28 - Sen Leyla ben Mecnun

815 91 19
                                    

"Beyim! " Servi nefes nefese koştu bey otağına. Leyla suyunu getirmiş gözünün yaşı ile helallik dilemişti. Gitmek isterdi. Kime nereye giderdi kızcağız. Servi şehit evlatlarının yerine bağrına basmıştı onu hep dilediği gibi kız anası gibi hissetmişti. "Beyim! Alpler! Beyimi görüşüm gerek! "

"Ne bu hal Servi Hatun?"

"Sorma Bakıt! Yanarım... " Servi yazmasıyla yüzünü kuruladı.

Bekle Servi Hatun! Girip sual edeyim. Beyim bazı mevzular hakkında çalışıp mektup yazmaya oturmuştur.

"Çabuk sorasın!"

Bakıt kaş çatarak içeri girip oturmuş işine bakan beyinin yanına gtti. Yaşlı ananın hali hal değil idi. "Beyim."

"Ne var Bakıt? Rahatsızlık vermeyesiniz dedim az durun hele! " Aytuğ bir mektubu bin düşünmüştü zaten kafası allak bullaktı.

"Bilirim beyim. Kusuruma bakmayasın lakin Servi Hatun kapıdadır. Yüzü çok fenadır. Mühime benzer."

"Ya hayır ola... Diyesin gelsin!" Aytuğ ayaklanıp kapı açıldığı gibi içeri giren kadının yaş akıttığı gözlerine baktı. "Servi Hatun nedir halin? "

"Beyim... Gider... "

"Kim gider anacım? De hele!"

"Leyla gider beyim. Sabah suyumu getirip helallik diledi. Daha da duramazmış burada. Nereye gider beyim? Engel olasın Allah aşkına! "

Aytuğ kadını oracıkta bırakıp düşünmeksizin fırladı çadırdan. Genç adamın gözü kulağı kapanmış duyamaz olmuştu sanki. Tüm kuvvetiyle koştu.

Laia hiç uyumamıştı. Obada dolanmış, mescidde göz yaşı dökmüş, ayak sürümüştü lakin gönlü razı gelmemişti öylece bırakmaya. Aycan'a, Servi Hatun'a, Yaman'a... Fakih'e... Şu kadar aklı varsa onlara borçluydu. Aytuğ'a bakmak istemiyordu. Otağına yaklaştıkça kalbini içinde biri sıkmıştı sanki. Laia yanına geldiği günkü heybesini çadırdan bir parça süsünü akçelerini alıp çantası içine koydu. Nereye gidecekti? Kime sığınacaktı? Hiç yoktu gücü. Defalarca defalarca terk etmişti ailesini... Genç kız Muhammed'in (sav)hicretini düşünerek sabır çekti. Lakin onun ne Ebu Bekir'i ne de kendisinden razı olacak yaratıcısı vardı. Laia, Allah'ın adını ağzına almaya ar ediyordu. Onca yaptığından sonra korunma mı dileyecekti? Dikilip sen beni kabul et mi diyecekti? Nasıl olacaktı o? Dudaklarını birbirine bastırıp geceden kalma bulaşıklara baktı genç kız. Keçeden de olsa kale duvarı gibi onu sarıp sarmalayan içini sıcacık tutan evine... Lakin kendini düşünüp anne babasına belki dayısı ve ailesine yeniden zarar verebilecek miydi? Aytuğ gibi kararlı Allah'a dost bir adam tuttuğunu kopartmaz mıydı? Onu konuştururdu. Genç kızın zaten onunla konuşası vardı...Laia yüzünü sıkıp durduramadığı göz yaşları dökülürken Aycan'ın içeri dalmasıyla ardına baktı.

"Leylam! Nereye gidersin Leylam! Bırakma beni he mi? Neye gücendin ne oldu sana? " Aycan kıza sarılıp göz yaşı döktü.

"Bacım! Canım feda ne olur etme! " Yaman da göz yaşı dökerken buldu kendini lakin dayanamayıp çadır dışına çıktı. Genç adam öteden koşan beyini gördüğünde ise yanaklarındaki havayı üfleyerek elini kalbine götürdü.

"Laia! " Aytuğ beklemeksizin çadır içine girip ortada Aycan Hatun'un sardığı kadını görünce nefesini tutarak duraksadı. Şişmiş yüzüne gök gözlerinden akan damlaların kalbine ok gibi saplanmasına izin verdi genç adam.

Aycan, beyini gördüğünde gözlerini silerek selam verip Leyla'yı bırakıp dışarı çıktı ve Yaman'a sıkıca tutundu.

"Korkma Aycanım! Beyim müsaade etmez! "

LEYLAजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें