30

563 79 21
                                    

Saatlerdir tuttuğum elde hissettiğim kıpırtı ile dalgın bakışlarımı avuçlarımın arasında kaybolan minik parmaklardan çekerek uyuyan eşimin yüzüne çıkarmıştım. Uyandı sanmıştım tekrardan. Fakat o uyanmamış...uyanmaması yetmiyormuş gibi bakmaktan kaçındığım yara bere ile dolu yüzünü tekrardan seyre dalmamı sağlamıştı.

Zincire sardığı elleriyle yumruklamıştı babam onu. Katherina öyle olduğunu söylemiş, benimde güzel eşimin anılarında gezinmeme yardımcı olmuştu. Bunu yapmıştık çünkü Jimin uyandığı anda sorduğumuz soruların hepsini geçiştirmiş, defalarca kez iyi olduğunu söyleyerek tebessüm etmekle yetinmişti. Nasıl gülebiliyordu inanın bilmiyorum. Ben olsam gülemezdim. Gülememiştim ya zaten. O yüzden iblis olan formumdan daha kötü bir benliğe sahiptim. Gülemediğim için böyleydim.

Tebessüm eden yaralı dudaklara bakarken aklıma onun anılarından bir kaç sahne düşmüş ve gördüğüm şeyleri sindiremediğimi bir kez daha farketmemi sağlamışlardı.

Sindiremiyordum...

Sağ bacağını bir piçin elleriyle kırmasını, kırdığı yetmiyormuş gibi küçüğümün üstünde sadece benim kazağımın bulunduğu bedenine dokunmaya çalışmasını, güzel cadım o haldeyken bile mührüne öpücükler kondurmaya çalışan adamı kendinden uzaklaştırmaya çalışıp elleriyle mührümü kapatmasını, mührümü kapattıktan sonra ağlayarak mühüre dokunmamasını söylemesini, dövülmesini, ateşler içersinde yanarken acılar içinde kıvranarak ağlatılmasını, en önemliside tüm bunları yaşayan o değilmiş gibi bize iyi olduğunu söylemesini sindiremiyordum.

Sindiremiyor, sindiremediğim her seferde o piçe yapacağımı düşündüğüm yeni bir işkenceyi not ediyordum aklıma.

" Jungkook..."

Kısıkça açılan gözleri farkettiğim anda heyecanla yerimde kıpırdanarak dikleşmiş ve sevgilimin gözlerini açarak bana bakmasını seyretmiştim.

" Günaydın uykucu."

" Yine mi bayıldım?"

Usulca başımı sallayarak onu onayladığımda avuçlarım arasındaki elini ellerime dolamıştı. Yine iyi olduğunu söyleyecekti.

" Seni endişelendirip durduğum için özür dilerim lordum. Ben iyi-"

Dudaklarına uzanarak yumuşak bir öpücük kondurmuş, bana karşılık vermeye çalıştığını farkettiğim anda ise geri çekilerek gülümsemiştim.

" Dudaklarındaki yaraları acıtacaksın."

" Acısın. Öpememek daha çok yakar canımı."

" Bakıyorum da bana olan sevgin daha da kabarmış."

" Sadece hislerimi saklayıp kendime bile söylemekten çekinecek gücüm kalmadı. Sizi bilemem tabii."

" Beni bilemez misin? Kendimi ifade edemiyorum belki fakat Hissettiğim şeyler benim için yeni ama seni sevdiğimi biliyorum Jimin. Seni kaybettiğimi düşündüğüm zaman anladım bunu. Ben hiç...ben hiç birini ardımda bırakacağım diye ağlamamıştım. Çokça kez öleceğimi düşündüm bu yaşıma kadar ama bir kez bile göz yaşı dökmedim o anlarda. Benim...benim ölecekken düşündüğüm tek şey sendin. "

Sessiz bir fısıltı gibi son cümlemide dile getirirken önüme düşen başımı zarif parmaklarıyla çenemden destekleyerek kaldıran eşimin ıslak gözlerine dikmiştim kendi keskin bakışlarımı.

" Amma sulu gözmüşsün sende."

Ağlayan eşim söylediğim şey üzerine güldüğünde bende tebessüm ederek tekrardan yaralı dudaklarına uzanıp minik bir öpücük kondurmak istemiş fakat dudakları acımasın diye geri çekileceğim sırada ellerinden birini enseme diğerinide saçlarıma kenetleyen eşim beni kendine yapıştırarak bu isteğimi geri çevirmiş ve beceriksizce saldırmıştı dudaklarıma. Onun bu beceriksiz dokunuşları ve öpücükleri öyle değerliydi ki benim için, her şeyi benimle deniyor ve benden öğreniyor olması öyle mutlu ediyordu ki beni...karşı koyamıyordum ona. Geri itemiyor, ağzıma yayılan hoş tadının beynimdeki bütün sinir uçlarını uyararak ona kapılmamı sağlanmasını engelleyemiyordum.

LanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin