14. Bölüm; Demir İmparatorluğu

37 11 4
                                    

"Buraya hangi imparatorluktan geliyorsun ?" Antonun arkasında sivri çeneli bir adam konuştu.

Dao'nun gözleri sonuna kadar büyüdü.

"Şimdi ne diyeceğim."

***

"Ben gezginim. En son gittiğim yere gelirse Toprak imparatorluğu idi. Savaş olduğunu öğrenince rotayı başka yere çevirdim." Dao bir cevap vermişti. Lakin bu cevap yeterli olucak mıydı ?

"Peki ya kökenin ?" O sivri çeneli adam sanki sorguya tutulan mahkum gibi beni tutuyordu.

"Ailemin kim olduğunu bilmiyorum. Beni bir adam bulmuştu. Tek bildiğim ailemin çoktan öldüğü.." ifadesi değişen Dao yüzünü buruşturup kendisini acındıran sözlerle devam etti.

"Üzgünüm sorunuzun cevabını bende bilmiyorum.." soru soran sivri çeneli adam tam konuşmak üzereyken Anton eliyle adamın karnına vurdu.

"Taji görmüyor musun ? Çocuk ailesiz büyümüş. Üstelik sakat. Ama sakat olmasına rağmen fiziksel gücü yerinde gibi. Bu garip olsada oğlum yalan söylemez! O beni kurtardı dediyse o kurtarmıştır."

Anton'un yüzü soğuk rüzgarlar gibiydi. Hani derler ya ölüm soğukluğu onun gibiydi.

"Özür dilerim efendi klark. Genç efendiden şüphe etmek istememiştim. Sadece- sadece.." taji denilen adam sadece diyerek kekeme gibi sözlerini tekrarladı. Bu kötü sese fırsat vermek istemeyen Anton kızdı.

"Sadece ne taji ? O çocuk sakat! Gücü olsa bile onu oğlumu kurtarmak için kullandı. İsteseydi oğlumu esir eder. Paramı alırdı. Ama bunu yapmadı anlıyormusun taji ? Yoksa kılıçla yeni bir kulak yeri mi açmalıyım ?"

Gözleri kocaman olan taji eğildi.

"Hayır efendim lütfen bu kulunuzu bağışlayın bu kulunuz hatalı!" Taji yalvarsada bunu umursamaz suratla yanıt veren anton emri verdi.

"Bundan sonra sağ kolum değilsin taji. Git ve hatanın neler getirebilir olacağını düşün! Düşünmek istemiyorsan topraklarımı terk et!"

Anton sert olsada haklı bir düşünce ile hatanın nelere yol açabilir olduğunu hatırlattı.

Eğer anton oğlunun yanında olmasa ve bunu söyleyen taji Hun'u kızdırsa belkide astra'ya zarar verebilirdi. Vermemiş olsada bu göze alınması gereken bir durum değildi.

İşte bu yüzden taji'yi sağ kolu rutbesinden men etti. Eğer etmese ve bu durum başka bir zamanda tekrar ederse belkide oğlu hayatını verirdi..

Gözlerinde yanan volkan ateşi ile hun'u süzen taji arkasına bakmadan gitti. Ormanlık alanda gözden kaybolan taji'yi izleyen anton'un ekibi ve hun beraber Klark klanına yöneldi.

Yol üzerinde sohbet eden hun ve Astra iyi bir abi kardeş ilişkisi kurmuştu. Onları izleyen anton ise ülgene teşekkür ediyordu. Böylesine merhamet sahibi biri ile karşılaşan oğlunun şansını bir tek ülgene bağlayabiliyordu.

Bu topraklarda 9 imparatorluk vardı. Ve kayıtlara göre antik tanrılar sadece efsane olarak bilinir. Bazı kahraman masallarinda onların gücünü miras alıp savaşan insanlar tasvir edilir.

Bu kayıtlarda tanrılar ise bir bilinmezdir. Bilinen tek tanrıya ata tanrı diyen halkın büyük çoğunluğu inanmazdı. Ona inanan kişiler genelde küçük bir topluluk olabilirdi.

Tanrıların varlığı hakkında hun bile bilgili değildi. Hun'un bilgisi antik tanrıların gerçek olduğuydu. Kalan tek antik tanrı bile yoktu. Aldığı miras onun oğlu tarafından sağlanmıştı.

HUN SUOWhere stories live. Discover now