50 "Saadet-i Saniyem"

728 93 55
                                    

1 hafta Sonra
(Hafta hafta atlıyorum çünkü her güne yazacak birşey bulamayacağım)

Laia cuma çıkışında hatunlar ile birlikte dıları çıkmış mabedin yan tarafında babasını beklemekteydi. Robert McDonald enteresan bir adam olmuştu. Nereye giderse peşindeydi kesinlikle tek başına hareket edemez olmuştu genç kız. Laia bu denli badkı içinde hiçbir zaman olmamıştı. Lakin babası da hiçbir zaman onun biriyle olabileceğini düşünmemiş olmalıydı ve bu yeni durum karşısında onun farklı bir yüzü ile karşılaşmıştı. Hoş annesi gençken ona da asla yalnız kalmasına müsaade etmediğini kaledeki tüm uşakların da hadım olarak çalıştırıldığını söylemişti. Babasının ilk eşinin başına gelenlerden ve sonrasında yaşadıklarından olduğunu, son yaşananlardan sonra artık kaybetme korkusunun çok çok fazlalaştığından bahsetmişti. Laia her ne kadar Aytuğun aslabçirkin davranışlarda bulunmadığını anlatmaya çalışmış olsa da yapacak birşey yokmuş gibiydi. Peki neden vermiyordu onu? Genç kız dün yeniden geldiklerinde bu kez çadırdan çıkmıştı. Gece sonunda ise babasının Çolpan hatunu yeniden geri çevirdiğini öğrenmişti. Annesi bu defa kadının da sinirlendiğini söylemişti üstelik... Burası İskoçya değildi. Babası bir beye kafa tutuyordu. Laia omuzlarını düşürüp yeri gözlerken bu işin sonunda sahip olabileceği tek aşktan da mahrum kalacağını düşünmekteydi lakin derin bir nefes çekip "vardır bir hayır... Rabbim sen bana hayırlı olanı bilirsin. Kolaylaştır" Diye dua etti kendince. Genç kız başını çıkarıp babasının gelip gelmediğine bakarken Aytuğ ile göz göze geldiğinde nefesini tutarak uzaktan adamın gözlerine baktı. Yolunu beklemek böyle dip dibeyken uzaktan bakışmaktan çok daha kolaydı şüphesiz. Laia adamın kendisine çenesiyle arka yolu göstermesi ve o yöne doğru gittiğini görmesiyle panik halinde etrafına baktı. Nasıl gidecekti ki... Sınunda babası Camiden çıktı ve yanına gelerek gülümseyip avuçlarını ona uzattı. Laia bir an şaşırsada onun yaptığı gibi elini verdiğinde babası ellerini kıstırıp salavat çekerek yüzüne sürdü Laiada aynı şeyi yaptı.

"Allah kabul etsin Laiam. Bu bir selamlaşmaymış. Çok hoşuma gitti"

Laia gülümseyerek kafa salladı. Ardından göz ucuyla yola baktı. "Şimdi ne yapıyoruz? "

"Şimdi... " Robert meşgul olacak birşeyler arayışına girmişken ardından seslenilince dönmüş bulundu.

"Recep! " Azamat el etti. " Ava gideriz! Ayı avına! Hayde! "

"İş çok benim"

"Bre kılıksız! Koca gün oturup karpuz büyütürsün... Ne işi. Korktunmu yoksa! "

"Ben buna birşey diyeceğim de mübarek güne dua etsin" Robert gülen Laiaya bakıp söylenmesi ardından ellerini ovaladı. "Bekle ben gelecü sana ayı baktıracu... Karpuzdan! "

"Hayde hazır ol! "

"Hadi Laia ava gidelim" Robert kızının elini tuttu.

"Baba ben gelmesem... Aycan ile oturacaktık akşam"

Robert Laianın düşürdüğü gözlerine bakıp kızına kafa sallamadı ardından "Hadi çadıra Laia" Dedi. Onu üzdüğünün de Aytuğ hergelesini sevdiğinin de bilincindeydi. Lakin Robertde çaresiz hissediyordu. Laia ona çadırdan zırh kılıç ve yayını getirdiğinde kızının yanağını okşayıp ona ciddi bir tavır takınmış olan karısının çevirdiği başına baktı ardından tersi yöne ilerlemeye koyuldu.

"Önceden gitmesin diye neler yapardım şimdi kapıyı söksem kar etmeyecek biraz nefes alalım... " Jenna kendince homurdandı.

"Anne ben"

"Git Laia bu adam dönmeden geldiğin takdirde sorun yok "

Laia onaylayarak kılıcını ve kamasını beline takıp aytuğun verdiği aynadan yüzüne baktı. Dün dayanamamış gece ağlamıştı yüzü pek soluktu. Laia yavaş yavaş tezgaha yaklaşıp kuru sivri biberlerden birini alarak dışarı çıktı ardından çadırlar arasında dolanıp babasının ne yaptığını gözleyerek atlara binip gittiklerini gördükten sonra mabedin arka yolundan tepeye çıkan kısma doğru yöneldi. Genç kız elindekini yanaklarına ve dudaklarına sürüp yarı yolu tepinerek gitmesi ardından Aytuğu tepede gördüğünde başlığını ve eteğini düzeltip ağır ağır yürümeye koyuldu.

LEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin