Sinir Seviyesi 1889

6.6K 126 10
                                    


Dün gece iyiyce oturup sohbet etmiştik. Üzgün veya hoşlanıyor olsamsa içimdeki öfke bunları yakıp kül ediyordu. Herkes'in bakışlarına maruz kalmıştık dün. Bir boyunlarımıza birde yüzümüze bakıyordular. Erelse Kuzey'e bakıp "Ağabey ne oldu? Aslan'ın yuvasından mı çıktın?" Dediğinde Kuzey sırıtıp bana bakmıştı. O an ıtancımdan yerin dibine girmiştim işte. Sırıtıp bana bakmasa olmuyor yani!

Bunları düşüne düşüne sofrayı hazırlıyordum. Bugün misafir gelecekti sanırım. Eslemler her tarafı temizleyip güzel bir sofra kurmuştular. Bense sadece tabakları,çatal-bıçak-kaşıkları ve bardakları yerleştirmiştim.

Bir an gözüm sarmaş dolmaş gülerek aşağıya inen Elis ve Kuzey'e kaymıştı. Elis beni görünce daha çok Kuzeye sokuldu. Onun bu haline gülüp mutfağa gitmiştim. Sandalyeye oturduğumda uçtuğumu hissettim. "Lan!" Diyip etrafıma baktım. Kuzey sandalyeyi tutmuş beni bir yere götürüyordu. Kendi yerinin yanındaki sandalyeyi itip beni bırakmıştı. "Burda ye!" Dediğinde ona baktım.

O ise yerine oturmuş hem benim tabağıma hem kendi tabağına birşeyler dolduruyordu. İki saniyeliğine Elis'in tabağına bakıp bana tekrar döndüğünde tabağımdaki birkaç şeyi Elis'in tabağına atmıştı.

Kaşlarımı çatıp ona baktım. Ağzımdan "Heh!" Nidası çıktı. Tabağımı alıp tabaktakileri Elis'in tabağına döktüm. Tabağıda başka bir yere bıraktım. Erel kendi tabağını önüme koyup konuştu. "Beraber yiyelim yenge." Dediğinde ona bakıp gülümsedim. "Teşekkür ederim. Neyse ki sen bazıları gibi öküz değilsin. Hem olmazsın da!" Burnunu yukarı kaldırıp bana baktı. "Tabi! Ben mükemmelim sonuçta." Ona gülüp tabağındaki kruvasan'ı alıp ısırdım. Oda diğer kruvasan'ı alıp yemeye başladı.

Biz gülüşe gülüşe yemek yerken bacağımda birşey hissettim. Örtüdür ya herhalde. Bir daha hissedince böcek sanıp ayağa kalkıp geri geri yürüdüm ve çığlık attım. Bacaklarıma vurup silktim. Kuzey'e baktığımda gülmemek için dudaklarını bastırdığını gördüm. Masadakilere dönüp konuştum. "Kusura bakmayın, böcek sandımda zeytini düşürmüşüm!" Diyip yere düşen sandalyemi kaldırıp yerime oturdum.

Kuzey tekrar elini bacağıma attığında ittim. Tekrar atıp yukarı doğru götürdü. Örtüyü biraz önüme çekip Erel'in görmemesini sağladım. Boxerımın üstünden elini kadınlığıma sürttüğünde inlememek için dişlerimi dudaklarıma geçirdim.

Elini tutup çekmeye çalıştığımda diğer eliyle elimi tutup sıktı. Tepemi okşamaya başladığında kafamı ona çevirdim. Kulağına yaklaşıp fısıldadım. "Çek elini sapık!" Oda kulağıma yaklaşıp konuştu. "Sapık he." Dediği an iki parmağıyla tepemi sıkıp çekiştirdi. Ellerine tırnaklarını geçirdim. Hemen ayağa kalktım. Elini çekmek zorunda kaldı. "İzninizle." Diyip odama koştum. Kendimi yatağa bıraktığımda bacak aramdaki sıvının daha da arttığını hissettim.

