İskoçya Harrison Malikanesi.
Adelard ve Noah karşı karşıya malikanenin arka bahçesinde oturmuş birbirlerine bakmaktaydılar. Adelard son zamanlarda ağzından hiç indirmediği pipoyu bir iki defa çekip derin bir öksürük nöbetine girdikten sonra Noah önündeki suyu alıp adamın piposuna boşalttı ardından içmesi için uzattı. "Yeter Adelard! Ciğerin dayanmayacak artık! "
"Dayandı dayanacağı kadar Noah... "
"Hala ses yok değil mi? " Noah iç geçirdi.
"Yok... "
"Bir aydan fazla oldu Adelard bu adam seni oyalamış olabilir mi? " Noah burun kemiğini sıktı. "Laia'ya bir şey yapmış olabilir ve kendine kılıf hazırlamak için bir mektup yazdırmış olabilir... "
"Biliyorum... Tüm hayatımız dalavere üzerine dönüyor Noah lakin ben Abraham'a güvenirim. Laia'yı evlendirmek istemiş doğru. Mısırlı bir emir ile lakin Laia kendinden yada ona ne olduğundan hiç bahsetmemiş... Hiç bir şey olmamış dahi olsa o Laia... Onun kafa yapısına uygun bir adam var mı? Kaldı ki Mısır prensinin üçüncü karısı olacakmış... Bunu işittiği an kaçması oldukça olağan"
"Üçüncü... " Noah kaş çattı. "Kimsesiz diye düşünüp kızımızı metres mi edecekti o ahlaksız"
Adelard açıklamaktan usanmıştı artık... Giolla da, Aodh ve Connora da defalarca açıklamıştı. "Öylesine bir beye değil bir dükten bahsediyoruz... Metres değil Noah onların inanışında çok fazla kadınla aynı anda evlenebiliyorsun kulağa tuhaf geliyor lakin öyle"
"Her ne ise... " Noah pipoyu kurulamaya çalışan adamın elinden alıp uzağa fırlattı ardından önündeki şekerlemeleri uzattı. Aklına getirdikçe ye"
"Tütünden değil şekerden öl diyorsun yani" Adelard gülümseyerek ağzına birkaç tane attıktan sonra "kesmedi" diyerek kalkıp pipoyu aramaya koyuldu.
Noah başını iki yana sallayıp önünü gözlerken son zamanlarda olanlar yüzünden o da bir bağımlılık edinme isteğindeydi. Ian'a çok kızmıştı. O kararı nasıl tek başına verdiğini uzun bir süre sorgulamıştı lakin öfkesi soğuduğunda yapılabilecek en uygun şeyi yaptığına kanaat getirmişti. Robert ve Jenna'yı burada tutsaydı şayet Baş Piskopos döndüğü vakit ilk işi yine onlarla uğraşmak olacaktı. Pekala onları koruyabilirlerdi tüm güç ve askerleriyle lakin hristiyan alemi topluca kafir ilan etmekten geri durmazdı. Onlar için zor olan bu karar Ian için zor değil miydi?.. Noah güçlükle yutkunurken adamın hala kapandığı odada olup olmadığına dair deli bir merak içerisindeydi... Sinclair'e gitme dürtüsü ağır basarken malikaneden çıkan uşaklardan biri Adelard'ın yanına koştu. Adelard ise ona doğru dönüp eliyle içeriyi işaret etti. Noah merak içinde yerinden kalkıp hızlıca Adelard'ın çalışma odasına girdiğinde başındaki peruğu yere atmış üzerindeki alelade yeleğin önünü açmaya çalışan Louis'i gördüğünde gözleri irice açıldı.
"Louis? " Adelard gidip oğluna sarılması ardından peruğa ve suratına baktı.
"Baba... Dayı...Çok vaktim yok geri döneceğim." Louis iki hafta evvel Elliot Wesley adına gelen lakin kendi evine pek uğramadığından fazlasıyla beklemiş olan mektubu babasına uzattı.
"Buraya gizli mi geldin Louis?"
"Evet dayı... Öyle olmak zorundaydı. Abraham'dan mektup var ve Robert muhtemelen bizlere doğrudan gelen mektupların birilerinin eline geçebileceğini düşünerek Eliot'un şahsi adresi adına yollamış. Geleli iki hafta olmuş lakin bizim ancak dört gün evvel haberimiz oldu. Şu durumda doğrudan ulaştırmaktan başka seçeneğim yokmuş gibiydi...Ellie ve Wesley beni idare ediyorlar bu yüzden birkaç saat kalıp geri dönüş yoluna geçeceğim."
