◘12◘ Sarhoş

En başından başla
                                    

Kahretsin.

Onu Aella ile görmek istemiyordum.

Hemde hiç istemiyordum. Hani benim olmasın, ama kimsenin de olmasın. Ben dokunmayayım ama başkası nefesini dahi hissetmesin. Ben seveyim başkası varlığından haberdar bile olmasın. Zeus aşkına. Burada başkası bendim. Hemde çok ama çok derin bir başkası. Elimde ki nektardan büyük bir yudum daha alarak kendime gerekli olan cesareti çektiğimi hissettim.

Sinirle kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm manzara her şey olabilirdi. Ama olmadı. Her zamanki gibi Hades kolunu pencerenin üst pervazına yaslayıp dışarı bakarak bir şey düşünüyor ve ne kadar harika göründüğünden bir haber öylece duruyordu. Yavaş hareketlerle bana döndüğünde yutkunmamak için kendimi son anda dizginledim ve nektardan son bir yudum alıp bardağı sağ tarafımda kaldırdım. Kafamla aynı hizada bulunan bardağa son bir bakış atarak elimle olan temasını kestim. Ve bardak endişemle birlikte parçalara ayrıldı.

Rahatlamıştım.

"Başka bir manzara bekliyordum." dediğimde kaşlarını çatarak dikkatle bana baktı ve kollarını göğsünde kavuşturdu. Kafamı sola çevirerek dudak büzdüm ve "İki kişilik bir manzara." diye devam ettim. Hala kaşlarını çatarak bana bakıyordu ve bu bende gözlerimi devirme isteği uyandırıyordu. Neden hep kaşlarını çatıyordu ki?

"Sarhoş musun sen?" dedikten sonra daha sert bakmaya başladı çünkü boğazımdan kocaman bir hıçkırık çıkmıştı. Elimi ağzıma getirerek bir kaç saniye boyunca gözlerim kapalı bekledim. İkinci bir hıçkırığı istemiyordum.

Hala bana baktığını hissettiğimden gözlerimi açmadan kafamı salladım. Daha sonra kafamı eğerek gözlerimi açtım ve elimi ağzımdan çektim. "Sarhoş olduğumu sanmıyorum." Güldüm. "Ama sarhoş gibi hissediyorum." Başımı kaldırıp ona baktığımda bana göz devirdiğini gördüm.

"Bu kadar kısa sürede nektar ile nasıl sarhoş olabildin?" Gözlerimi kaçırarak tekrar güldüm ama bu gülüş daha çok güçlü durma gülüşüydü. Aşağılanması aramızda ki kısa mesafeye aldırmadan bana ulaşıyor ve beni paramparça ediyordu.

"Ben daha önce hiç sarhoş olmamıştım." dedim ve yorgun hissederek kendimi kapıya yasladım. Kollarını birbirinden ayırıp bana doğru gelmeye başladığında güldüm ve "Seninle çok fazla ilk yaşıyorum." dedim. Sonra sanki komikmiş gibi içimden geldiği gibi güldüm. Doğruyu söylemek gerekirse uzun zamandır ilk defa bu kadar gerçekçi gülüyordum.

"Cidden sarhoşsun."

"Bak mesela..." diye mırıldandım Hades beni kucağına alırken onu duymamış gibi yapıp. "İlk defa birisiyle uyudum. İlk defa yer altına kaçırıldım. İlk defa sarhoş oldum. İlk defa kendimi bu kadar güçlü hissettim. İlk defa annemden uzak kaldım. İlk defa dayak yedim." Son söylediğimden sonra kısa bir an durakladı ama sonra devam etti. "Bu kadar ilk yetmez mi?"

Bedenimin altında bir yumuşaklık hissedince kendimi kaldırdım ve o beni bırakıp gitmeden önce kolunu tuttum. "Uyu, Persephone. Sarhoşsun." Kolunu çekmeye çalıştığında tekrar sıkıca tuttum ve dizlerimin üstünde yükselerek onunla göz göze geldim.

"Neden ben senin ilklerin olamıyorum?" diye sordum. "Neden hep başkaları?"

Dediğimi anlamamış gibi ilk bir kaç saniye öylece durdu ve sonra sinirle gülerek kafasını başka yöne çevirdi. Kaşları tüm bu olan olaylar zamanında daha da çatılmıştı ve beni korkutmaya yetecek kadar belirginleşmişlerdi.

"İlkim olamamak mı?" diye sordu sinirli bir şekilde. "Sen gözlerine gerçekten baktığım ilk kadınsın. Beraber sadece uyuduğum, canının yanmasından ölesiye korktuğum ama buna rağmen canını yaktığım."

"Takıntılı olduğun için mi?" diye sorduğumda alayla gülümsedi ama sadece iki saniye sürdü. Kafasını sallıyordu.

"Bazı takıntılar aşk denen aptal duygudan çok daha fazla şey hissettirebilir." Sustum. Kelimelerimi tüketiyordu. Dudağımı dişlerimin arasına alarak kafamı eğdiğimde aklımda bulunan kurt yine kendini gösteriyordu.

"Aella... Onu seçtin değil mi?" Kafasını onaylarcasına salladı. "Onu beğeniyor musun?" Hiçbir şey demeden beni geriye doğru ittiğinde ona ayak uydurdum çünkü her an uykusuzluktan bayılmak üzereydim. Kahvaltıyı doğru düzgün yapamadan bile hemen sarhoş olabilmiş birisiydim. Bu normaldi.

Kafam yastıkla buluştuğunda yatağın beni ayartmasına izin verdim ve kocaman esnedim. Gözlerimin önüne gelen kahverengi gözleriyle içimden öyle bir yangın çıktı ki sanırım Poseidon bile o yangını söndüremezdi. "Çok güzelsin." Beni yine sadece ve sadece bir bakışla geçiştirerek önüne döndü. Bu hoşuma gitmiyordu ama itiraz edecek gücüm kesinlikle yoktu.

Gitmeye hareketlendiğinde ona gider düşüncesiyle yine yandım ve bir kez daha kolunu tutarak onu durdurdum. Ona gitmesini istemiyordum. Kimseye gitmesini istemiyordum. "En azından ben uyuyana kadar kalsan," diye sorduğumda düşünür gibi yaptı ve gözlerini devirdi.

"Yana kay." diye söylendiğinde hemen emrine uydum ve vücudumu kenara doğru çektim. Yanımda ki yerini alırken hemen kafamı göğsüne koydum. Sarhoşluk insanın diline kesinlikle vuruyor olmalıydı ki konuşmadan duramuyordum.

"Eğer Aella'yı beğeniyorsan beni beğenmen imkansız gibi bir şey." dedim homurdanarak. "Beni beğeniyor musun?" Cevap verir sanmıyordum ama derin bir nefes aldıktan sonra cevap verdi.

"Gözlerini seviyorum." Nefesimle güldüm. O zaman Aella'nın gözlerini beğenmiyordu. Aella siyah gözlüydü. Oh, sonunda bir konuda onu geçebilmiştim. Bu cevap belki beni idare ederdi ama susmak bilmiyordum.

"Güzel miyim?" diye bir soru sordum esnememin ardından. Her an uyuyabilirdim ve Hades'in cevabını duymadan ölmek istemiyordum.

"Güzelsin Persephone. Benden çok daha güzelsin." Dudaklarıma yerleşen gülümseme ile birlikte bir kaç dakikaya kalmadan uykuya dalmıştım.

Yasak Meyve: Nar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin