43 Mektup...

720 84 38
                                    

1 hafta sonra

İskoçya Ferguson Kalesi

Louis evvela işi protokole dökerek anne babasını görmek için Fergusondaki Malikanelerine gelmişti. Doğrusu haberi hızla yayabilmek amaçlı burası ideal yerdi. McAodha onlar aracılığı ile McLeod zaten topraklarında olduklarından dayısı haberi alır oradan da Sinclaire yolculuk ederdi. Genç adam McDonald topraklarındaki o boşluğu düşünmek istemeyerek peşinden gelen küçük ordusu eşliğinde kale yoluna girdi. Hoş dayısının Sinclairde olma ihtimali de yüksekti. Göl kenarından geçerken çocukluklarında burada oynadıkları oyunları hep birlikte yaptıkları piknikleri. Laianın deli cesareti ile onları galeyana getirişini düşündü genç adam perdeyi çekip önüne dönerek ellerini sıkıca kenetledi. Moire ve Caelan da ortada gözükmüyorlardı. McLeod adasındaydılar. Ellie Arthuru fena sıkıştırmış nadirende olsa içinden çıkan o Quinton tehditlerinin tümünü adama savurmuştu ve işin iyi tarafı Caelan ve Moire in adada bıraktığı hazinenin bir kısmıda aç gözlü herifin onlar üzerindeki şikayetlerini çekmesine neden olmuştu. Yine de İrlandalıların ve ölen iki İskoç beyin çevresinin dikkatini pek çekmemek adına adadan çıkmıyorlardı. Louis Simon McLeodu dahi tanınmayacak hale getirdiklerini Eathandan işitmişti. Bu sürede görüşmelerini en aza indirmişler, neredeysehiç bir araya gelmemişlerdi. Genç adam kendince düşüncelere dalmışken arabanın durması ile perdeyi çekti. Henüz köprü başını çok geçmemişlerdi. Az sonra asker kapısını açtığında oda sırtını dikleştirerek aşağı indi ve karşısında Eathanı görünce üzülse mi sevinse mi bilemedi.

"Louis! " Eathan tükenmiş halde adamı selamladı ardından kolunu tutup sıkıca kavradı. Bunca İngiliz askeri içinde ona sarılıp yakınmak yakışık almayacaktı. Tükenmişti ya genç adam... Sinclair ve Ferguson arasında son on gününü tam iki defa gidip gelerek geçirmişti ve bugün yine dönecekti. Tanrıya şükür Louisi görmüştü. Biraz sohbet edip rahatlamadan gitmeyecekti Eathan...

Louis yüzü gözü çökmüş iri mavileri pörtlemiş kuzenine iç geçirerek biraz da tedirginlikle baktı. "Uzun zaman oldu Eathan... Lord Sinclairi görmeye geldim hekimimi getirdim belki bir katkısı bulunur. Buradan yola koyulacağım... Sen? "

"Babam burada Louis... Dayım iki klan arasında çok yorgun düştü. Sürekli bakıma ihtiyacı var ve annem babamı kimseye emanet etmek istemediğinden buraya getirme kararı aldı ve elbet bende tüm mesuliyeti... "

"O k-kadar... "

Eathan askerlere bakıp kafa salladı. Babası iyi değildi. Noah dayısı stres ile baş edemediğinden bu halde olduğunu söylüyordu lakin adam anlamadığı bir şekilde öleceği haberini yaymıştı etrafa. Eathana vekalet vermesi ise cabasıydı. "Kaleye gidelim Ekselansları. Orada devam ederiz. Lord Harrison ve teyzem de kaledeler." dedi sakince.

Louis kafa sallayarak askere kapıyı açması için işaret etti. Bu kadar insan içinde konuşmaması gerekiyordu. "Arabaya geçelim Lord Sinclair. Bir an evvel onları görme dileğindeyim. "

Eathan sakince kafa sallayıp atını askere içeri götürmesi için verdikten sonra Louisin ardından arabaya geçti. "İyi ki geldin Louis... Çok... Yalnızım! "

"İyi olacağız Eathan... Söz veriyorum!" Louis şu dakika bazı şeyleri içinde tutmakta zorlanıyordu lakin Eathanın aşırı tepki vermesinden korktuğu için vereceği haberi de sakin ve ağır ağır paylaşması gerektiğini düşünüyordu.

---

"Ağabey! " Laura ufak bir sevinç çığlığı ile eteğinde Brian kucağında Darcyi tutarak Louise koştu.

"Laura! " Louis kız kardeşine sarılıp eğilerek Brianı kucağına aldı. "Koca adam ne yapıyor bakalım...

"Oyuncak getirdin mi prens dayı? "

LEYLAWhere stories live. Discover now