BÖLÜM 29

43.3K 2.8K 295
                                    



Hepinize keyifli okumalar diliyorum. Lütfen okurken oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.💋💋💋

Yavaşça indim merdivenlerden. Tutunduğum duvar bile sanki şarkı fısıldıyordu bana. Mutluydum, hiç olmadığım kadar.

Etraftaki kalabalığa aldırmadan kapıya kadar ilerledim. Sanki maraton koşusundaymışım gibi nefes nefeseydim. Öyle yoğun bir heyecandı benimkisi.

"Sakinleş yavrum. Ellerin titriyor."

Anneme gergince gülümsedim.

"İyiyim, iyi olacağım."

Başını sallayıp kapıdan birkaç adım uzaktaki bir noktayı işaret etti. Uzanıp oraya göz ucuyla baktığımda Hatem'i görmemle yüzümde istemsizce oluşan büyük bir gülümseme eşliğinde onu baştan aşağı süzdüm. Giydiği siyah takım elbise üzerine öyle yakışmıştı ki sanki sırf onun için dikili bir parçaymış gibiydi. Damat traşı yüzüne aydınlık bir görüntü vermiş onu olduğundan daha genç göstermişti. Sertçe yutkundum. Onunla evliydim. Ve bu rüya gibiydi.

Annem dışarı çıktığında yanımda beliren adamdan gözlerimi alamadım. Hoş... onun da benden bir farkı yoktu.

"Çok güzelsin."

Tok sesi kulaklarımda hoş bir melodi gibi yankılanıp durdu. Derin bir nefes aldım. Tüm bu gürültüye , tüm kalabalığa rağmen gözlerimi ondan bir türlü ayıramadım.

"Ben... teşekkür ederim."

Yüzünde derinleşen tebessümle elini tutmam için uzattı. Hiç vakit kaybetmeden elimi eline hapsettim.

"Ellerin buz gibi, gergin misin?"

Bakışlarım ellerimizi buldu.

"Evet..."

Yavaşça yüzünü yüzüme eğip dudaklarını kulağıma yaklaştırdı.

"Düğünden sonra ikimiz de rahatlayacağız."

Zaten beni geren şey de düğünden sonrasıydı. Gerçi şu an bunu düşünmemek benim için daha iyiydi.

Utana sıkıla başımı onu onaylarcasına salladım.

Gülümsemeye zorladım kendimi. O da elimi tutarak beni dışarı yönlendirdi.

Biz dışarı çıkınca oynamaya başlayan kalabalık dağıldı ve oynamamız için bizi avlunun ortasına yerleştirdiler.

Normalde Hatem'in oynayacağını asla düşünmüyordum fakat sanki gövde gösterisi yapmak ister gibi hali vardı. Tüm ihtişamıyla gerine gerine oynadı. Yüzünde pek de samimi olmayan bir gülüş vardı. Bilmiyorum belki de köylülerle aynı ortamda olmak onu rahatsız ediyordu.

Biraz ara vermek isteyip oyun yerini misafirlere bıraktık ve bize ayrılan yere geçtik.

"Daha iyi misin?"

Elimi tutarak sorduğu soruyla gülümsedim.

"Ben iyiyim de sen nasılsın? Malum... onları pek sevmiyorsun."

"Sen beni merak etme, ben gayet iyiyim. Herkese ve her şeye rağmen mutlu olduğumu bu şerefsizlerin hepsi görecek. Görecek ve içten içte bana taktıkları piç lakabıyla ne kadar şanslı olduğumu anıp mutsuz olacaklar. Hepsinden nefret ediyorum."

Hissiz bir ifadeyle kurduğu nefret cümleleri arkadaşlarının onu oynamaya çağırmasıyla son buldu.

"Güzelim birazdan yanına gelirim. Düğünümü biraz daha şenlendirmem lazım."

HATEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin