49 Münasip değil...

698 89 56
                                    

3 Gün Sonra

Mısır İskenderiye

Akdenize inene dek yüreklerine inme inmişti. Callie ilgi ile güvertede yanaşmakta oldukları limana bakarken kaşlarını kaldırarak kendi kendine sırıttı en büyük hayaliydi deniz aşırı yollar... Kıtalar... Tabii bunu mümkünse aralıkta değil yazın yapmak icap ederdi... Simon olmasaydı çoktan okyanusun dibini boylamışlardı... Kadın güvertenin bir ucunda oturan Adelard Caelan ve Morigana e ardından dümenden elini yoldan gözünü ayırmayan Simona baktı. Ian aşağıda dinleniyordu. Moire de fazlaca bulantı yaşadığından mümkün mertebe uyuyarak geçirnekteydi zamanı. Gelmemesi için çok çaba sarfetmişlerdi lakin ne Morigan Simonunne Moire Caelan ve babasını bırakmamıştı. Diğerlerinin aklı ise onlarda kalmıştı fakat klanları bırakamazlardı. Ayrıldıkları işitilirse şayet hoş sonuçları da olmazdı üstelik. Adelard kışın olmasa da deniz yolculuklarına alışık olduğundan şu an başlarındaki en aklı başında kişiymiş gibiydi. Maeve ise geride kalmanın acısını ziyadesiyle çıkaracaktı lakin onunda Laura ile ilgilenip ortamı idare etmesi gerekiyordu ve hiç bilmediği topraklara güzelliğinden hiçbirşey kaybetmeyen kız kardeşlerini başlarına bela alma niyetinde değillerdi. Callie başını iki yana sallayarak gözü önündeki yabancı yere baktı.

"Geldik ha? " Morigan gidip kuzeninin sırtını sıvazladı. "Az kaldı Callie... Hadi git Iana haber ver"

"Ölmedik... " Callie gülümsedi.

"Dönerken daha ihtiyatlı olacağız" Mori kıkırdadı.

"Her ne ise ben Iana bakayım. "

"Dur Callie" Adelard ikilinin yanına gitti. Burada bu kıyafetlerle dolaşıp dikkat öekmeyelim ben inip aşağıdan bize uygun birşeyler alacağım"

"Neyler? " Caledonia tek kaşını kaldırdı.

Adelard çenesiyle limandaki adamları gösterdi "gibi şeyler... "

"Ben o gibileri giymem Lord Harrison! "

"A ben giyerim" Simon gülerek şapkasını kaldırıp kısacık saçlarını gösterdi. "Bunlar çok çirkin sanırım şu tuhaf şapkalar yakışacak..."

"Pekala nasıl isterseniz... "

---

Ian başına örttükleri beyaz örtü üzerinden siyah bir çemberle kafalarını sıkmaları üzerine ayaklanıp siyah cüppesini düzelterek boğazını temizledi. "Hala yakışıklıyız... "

Caelan dudak büküp ayağındaki tuhaf şeylere baktı. Ardından omzuna düşen yazmayı geri attı. "Bu çok iyi"

"Etek giyen tek millet olmadığımıza memnunum.. Harrison sen neden hala strecini çıkarmadın"

"Ben Harrisonum çünkü... " Adelard simonun başını özenle yapışına ve sürmeyi gözlerine ustalıkla çekişine güldü. "Beni tanıyorlar. Hayır Sinclair sakın o sürmeyi tuhaf gözlerine çekme."

"Ne yapacağız peki... Abrahamı nasıl bulacağız? "

Adelard kamaradan çıkarken adamlara göz kırptı.

"Şuna bak... Havasından geçilmiyor" Ian dilini şaklatıp titreyen ellerini ovalayarak Adelardın kendisine getirdiği değneğe tutundu. "Büyücüye benzedim... Burası çok sıcak... Aralıkta değilmiydik... Yojsa şu herif bizi okyanusa göndü de haziranda mı uyandık"

"Akdeniz Sinclair... Sıcak sulardayız. Sana göre değil"

"Robert hepten kızarmıştır burada... Yüzü hemen yanar onun" Ianın kalbi içinde durdurulamaz şekilde atıyordu. "Macun... "

LEYLAWhere stories live. Discover now