KY « 4 »

601 227 401
                                    

Herkese merhabalar, bölüme geçmeden bir konuda aklıma yatmayan bazı şeyler var ve bunu size sormam en doğru kararı vermemi sağlayacak..

Sizce bölüm uzunlukları nasıl? Yeterli mi, yoksa çok mu kısa?

Haftada 1 bölüm yayımladığım için sanki bölümler biraz kısa oluyor gibi geldi bana. Verdiğiniz cevaplara göre bölümleri daha uzun yayımlayacağım..

< UYARI >

<<< Bölüm sonlarına doğru şiddet tasvirleri vardır >>>

Keyifli okumalar 💕

•••

Kendi oluşturduğum kurgudaki bir karakter olmamın nasıl mantıklı bir açıklaması olabilirdi, bilmiyordum ama son yarım saattir bu konu hakkında beynimle savaş veriyordum.

Bir karakter olacaksam da bu Marcia gibi kafasını dertten kaldıramayan bir karakter olmamalıydı, onun yerine hikâyede gözükmeyen sıradan biri bile olurdu ama Marcia olmamalıydı! Bu resmen haksızlıktı. Ben zaten acılarla dolu bir hayat yaşamıştım ve bana verilen bu ikinci şansta yine bu acıların benzerlerini yaşamak zorunda mıydım gerçekten? Hayır, bunu kesinlikle reddediyorum!

Ben Marcia olarak yaşayamazdım. Çünkü Marcia'nın hayatını zaten kendi hayatımın bir yansıması olarak yazmıştım, hatta daha kötüsü... Eski hayatıma bile dönmeye razıydım, hatta cehennemde yanmaya bile hazırdım ama Marcia olarak yaşamak istemiyordum.

Bir yolu olmalıydı. Buraya nasıl gelebildiysem o şekilde dönebilmemin de bir yolu olmalıydı. Ama bu yolu nasıl bulacak ve nasıl dönecektim?

Aklımda sayısızca cevapsız soru vardı ve bu soruların doğru cevabı ise yalnızca, beni buraya getiren adamdaydı. Fakat o lanet adam ortalıkta yoktu!

Uzayıp giden yorucu yolcuğumuz sırasında, o adamı bulana kadar cevaplanmayacak kritik sorularımın bazılarına cevapları kendim bulmaya çalışıyordum. Mesela bir tanesine bir cevap uydurmuştum bile.

Marcia ve benim yüzüm neden aynı? Çünkü Marcia, hikayeyi yazdığım sırada en çok empati kurduğum ve kendime benzettiğim karakterdi. O sebeple dış görünüşünün tıpa tıp bana benzemesi olası bir durumdu. Zaten yazarken de Marcia'yı sarışın, mavi gözlü bir kadın olarak betimlemiştim.

Ama her şeyden önce, yazdığım hikâyenin başka bir evrende yaşam bulması kulağa çok ürkütücü geliyordu. Acaba bir yazar olarak, karakterlerime acı çektirdiğim için cezalandırılıyor muydum?

Tabii ya, bana beddua eden birçok okuyucum vardı. Kesinlikle onların bedduasının sonucu olarak bu duruma düşmüştüm!

At üzerinde geçen yorucu birkaç saatin sonunda, karşımda tüm ihtişamıyla kent kapısını gördüğümde düşüncelerimden sıyrılıp gergince yutkundum. Masmavi, rengiyle geceyi andıran kapıda altınla işlenmiş gibi görünen güneş, ay ve yıldızların motifleri vardı.

Bugün gözlerimi açtığım ilk andan beri bir karmaşanın içindeydim fakat asıl karmaşa, bu kapıdan geçtiğimde başlayacaktı.

Marcia'nın hayatını tüm detaylarıyla olmasa da genel hatlarıyla biliyordum. Sonuçta benim oluşturduğum bir karakterdi ve eğer bir gün o olarak uyanacağımı bilseydim ona kesinlikle bu kadar acı çektirmezdim.

Allah, benim belamı versin!

Eteğimin üzerinde duran ellerimi birbirine kenetleyerek başımı öne eğdiğimde yan tarafımda ilerleyen siyah atın üzerindeki Abel'ın bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.

Kötülüğü Yaşatmak |ARA VERİLDİ|Where stories live. Discover now