36 - Ar ederim!

784 94 30
                                    

Aytuğ gözlerini kısarak bir müddet odasının içinde elleri belinde volta attı. Laia ile konuşmadan fevri hareket etmişti lakin konuşsa ne yazardı... Daha da bırakmazdı hatunu. Aytuğ'a artık namus meselesi olmuştu. Elinde olmadığını bilirdi genç adam yine de belli ki bir yerlerde hata etmiş fazlaca yakın düşmüştü. Aytuğ sevdasını terbiye edemez olmuştu. Genç adam sakince odaya giren anasının yüzünden bakışlarını kaçırıp kollarını ardında birleştirerek dikildi.

"Oğul... Az konuşalım." Çolpan başı yerde kafa sallayan oğluna gülümsedi.

"Sen konuşasın ana ben yeterince konuştum"

"Kaya dibi kara imiş
Gün doğmadan erimiş
Otuz iki meyvenin
En tatlısı yâr imiş" Çolpan gülümseyerek kenardaki mindere çöktü. "Oturasın oğul herşeyin bir vakti zamanı var imiş...  "

"Gelmiş imiş ana... " Aytuğ kafa sallayarak anasının karşısına çöktü.

"Ben imdi kaydan (nereden) suranayım..." Çolpan hafifçe yerinde sallandı. "Yıllar yılı gitmediğim eşik mi kalmış!?"

"Ana! " Aytuğ sabır çekti.

"Kırk köyün kızı bir araya toplaşsa buna varmaz der idim." Çolpan oğluna baktı. Az deliceneydi Aytuğ. Tavrına tahammül pek kolay değildi. "Bu oğlana eli baldan tatlı dili dikenden sivri yüzü gül bahçesi aklı deliden hallice bir yiğit hatun yok der idim."

Aytuğ gülümseyecek oldu lakin elini sakalına sürterek kendini durdurdu. Etmişti yeterince edepsizlik anası karşısında da yerini bilmezse daha da iflah olmazdı.

"Benim yiğit oğlum... Gül bahçelerine vurgun oğlum... Dikeni neçedir bilir misin? Gözü bağlı gidersin yarana olacak merhem var mıdır? Börü'nün çaresin bittiği yerdesin he mi? "

"Allah'ın rızası çaremdir ana!" Aytuğ gözlerini kıstı. "Rızaya varamamaktan korkar oldum... "

"Bey otağı güçtür oğul. İdaresi de dayanışı da sevdası da kolay değildir. Senin yolun yoldur da Leyla önüne hendek midir hendeğe köprü müdür bilir misin? " Çolpan dizlerini sıvazladı. "Ahaliye, beylerin sualine cevabın var mıdır? " Kadın bakışlarını düşürüp önünde ellerini ovalayan oğluna baktı. "Anasına bak kızını al demişler. Jeyna Hatun pek hanım pek oturaklıdır. Kızı da oşolçadır(öyle) emme biz nice hanımlar gördük bu otağda... " Çolpan başını iki yana salladı.

"Bilirim ana... Hatun söz verdi anam atam sağ ise güvende ise anlatacam dedi. Vaktidir. Ben konuşacam hatunla kimdir, bu işin aslı nedir? "

"Allah hayır etsin oğul!" Çolpan kafa salladı.

"Sen kız üyüne(evine) haber edesin ana! Atası ile süylöş gerek. "

"Ederim etmesine lakin evvela işin aslı nedir üyrönçü(öğren ki) sonu hayır ola!" Çolpan derin bir nefes aldı. Ardından gülümsedi. "Mecnun mecnun da Leyla leyla mıdır ey oğul?”

" Ne bileyim ana! " Aytuğ bakışlarını kaçırdı.

"A benim deli oğlum sen neyine güvendin de mecnun oldun? " Çolpan elini dizine vurdu.

Aytuğ da bilemedi. Sahi Laia ona karşı birşey hisseder miydi? Aytuğ gözlerini kırpıştırarak anasına baktı. "Leyla çok nazlıdır ana. Konuşması kolay değildir."

Çolpan başını iki yana salladı. Aytuğ yokken kimler kimler istemişti hatunu da kafasını kaldırıp kim diye bile sual etmeden reddetmişti. Beyi de bey bilmez kim olduğundan zerrece korkmaz laf dalaşına düşerdi. Kendini sevdirme, beğendirme gayesi de hiç yoktu. Çolpan hepi topu iki defa üzerinde kaftan ile görmüştü onu. Ne ortada salınır, ne kırıtırdı. Kimsede gözünün ucunu değdirmeye cesaret edememişti Leyla'ya. "Allahtan hayırlısı!"

LEYLAWhere stories live. Discover now