"Geç kalmasak!" Jenna üzerini ve saçını kontrol etti ardından Laia'nın verdiği şifonu ardından yaptığı topuz üzerine tokaladı.

Laia kafa sallayıp kaftanı açtı. İçinde saten beyaz bir iç elbise, gümüş iplikten örgülü kemeri bol bol inen kolları vardı. Genç kız kaşlarını kaldırdı.

"Bu da güzel bir elbise Laia... Hadi kızım yardım edeyim şu saçını tarayalım... "

Laia ses çıkarmadan kaftanı giydikten sonra annesinin önüne geçti. Annesi tasa aldığı su ile saçlarını tararken onların çok güzel uzadığından keyifle bahsetmekteydi.

"Yalnız otururken çok yere değiyor. Biraz kessek. Kirlenmesinler." Jenna kızının saçlarını öptü. "Ama çok değil."

"Kesmeyelim..." Laia yeniden dudaklarını kemirdi.

"Hı... Peki... " Jenna kaşlarını kaldırıp indirdi. Ucundaki ezikleri temizleriz daha canlı görünür öyleyse... Kadın kızının saçlarının bir parçasını keyifle örüp tepesinden taç yaptıktan sonra kalanını yeniden taradı.

"Onları topla anne yemeğe giriyor."

"Keselim işte"

"Olmaz."

"Ya... " Jenna gözlerini kırpıştırarak sırıttı. Ben erkeğim diye dolanan kızına kim olduğunu hatırlatan birisi çıkmıştı belli. O birisinin dede değil de çadır etrafında gezinen klan lordu olduğu ise su götürmezdi. Lakin ses etmeyecekti. Ne olacakları belli değildi ve Robert Abraham ile gitmek istiyordu.

"Laia annesine doğru döndü kadın eline aldığı öğütülmemiş kırmızı biberi yanaklarına ve dudaklarına sürttüğünde ise kaş çattı. " Yapma anne... O kadar değil." Genç kız eliyle dudaklarını sildi yanmıştı şimdiden.

"Çok güzel oldun Laia... Aynan nerede kızım?"

Laia küçük aynasını kenardan alıp kızaran yanakları ve yanmaktan koyulan dudaklarına baktı. Annesi saçlarını omzu üzerinden önüne attığında ise genç kız Aycan'ın verdiği başlıktan saten yazmayı çıkarıp uzattı. "Bunu ardıma tak anne. "

Jenna uzun örtüyü kızının ardına tokalayıp kafa salladı. Pekala kendi giydiklerinden epey farklı şeylerdi bunlar. Hiç bir yerleri açık değildi lakin buranın göreneği bu şekildeydi belli ki. Yine de güzeldi. Jenna şu an bulunduğu çadıra şöyle bir baktı. Şikayet etmeyecekti. Şükür ki hayattalardı. Şükür ki kızları iyiydi. Jenna herşeye razıydı.

"Hazır mısınız? " Robert içeri girip kemerine kamasını sıkıştıran kızına baştan ayağa göz süzdü. "Üzerini neden çıkarttın Laia? "

"B-ben annem... "

"Çünkü bir yemeğe davetliyiz" Jenna kocasına anlamsız bir mimik yaptı.

Robert kızının güzel parlak saçlarına allanmış yanaklarına ve renklenen dudaklarına bakıp başını iki yana salladı. Adam iki oğlu oluşuna alışıktı. Laia'yı hiç bir zaman genç bir kadın gibi görmemişti lakin şu an öyleydi. Güzel genç bir kadındı. Robert ise koca kıskanç bir adamdı. "Gel buraya!"

Laia babası yanına gidip uzattığı koluna girdi. Ardından kapıda papuçlarını geçirerek dışarı çıkıp otağa ilerlemeye koyuldu.

"Burada Lordlar köy içinde yaşıyorlar demek."

"Burada Allah'tan başkası karşısında eğilmek yok baba. Elbet Lord'a saygı var lakin bizdeki gibi değil köyden bir adam dilediğince Lord'u ile konuşuyor. Hep beraber yemek yiyebiliyorlar. "

"Buranın pederi kim Laia? "

"Peder değil şeyh var baba. Civarda kiliseler ve pederler de var dilerseniz sizi götürebilirim."

LEYLAWhere stories live. Discover now