KY « 14 »

197 72 22
                                    

Daylight- David  Kushner

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın✨

Keyifli okumalar 💕

•••

Dalgalı, koyu kahverengi saçları gösterişli bir perde gibi omuzlarına inerken, saçlarından bir ton daha açık renk olan gözleriyle etrafına büyülü bir aura yayıyordu genç kadın.

Diceon ise onun büyüsüne, henüz göz göze geldikleri ilk anda kapılmıştı. Onun gizemli bir alevle yanan bakışları, prensin içindeki keşfetme arzusunu körüklemişti. Ve Diceon, bu kadının derinliklerinde keşfedeceği çok şey olduğuna inanıyordu.

Kendi yazdığım cümleler, aklımda dönüp dururken gözlerimi Peony'den alamıyordum.

Uzun, dalgalı kahverengi saçları ve büyük kahverengi gözleriyle oldukça sevimli olan bu kız; kesinlikle hikayedeki kadın baş karakterin ufak bir kopyasıydı. Hatta etrafına yaydığı büyülü aura bile gerçek olmalıydı ki onlarca kadının arasından en dikkat çekici olanı o'ydu.

Kırsaldan gelen, masum kadın başkarakterin şu an çalışma odamda ne işi vardı bilmiyordum ama bir şeylerin ters gittiği kesindi. Peony, bu yaşlarında kırsal kesimde kalan kontlukta ailesiyle birlikte huzurlu hayatını yaşamalıydı. Şu anki durum, kesinlikle yazdığım hikayenin olay örgüsünde yoktu. Gerçi benim Marcia'nın bedenine girmem de olay örgüsünde yoktu ve belki de...

Aman Tanrım, hikayenin akışını bu denli değiştirmiş olabilir miydim?!

Diğer kadınların yadırgayan ve kibirli bakışları Peony'nin üstünde toplanmaya başladığında hafifçe öksürerek tüm ilgiyi tekrar üzerime çektim.

"Sophia, Faith, Lina, Hope ve Peony hariç diğerleri çıkabilir." dediğimde odada küçük bir uğultu oluşmuştu. Harry ve Jack, saydıklarım hariç diğer on beş kadını seri bir şekilde odadan çıkarttılar. Diğerleri, muhtemelen daha fazla kişiyi seçmemi bekliyorlardı ama benim fazla kişiye ihtiyacım yoktu. Zaten bu kadar kişiyi de güvenilir insanları şüphe çekmeden yanımda tutabilmek için seçmiştim, bana kalsa yalnızca Faith ve Hope'u seçerdim. Ancak Örümcek Loncasından kiraladığım ikizler dışında, hiç beklemediğim birisini de yanıma almıştım.

Peony, bu dünyada sonsuz güvenimi verebileceğim tek kişiydi. Onu masum ve iyi yürekli biri olarak yazmıştım. Hatta kitabımdaki tek iyi karakter o'ydu ve güvenirliliğinden şüphe duymama gerek bile yoktu. Gerçi Marcia'dan nefret ediyordu... Fakat onun nefreti Marcia'nın yaptıklarınaydı ve şu an Marcia'nın bedeninde ben olduğum için olacakların çoğu da gerçekleşmeyecekti.

Kafamı kâğıtlardan kaldırıp, karşımda duran kadınları sessizce incelerken biri hariç diğerlerinin oldukça gergin gözüktüğünü fark ettim. Muhtemelen hakkımda duydukları dedikodular yüzünden ne yapacaklarını bilemez haldelerdi.

Seçtiğim kişiler arasında en küçükleri Peony'di ve muhtemelen kimse onu seçeceğimi düşünmemişti. Diğerlerinin bilgilerinin olduğu, köşelerinde kendi resimleri olan, kâğıtları önüme çektim ve yaşlarına tekrar baktım. Sophia yirmi iki, Faith ve Hope yirmi, Lina on dokuz ve Peony on dört yaşındaydı.

Elimdeki kağıdı masanın üzerine koydum ve oturduğum sandalyede geriye yaslandım. Kollarımı göğsümün altında çaprazladığım sırada tam konuşmaya başlayacaktım ki odanın kapısı tıklatıldı.

Gelen kişinin içeriye girmesine izin verdikten sonra büyük ahşap kapı hızla aralandı ve görüş alanıma Judy girdi. Kaşlarım hafifçe çatılmışken, o ise kızarmış suratıyla konuşmasına izin vermemi bekliyordu.

Kötülüğü Yaşatmak |ARA VERİLDİ|Where stories live. Discover now