi elleriyle yazdığı bir kitap olarak mı görüyordu? Sonunu değiştirebileceğine inanarak kötülüklerden uzaklaşmayacak mıydı?

"Kayboldun Chae! Gerçekten kayboldun. Yıllardır seni arıyordum ama hiç bulamadım. Söylesene nerede terk ettin ruhunu? " Küçük kızın kafası karışmıştı. Çocuğun dediklerini anlayamıyordu bile. Chae diyordu ona, peki ona bu adı kim vermişti?

Hayatı fazla sorguladı. Tam o anda saniyeler içinde yaptı tüm bunları. Şimdi sırası mıydı? Değildi fakat bunu değiştirebileceğini düşünüyordu. Peki değiştirebileceğine gerçekten inansaydı çocukluk hayali ile daha güzel bir dünyaya gitmek istemez miydi? Neden kitabını bu kötü karamsar dünyayı mekan alarak yazmıştı? Çünkü buna inanmıyordu, sadece inanmak istiyordu. Kontrol elinde değildi fakat elindeymiş gibi gösteriyordu.

O normal bir çocuk değildi. Küçük yaşta kaybetmişti ruhunu, benliğini... Kim bulacaktı onu? Kim bulacaktı bir çukura gömüp üstüne toprak attığı ruhunu? O bile bunun farkında değilken kim üstlenecekti bu sorumluluğu? O çocuk mu? O herkesin sorumluluğunu üstlenmiş, sırtındaki yükü kaldırmaya çalışan çocuk mu? O herkesi kurtarırken onu kim kurtaracaktı peki? Yoksa o gerçekten kitabını bunun için mi yazmıştı?

______________________________________

Gözlerimi açtığımda yatağımdaydım. En son hatırladığım kadarıyla hep birlikte film izliyorduk. Uyuyup kalmış olmalıydım.

Yatağımdan yavaşça kalkıp kendime özel banyoya doğru ilerledim. Kendime gelmek adına duşa girdim. Sürekli aklımda dönüp dolaşan sorular ile zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım. Soruları bir kenara atıp duştan çıktım. Dolabımı açtım. Bugün rahat takılmaya ihtiyacım vardı. Siyah ve bol eşofmanımı dolaptan aldım. Üzerine giyebileceğim siyah sweatshirt buldum ve üstümü giyinmeye başladım.

Aynanın karşısına geçip ıslak, uzun ve düz saçlarımı taradım. Özenle kurutup açık bıraktım. Telefonumun çalması ile aynanın karşısından ayrılıp yatağa ilerledim.

Eun: Alo?

Seo-jun: İyi misin Eun? Sana bir şey yapmadılar değil mi?

Bir süre sessiz kaldım. Seo-jun bana seslense de sessiz kaldım. Telefonu kapatmadı fakat seslenip durdu.

Seo-jun: Eun, orada mısın?

Eun: Değilim.

Seo-jun: Ne?

Adalete İhanet (Stray Kids&TXT&Yn)Where stories live. Discover now