29

529 91 16
                                    

Kollarımda taşıdığım bedenin titreyişlerine içim giderken sıkıca gömleğimi kavrayan küçük ellerin çaresizliği yakıyordu canımı. Öldürmek istiyordum... atımın arkasından sürüklenen babam olacak adamı öldürmek, kanının son zerresine kadar akıtıp bedenimi o kanın kızıllığı ile yıkamak istiyordum. Bunları içimdeki iblis değil ondan daha da iblis olan asıl benliğim istiyordu ne yazıkki. Ne yazıkki diyordum çünkü o benliğimden korkacak olan küçüğümün gözünde yaratacağım hayal kırıklığı düşüyordu zihnime. Benim normal halime bile zar zor alışmış olan eşim eminim ki o halimi gördüğünde beni gerçekten sevip sevmediğini tekrar düşünecekti. Düşünecek, düşündükçe şüphe edecek, şüphe ettikçe ise benim için atan kalbi yavaş yavaş benden uzaklaşacaktı. Bu yüzden sabrediyordum. Kanımı kaynatan öfkeye direniyor ve sızlanıp duran eşimi sıkıca tutarak atımı son sürat saraya sürüyordum.

" Karnım acıyor."

" Az kaldı güzelim. Sabret biraz daha."

Yol boyunca karnının acıdığını söyleyip durmuştu. Görünürde bir yarası yoktu karnında fakat içli içli ağlayarak canının yandığını söylemesi beni daha da endişelendiriyordu.

" Nasıl kurtuldunuz? Nasıl çıktınız cehennemden?"

" Katherina...o çıkardı. Ruhuna karşılık annemle anlaşma yapmış. "

" O sizi gerçekten çok seviyor Lordum."

" Sen?"

" Hı?"

" Sen seviyor musun?"

" Bana hediye ettiğiniz mührünüzü kaybetmektense günlerce dayak yemeyi tercih edecek kadar çok seviyorum. "

Gülümseyerek mırıldanan sevgilimin titremelerini bastırmak için kendini sıktığını fark ettiğimde avuçlarımın arasında sıkıca tuttuğum zinciri sertçe çekerek atımın arkasından sürüklenen adamın boynundaki zinciri daha çok sıkmış ve nefessiz kaldığı için attığı boğuk çığlıkları dinleyerek kendimi dizginlemeye çalışmıştım.

" Saraya gidince bana sana yaptığı her şeyi anlatacaksın tamam mı? Sana yaptığı şeylerin aynısını yaşamadan ölmeyecek bu piç."

" O-onu öldürecek misiniz?"

" Öldürmekle kalmayacağım cehennemdede acı içinde yanarak yaşamasını sağlayacağım Jimin. Seni bu hale sokan birine acıdığını söyleme sakın bana."

" Acımıyorum. Ne olursa olsun o sizin babanız. Benim yüzümden-"

" O benim babam değil. Bana yaşattıklarını kendi gözlerinle görmüşken onu öldürünce üzüleceğim sanman saçmalıktan başka bir şey değil."

" Üzgünüm Lordum."

Sert çıkışımın üzerine sessizleşen genci bir süre izledikten sonra bakışlarımı tekrardan yola dikmiş ve kapısına yaklaştığımız saraya bakmıştım. Bir süre yoluma dikkat kesilmiş bir şekilde sessizce atımı sürmüş o kısa sürenin ardından kalbimi dağlayan o acı dolu iniltiyi ve bir anda ağlamaya başlayan eşimin sesini duymuştum. Duymuş ve bakışlarımı anında kucağımda kıvranan bedene dikmiştim.

" Lordum...Karnım..."

Katherina'nın gücümü kullanmamam üzerine yaptığı onlarca uyarı yüzünden atla buraya kadar gelmiştik fakat daha fazla ne eşim ne de ben dayanabilecektik. Bu yüzden atımı durdurarak kucağımdaki beden ile aşağı atlamış, zincirinin gevşemesi ile soluklanan babamın nefes almasına dahi izin vermeden önüme dönmüş ve son sürat saraya doğru koşmuştum. Zincirini sıkıca tuttuğum adam gücüme karşı koymaya çalıştığı her anda yavaşladığım için daha da hızlanmış, soluğu büyük kapılarından içeri daldığım sarayın geniş bahçesinde almıştım.

LanetWhere stories live. Discover now