Nerde Hatunum

4.9K 97 29
                                    


Yazardan

Kamel gözlerini açmış uyuyan Kuzeyi izliyordu. Kafası o kadar karmaşıktı ki aklına arkadaşları,ailesi,bebeği,Elis,evdekiler herşey geliyordu. En sonunda dayanamayıp kafasına vurdu birkaç kez.

Ayağa kalkıp üstüne bornozunu geçirdi. Hızlı adımlarla giyinme odasına gidip kendisine sırt çantası hazırlayıp giyeceği kıyafeti seçiyordu şimdi de.

Gri eşofmanlarını,şapkasını,ayakkabıların-ı giymişti hızlıca. Saçlarını topuz yapıp bir bere taktı. Çantasını omuzlarına alıp balkona çıktı. Biraz korumaları izleyip balkonun yanındaki borulara tutunarak bahçeye indi. Arka bahçeye koşup çalılıkların arkasına geçti. Bir süre bekleyip korumaların uyuduklarını görünce arka bahçedeki duvara tırmanıp yavaşça atladı.

Atlar atlamaz karnını tutup koşmaya başladı. Çarşıya geldiğini görünce telefonunu çıkarıp ailesinin ona almış olduğu eski yazlığın konumuna baktı. Telefonunu tekrar cebine sokup düşüne düşüne yürümeye başladı genç kız.

Ne diye ona bunları yapıyordular. Daha onyedi yaşındaydı o, kendinden sekiz yaş büyük biriyle evlendirmiştirlerdi kendisini. Onca olaydan sonra hayat ona mutsuzluğu mu tattırmak istiyordu, diye düşündü genç kız defalarca.

Sokakları geçiyordu ama aklındakileri geçiremiyordu. Aklındaki herşey harita şekline bürünmüştü. Kamel ise sadece yürüyor o haritaya çizgiler çiziyordu. Belki gitmek istediği yer huzurlu bir yerdi? Bunu kendisi bile bilemezken kafasını bu sefer nereye gideceğine yordu.

Kafasına birkaç kes sertçe vurdu Kamel, bütün düşüncelerden kurtulmak istercesine. Anlık bir kararla kaçmıştı o kafesten ama şimdi kaçtığı kafesten pişmanlık duyuyor gibi hissediyordu. Dolan gözlerini elinin tersiyle silip yürümeye devam etti.

Geçtiği sokakları sadece geçiyordu, nerede olduğuna ait tek bir fikri bile yoktu. Doğmaya başlayan güneşe çevirdi gözlerini. Bir süre güneşi izleyince sokakların arasından siyah arabaların geçtiğini gördü. Hızla biryere saklanıp arabaların gitmesini bekliyordu. "Ağabey, hiçbir yerde yok!" Diye bir ses duyduğunda daha çok saklanmıştı.

Araba sesi duyunca biraz bekleyip saklandığı yerden çıktı. Yeni açılan bakkala bakıp gülümsedi. Bakkala girip birkaç şey alıp paralarını ödedi. Çantasını doldurup eline birkaç şey aldı. Bakkaldan çıkıp onu gizleyen bir basamağa oturdu. Acıktığı için çoktan başlamış olduğu ekmeği yemeye devam ediyordu.

Kamel yemeğini yerken Kuzey her tarafı talan etmiş ettirtmiş Kameli arıyordu. Küvette yanlız uyandığında Kamelin giyinip çıkmış olduğunu düşünmüş kafasına takmamıştı. Ama sonra heryeri arayıp bulamayınca bütün konağı havaya kaldırmıştı.

"Nerde lan! Nerde hatunum NERDE!" Diye kükreyen Kuzey'e bakıyordu herkes. Elis Kuzey'in eline dokununca Kuzey hemen gözlerini Elis'e çevirmiş sıkıca sarılmıştı. "Gelecek değil mi?" Diye fısıldayan Kuzey'e garip ve sinirli bakmıştı Elis. Kamel'i önemsemesi sinirlerine dokunmuştu.

Kuzey Elisten çekilip düşünmeye başlamıştı. Herşey kafasında yeni yeni oturuyordu. Kamel'e yaptıkları şimdi aklına geliyor vicdan azabı çekiyordu.

Kahvaltı masasının hazır olduğunu görünce kaşlarını çatabildiği kadar çatmış masadaki örtüyü tuttuğu gibi çekmişti. Herkesten garip nidalar çıkarken Kuzey "BENİM HAMİLE KARIM SOKAKLARDA AÇKEN SİZ BURDA YEMEK YİYEMEZSİNİZ!" diye bağırmıştı. Konak halkı Kuzey'in sinirli halinden korktuğu için kelam edemiyordu. Sadece yaptıklarını izliyor sakinleşmesini bekliyordu.

En sonunda bir koruma girip "Ağabey, bulduk!" diyince Kuzey yanına gidip konuşmasını bekledi. "Bizim Ahmet bakkalcının önünde yemek yiyor." Dediğinde Kuzey gülümseyip arabasının anahtarlarını alıp Ahmet bakkalın önüne gitmişti son hızla.

Etrafına baktı bir süre arabadan inip. Sadece evinden işe gitmek için erkekleri görmüştü. Sokağı talan edip aramıştı ama yoktu. Yer yarıldı da içine girdi diye düşünmeye başladı Kuzey...

Kamel ise onu bir sokak öteden izliyordu. Hızla koşup sokakların arasından geçti. Oraya kadar geldiyseler her tarafı armaya başlamıştırlar diye düşündü.

Son sürat karnını tutup koşarken küçük bir kulübeyle karşılaştı. Oraya girmek istese de ilk oraya bakacakları düşüncesiyle koşmaya devam etmişti. Telefonu zangır-zungur titrerken o koşup kaçmak istiyordu Mardinden. Kendini bu kadar özgür hissetmişken bir daha o kafese gitmek istemiyordu.

Bir süre daha koştuktan sonra bir basmağa oturup soluklandı. Hâlâ ctitreyen telefonunu alıp arayanlara baktı.

Pabucumun Ağası🤮🖕125 cevapsız a.
Elamm 29 cevapsız a.
Melisa 47 cevapsız a.
Sultanım 87 cevapsız a.
Babişkom 77 cevapsız a.

Daha fazlasını saymayıp telefonunu kapatıp cebine soktu. Arkasına yaslanıp biraz dinledi. Ayağa kalkıp yürümeye devam etti.

Kuzey ise heryerde Kameli arıyor bulamadığında da acısını kendine vurarak çıkarıyordu. Kamel'i bulduğunda ilk yapcağı şey pembe dolgun dudaklarından öpmek olacaktı diye sayıkladı aklına kazımak istercesine. Bir süre korumalarının attığı konuma doğru gidiyordu.

Giderken de yemek yemişmidir,üşüyor mudur, korkuyor mudur diye düşünceler geçiyordu zihninden. Anlık sinirle gaza daha fazla yüklenmiş konuma hızla gelmişti. Kamel ise Kuzey'in arabasını görünce ne yapacağını şaşırmış ona görünmeden koşmaya başlamıştı. Arkasına bakmadan koşan Kamel nasıl bir yere düştüm ben diye geçiriyordu aklından.

Koşarken karşılaştığı iki büyük cüsseli köpekle ters yöne koşmaya başlamıştı. "ALLAH'IM SANA GELİYORUM!" Diye bağırarak köpeklerden kaçan Kameli sonradan fark etmişti korumalar.

Kamel hızla korumaların arasından geçerken köpekler bu sefer korumaların peşine koşuyordu. Kamel bunu fırsat bilip duvara yaslanmış bir bisiklet takıldı gözüne. Bisikleti alıp peşinden koşan adama "Ağabey, özür dilerim! ÇEVİRECEĞİM SÖZ!" diyip bisikletin pedallarını çevirerek ayrılmıştı ordan. Saçları ıslak olduğu için başı üşüyordu ikide bir. Eşofmanının ve montunun şapkasını takıp pedallara iyice yüklendi.

Karşısına çıkan siyah araba ile sağa kırıp o tarafa sürdü. Arkasına baktığında ise bir sürü siyah arabanın olduğunu gördü. Önüne dönüp bisikletle zikzak şekiller çizdi. Sonda da hızla dar bir boğaza girip yokuş olan sokağa baktı. Ellerini iki yana açıp özgürlüğünün tadını çıkardı bir süre.

Gurulduyan karnı ile direksiyona tutunup eskiden gittiği bir köfteciye gitti. "Ağabey, bana bir tam yapıp ver!" Diyince adam ona gülümseyip başını salladı. Kamel manzaralı yerine oturmuş bir yandan mazarayı izliyor bir yandan da sabırsızlıkla köftesini bekliyordu.

Önüne getirilen içi köfte dolu ekmekle gülümsedi. Hızla ağzına götürüp büyük bir ısırık aldı. Yanındaki ayranı da çofkalayıp açtı. Ayranı içip beyaz bıyıklarını umursamadan köftesini yemeye devam etti. Telefonunu açıp Jet Sosyeteyi izlemeye başladı.

Filmi izledikçe bir köfte daha söylüyordu. En sonunda dördüncü ekmek arasını da bitirince arkasına yaslandı. Etrafı izledi bir süre. Anlık gelen geğirmeyle büyük bir geğirik savruldu ağzından. İnsanlar ona dönüp bakarken o ise hiçbirşey olmamış gibi telefonundaki filmi izlemeye devam ediyordu. Bir anda karşısına oturan kişiyle yüzüne baktı...

Deli Kız (Kuma) +18Where stories live. Discover now