Derin derin nefesler almaya başladım. Kapının açılıp kapanma sesini duyduğumda başımı o tarafa çevirdim. Kuzeydi, yanıma yaklaşıp beni süzdü. Az önce verdiği haz yüzünden bacaklarım titriyordu. Bacaklarıma bakıp sırıttı. "Rahatlatmamı ister misin?" Dedi yaklaşarak. "Bu nasıl soru ya? Pis sapı-!" Birden yatağa itip bacaklarımı araladı ve sıkıca tuttu. Hızlıca boxerımı çıkardı. "Napıyorsun?" Diyip doğrulmaya çalıştım. Kadınlığımı boydan yaladığında belim yay gibi gerildi. İnlememek için dudağımı ısırıyordum. İki parmağını içime sokup gel-git yapmaya başladığında elimi saçlarına götürüp çektim. Hem tepemi yalayıp hem elleriyle gel-git yapıyordu. Elini hızlarmaya başladığında iç çekip ağzına boşalmıştım. Hepsini yutup dudaklarını yaladı. Gülümseyerek bana baktığında bir süre gülüşüne baktım.

Gülünce kısılan gözleri başka bir harikaydı. Doğrulup ayağa kalktım. "Bir daha sakın bunu yapma!" Diyip işaret parmağımla göğsüne vurdum. "Hm.. bir düşüneyim." Düşünür gibi yapıp tekrar konuştu. "Hayır yapacağım, karım değil misin?" Gözlerimi devirip boxeri giydim. Üstümdeki elibseyi düzenleyip tekrar ona baktım. "İmam nikahlı karın olabilirim ama unutma ki MALIN DEĞİLİM!" Gülüşü bir anda kaybolmuştu.

"Bana da bir daha sakın dokunma! Ayrıca da artık odama gelme! Annen derse de kısır de, UYDUR BİRŞEYLER!" Kaşları çatılmıştı. "Sen benim imam nikahlı karımsın, tabiki dokunacağım." Kafamı sağa-sola salladım. "Ben senin hiçbirşeyin değilim!" Dediğimde bana sert bir tokat attı. Kendimi yerde bulmuştum.

"Bana bak kadın!" Diyip çenemden tutup ona bakmamı sağladı. "Benim sabrımı zorlama!" Hemen ayağa kalkıp onu ittim. "SEN KİMSİN DE BANA TOKAT ATIYORSUN!" Yatağın yanındaki komidine gidip lambayı söküp büyük cama attım. Hırıltılarım başlamıştı bile. Hem içim yanıyor hem öfkeden delirmek üzereydim. Yataktaki herşeyi yere atıp bana bakan gözlere baktım. Herkes odaya gelmişti.

Yağmur yanıma gelip sıkıca sarıldı. Harıl harıl gözyaşlarımın aktığını hissediyordum. Gülmeye başladığımda herkes garipsemişti. Gülmelerim yavaş yavaş kahkahaya dönüşüyordu. Saatimin alarmı ötmeye başlamıştı. "Sinir seviyesi 1889. Alperen aranıyor! Alperen aranıyor! Alperen aranıyor!" Bir süre sonra benim gülüşlerim kesildi. Kuzeye baktığımda Erel ve diğer iki kardeşi Kuzeyi tutuyordu. Çok bağırış geliyordu ama sanki duymak istemiyordum. Saatim titrediğinde oraya bakıp odaklandım. "Kamel, hemen uçağa binip geliyoruz. Sakin ol!" Diyip hemen kapattı Alperen. Yağmur hala bana sarılıyordu. Bir anda yere çöktüm. Başımı Yağmur'un boynuna yasladım. "Su akar bebek uyur, annesi sever bebeğin güzel saçını. Kızı büyüyüp okul okur, hakim olur." Annemin bana söylediği ninniyi söylemeye başladım. Herkes pür dikkatle beni dinliyordu. Kuzeyin bana yaklaştığını kokusundan anladım. Beni kucağına alıp başka bir odaya götürüp kapıyı kilitledi. Yatağa uzanıp beni kucağında tuttu. Üzerimizi örtüp söylediklerimi tekrarlamaya başladı. "Su akar bebek uyur, annesi sever bebeğin güzel saçını. Kızı büyüyüp okul okur, hakim olur." Sesi ve kokusu o kadar mükemmeldi ki hemen mayışmaya başlamış gözlerim kapanıyordu.

En son duyduğum şey saatim ve Kuzey'in sesiydi.

"Sinir seviyesi 432."

"Özür dilerim..."

Deli Kız (Kuma) +18Where stories live. Discover now