KY « 15 »

230 62 29
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın✨

Keyifli okumalar 💕

•••

Yüzüme çarpan rüzgârın sert esintisiyle birlikte kulaklarım uğuldamaya başladığında gözlerimi araladım. En son neredeydim veya ne yapıyordum gibi temel hatıralarımı aklıma getirmeye çalışırken aniden karşımda büyükçe bir bina belirdi. Çatısındaki kiremitlerin neredeyse yarısı dökülmüş olan sarı binanın kapısının üstündeki tabelasında "Sevgihane Yetiştirme Yurdu" yazısını zar zor okuyabildim. Burası benim üç yıl boyunca kaldığım yerdi.

Bir öncekinden daha güçlü esen rüzgâr tüm bedenimi sardı ve beklemediğim bir anda beni bir köşeye fırlattı. Sert bir şekilde yere düştüğümde acı hissetmiyordum fakat düştüğüm yerden de kalkamıyordum. Nereden çıktıklarını bilmediğim çocuklar etrafımı sararken, parmaklarıyla beni işaret ederek mide bulandıran kahkahalarını atıyorlardı.

O an bir rüyada olduğumu anladım.

Yerde hareketsiz bir şekilde otururken çocuklar etrafımda çember oluşturmuştu ve hepsi üzerime doğru eğilerek görüş alanımı kapatmışlardı. Kafamı kaldırıp gökyüzüne bakmaya çalıştığımda tek gördüğüm onların iğrenç suratlarıydı.

Ellerimle onlara doğru rastgele yumruklar savurduğumda hiçbirisine isabet etmedi, sanki orada değillerdi. Sanki onlar birer yanılsamaydı...

Yumruk yaptığım ellerimle gözlerimi ovuşturdum ve tekrar onlara baktığımda etrafımdaki tüm atmosfer bir anda değişmişti. Şimdiyse oldukça aşina olduğum, yetiştirme yurdunun deposundaydım. Nerede olduğumu anladığım anda etrafımı alevler sardı.

Olduğum yerde kıpırdamadan duruyordum yine. Yükselen alevlerin arasında hareketsizce beklerken bu an'ı bir kez daha yaşamışım gibi hissettim. Oldukça tanıdık gelen is kokusu artarken etrafımı bir anda mor ışıklar sardı ve deponun kilitli olan kapısı açıldı. İçeriye giren kişi burada olmaması gereken biriydi. Raven... Hayır, kedim olan Raven değildi. Bu, Marcia'nın kargası olan büyücü Raven'dı.

Bu yangını hatırlıyordum fakat anılarımda Raven yoktu. An'ın verdiği şaşkınlığı üzerimden atamamışken etrafımdaki atmosfer bir kez daha değişti. Bu öyle hızlı olmuştu ki göz açıp kapayıncaya kadar ki geçen zamandan daha kısa sürmüştü.

Bu sefer simsiyah bir boşluktaydım ve etrafımdaysa hiç kimse yoktu fakat kafamın içinde sanki yüzlerce kadının sesi yankılanıyordu. Sesler oldukça yüksek ve karışıktı. Söylenenlerden hiçbirisini anlayamayacak kadar kafamı karıştıran bu sesler, yalnızca tek bir kadına ait gibiydi. Ses tonları hepsinin aynıydı fakat hepsi eş zamanlı konuştuğu için hiçbir şey anlayamıyordum.

Sesler bir süre sonra giderek yükseldi ve tam o anda aklıma bazı görüntüler düşmeye başladı. Bunlar kesinlikte daha önce görmediğim, benim yaşamımdan olmayan kesitlerdi. Bunlar...

"Unut!"

Duyduğum gür sesle yattığım yerde neredeyse sıçrayarak uyandım. Sanki uzun bir maratonu hiç durmadan koşmuşçasına nefes nefese kalmış bir vaziyetteydim. Üzerimdeki gecelik ve saçlarım terden sırılsıklam olmuş, kendimi yapış yapış hissetmeme sebep oluyordu.

Birkaç saniye önce, beni kâbuslarımdan kurtaran sesin sahibini aramak için tavana diktiğim bakışlarımı pencereden yansıyan ay ışığının aydınlattığı odanın içerisinde gezdirdim. Fakat odada benim dışımda kimse yoktu ve aldığım nefes sesleri dışında da odada herhangi bir ses yoktu.

Kötülüğü Yaşatmak |ARA VERİLDİ|Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon